Mesajı Okuyun
Old 13-01-2010, 16:04   #2
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan dreyfus
1-Yapılan haciz esnasında borçlu bulunmamakta, icra takibinde 3. kişi konumundaki şirket çalışanı bulunmaktadır.
2-Şirket çalışanı hacz edilmek istenilen malların işvereni tarafından satın alındığını beyan etmiş, icra memuru fatura talep etmiş ibraz edilmeyince haciz işlemini gerçekleştirmiştir.
3- İstihkak iddiası ile ilgili hiç bir işlem yapılmamıştır.
4-Mallar mahalinde satışa çıkmış (yediemin in, borçlunun ve 3. kişinin yokluğunda) ihale kesinleşmiştir.
5- 3. kişi durumdan ihale üzerine borca mahsuben malları alan alacaklıya malların teslimine gelinmesi üzerine haberdar olmuştur.
Soru:
İhalenin feshi için yeterli nedenler bulunmaktadır, mal tesliminden sonra fesih davası açılabilirmi? açılırsa alacaklı malları sattığını beyan ederse ihale bedeliylemi sorumlu olur?
İstirdat davasımı açılmalıdır.
İstihkak iddiasını nazara almayan icra memurunun sorumluluğu nedeniyle tazminat davası açılabilirmi?
Cevap ve görüşler için şimdiden teşekkür ederim.

Sanırım aşağıdaki karar sorularınızı cevaplandıracaktır (özellikle altını çizdiğim bölüm). Ama özetleyecek olursak; istihkak iddiacısı 3. kişi haczi öğrendiğinde hacizli mallar satılmış ancak ihale bedeli alacaklıya ödenmemişse yedi gün içerisinde istihkak davası açabilir. Olayınızda, alacağa mahsuben alınan malların tesliminden önce davanın açılması icap eder:

Alıntı:
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2007/21-111
Karar: 2007/109
Karar Tarihi: 07.03.2007

Dava: Taraflar arasındaki <istihkak> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar 1. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimliğince davanın reddine dair verilen 01.03.2005 ve 2005/82 E- 116 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 15.12.2005 gün ve 2005/7644-13274 sayılı ilamı ile;

<...Davacı 3. kişi haczedilen makinelerin kendisine ait olduğunu ileri sürerek üzerine konulan haczin kaldırılmasını istemiştir.

Bu yönüyle uyuşmazlık İ.İ.K.'nun 96. ve onu izleyen maddelerine dayanan istihkak davasına ilişkindir. İstihkak davalarına İ.İ.K.'nun 97/11. maddesi hükmünce genel hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır. Bu nedenle başvurma harcı ve takip konusu alacak ile mahcuz malın değerinden hangisi az ise o değer üzerinden 1/4 oranında peşin nispi ilam harcı alınarak duruşma açılması, taraflara duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ olunarak gösterecekleri delillerin toplanması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Öte yandan, Haciz 20.05.2004 tarihinde davacı 3. kişinin ve borçlunun yokluğunda yapılmıştır. Davacı 3. kişi, dava dilekçesinde haczi yeni öğrendiğini ve yasal süresi içinde dava açtığını ileri sürmüştür. Dosyada bu iddiasının aksine kanıt olmadığı gibi dava açma süresinin geçtiği alacaklı tarafından kanıtlanmış da değildir. Bu durumda, İ.İ.K.'nun 97/a maddesi hükmü gereği 16.02.2005 tarihinde açılan istihkak davasının süresinde olduğunun kabulü gerekir.

Hal böyle olunca, süresinde açılan davanın duruşma açılıp esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken süreden red kararı da verilmesi isabetsizdir.

O halde, davacı 3. kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı ve davalı Ş... T.A.Ş vekili

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK. 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: 1- Davalı Ş... T.A.Ş hakkında verilen karar daha önce temyiz edilmeyip, karar bu davalı yönünden kesinleşmiş olmakla hükmü temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz isteğinin reddine,

2- Davacı/üçüncü kişi C. Demir'in temyizine gelince;

Dava, istihkak istemine ilişkindir.

Davacı/üçüncü kişi 16.02 2005 tarihli dava dilekçesinde; işyerinde bulunan ve kendisine ait olan üç adet makinenin, Üsküdar 3. İcra Müdürlüğü'nün 2004/2840 sayılı dosyasından 20.05.2004 tarihinde haczedilerek muhafaza altına alındığını; ancak dosya borçlusu olmadığı gibi, borçlularla da bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemenin; <davacının kendi işyerinde 20.05.2004 tarihinde uygulanan haczi aynı gün öğrenmiş sayılacağı, bu itibarla öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük yasal süre geçirildikten sonra 16.02.2005 tarihinde açılan davanın reddi gerektiği> gerekçesiyle, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu <davanın reddine> dair verdiği karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece <süreden reddi gerektiren davaların duruşma açılarak incelenmesinin icra takibinin gecikmesine sebebiyet vereceği ve istihkak davasında ispat külfeti kendisine yüklenen davacının, davayı yasal süre içerisinde açtığını kanıtlayamadığı> gerekçesiyle, önceki kararda direnilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, alacaklı A... Plas. İnş. Yapı El. San. Ve Tic. A.Ş tarafından, davalı/borçlular aleyhine girişilen icra takibi sırasında, dava konusu üç adet makineye 20.05.2004 tarihinde haciz uygulanması üzerine, 16.02.2005 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı ve haczin, davacı/üçüncü kişi ile davalı/borçluların yokluğunda yapıldığı anlaşılmaktadır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; haczedilen makinelerin kendisine ait olduğunu ileri sürerek, haczin kaldırılması talebinde bulunan davacının isteminin duruşma açılarak incelenmesinin gerekip gerekmediği ve 16.02.2005 tarihinde açılan istihkak davasının, süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, İcra Mahkemelerinde uygulanan yargılama usulü ve istihkak davasının niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır.

İcra Mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır (İİK. m.18, m.97, m.251). Özel hükümler dışında basit yargılama usulüne tabi dava ve işler hakkında ise, yazılı yargılama usulü kurallarının uygulanması asıldır (HUMK m.178 vd; m.511/1). İcra Mahkemelerinin kararları ilke olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezse de, ihalenin feshi (İİK m.134), İstihkak davaları (İİK m.97, 99 ve 228), ilamın zamanaşımına uğramış olduğu (İİK m.33/a, II) hususunu karara bağlayan İcra Mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil ederler.

Bu noktada, istihkak davası teknik anlamda müspet bir tespit davası olup, şikayet (İİK m16) değildir. Davacı/üçüncü kişi bu dava ile <malın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitini> ve bu nedenle <mal üzerindeki haczin kaldırılmasını> ister.

İstihkak davasında her türlü delil caizdir ve icra mahkemesi bu delilleri serbestçe takdir eder (İİK m.97/17, c.2).

İşte bu nedenledir ki, istihkak davasına genel hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne (HUMK m. 507-511) göre bakılır (İİK m. 97/11). Öyleyse İcra Mahkemesi, istihkak davası hakkındaki incelemesini mutlaka duruşmalı olarak yapmak zorundadır (HUMK m.73).

Şu da eklenmekledir ki, istihkak davaları süratle (HUMK m. 77) ve diğer davalardan önce görülerek karara bağlanır (İİK m. 97/son). Buna göre istihkak davası acele işlerden olduğundan ve bundan başka basit yargılama usulüne tabi bulunduğundan, istihkak davalarına adli tatilde de bakılır (HUMK m. 176).

Öte yandan, İcra dairesine istihkak iddiasını bildirmemiş olan üçüncü kişi, haczedilen şey hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse bedeli hakkında, haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde, doğrudan doğruya icra mahkemesinde istihkak davası açabilir; aksi takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder (İİK m. 97/9).

Görüldüğü üzere, İcra ve İflas Kanunu'nun 97/9. maddesi, üçüncü kişinin haczi öğrendiği anda hacizli mal henüz satılmamış ise istihkak davasını hacizli mal hakkında; haczi öğrendiği anda hacizli mal satılmış ve bedeli alacaklıya verilmemiş ise istihkak davasını satış bedeli hakkında açabileceğini öngörmüş ve özellikle dava açma süresini her iki halde de haczin öğrenilmesinden itibaren yedi günlük hak düşürücü süreyle sınırlandırmıştır.


Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, istihkak davasının menfaatler dengesine en uygun bir şekilde sonuçlandırılabilmesi, bu davada uygulanacak ispat kurallarına bağlıdır. Bu cümleden olarak, haczin öğrenildiği tarih konusunda kanıt yoksa üçüncü kişinin bildirdiği tarihte haczi öğrendiği kabul edilmelidir. Bu durumun aksini iddia eden davalı/alacaklı, iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.

Somut olayda haciz, 20.05.2004 tarihinde davacı/üçüncü kişinin ve borçluların yokluğunda yapılmış olup; haczi yeni öğrendiğini ileri sürerek İİK nun 97/9. maddesi uyarınca görülmekte olan istihkak davasını açan davacı/üçüncü kişinin bu iddiasının aksine dosyada kanıt bulunmamaktadır. Bu haliyle davanın, süresinde açıldığının kabulü gerekir.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, süresinde açılan ve basit yargılama usulüne tabi bulunan istihkak davasının, duruşma açılarak esasının incelenmesi ve sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, davanın süreden reddine dair verilen önceki kararda direnilmesi usul ve ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: 1- Yukarıda 1 numaralı bentte yer alan nedenlerle, davalı Ş... T.A.Ş vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- Yukarıda 2 numaralı bentte yer alan nedenlerle, davacı/üçüncü kişi C....'in temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harçlarının geri verilmesine, 07.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.