Mesajı Okuyun
Old 04-01-2010, 15:15   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/4043
Karar: 2008/8842
Karar Tarihi: 15.07.2008

TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - KETMİ VERESE HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL İSTEMİ - VERASET BELGELERİ ARASINDA ÇELİŞKİ OLMASI - MİRASÇILIK BELGELERİNDEKİ AYKIRILIĞIN HASIMLI OLARAK ALINACAK VERASET BELGESİYLE GİDERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Gerek sicil intikaline esas olan ve gerekse davacının elde ettiği mirasçılık belgelerinin hasımsız oldukları ve buna göre neticeye gidildiği görülmektedir. Her iki veraset belgesinin birbirlerine aykırı oldukları gözetilmek suretiyle hasımlı olarak alınacak mirasçılık belgesinin kurulacak hükme esas alınması gerektiği kuşkusuzdur. Birbirleriyle çelişkili olan mirasçılık belgelerindeki aykırılık hasımlı olarak alınacak veraset belgesiyle giderilmedikçe davanın karara bağlanmasının yasal olduğu söylenemez.

(4721 S. K. m. 575, 701, 702, 703)

Dava: Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, kök miras bırakan dedesi Cafer'in malik olduğu 136 ada 3 ve 4801 ada 53, 329 ada 1 ve 564 parsel sayılı taşınmazların intikaline esas alınan mirasçılık belgesinin hatalı olduğunu, kendisinin de mirasçı olup, miras hakkının ketmedildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil miras sebebiyle istihkak isteğinde bulunmuş; bilahare 329 ada 1 parsel 10 bağımsız bölüm nolu daire hakkındaki noksan harcı tamamladığını, diğer taşınmazlar bakımından dava açma hakkını saklı tuttuğunu beyan etmiştir.

Davalılar, davacının kök miras bırakan Cafer'in mirasçısı olmadığını, 329 ada 1 parsel dışındaki taşınmazların kök muris Cafer'den gelmediğini, davacının annesi olduğunu ileri sürdüğü Hatice'nin Bulgaristan uyruklu olup, Devletler Hukuku kurallarının uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davacının çekişme konusu 329 ada 1 parsel 10 nolu bağımsız bölümle ilgili davasını sürdürdüğü, diğer taşınmazla ilgili eksik harcı kesin sürede tamamlamadığı, davalılar Ercan ve Nursel'in 10 nolu dairede malik olmadıkları, davalı Nurcan'ın ise kay den malik olup; davacının dayandığı mirasçılık belgeleri gereğince kök muris Cafer'in mirasçısı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Karar, davalı Nurcan vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.07.2008 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H.K.Ö. geldi davetiye tebliğe rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S.T. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 329 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hacı Mehmet oğlu Cafer adına kayıtlı iken, Aydın Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 30.01.1975 tarih ve 6-69 sayılı mirasçılık belgesi gereğince 30.03.1978 tarihinde intikal işlemi yapılarak davalılar ile dava dışı Hakkı ve Ayşe adlarına sicil oluşturulduğunu, bilahare taşınmazda 24.11.1999 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği ve çekişme konusu 10 bağımsız bölümün (meskenin) davalılardan Nurcan adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

Davacı, kendisinin de mirasçı olduğunu belirterek, Aydın Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 24.11.2000 tarih 15.09.1513 sayılı hasımsız veraset ilamına dayanmak suretiyle payı oranında taşınmazın sicil kaydının iptali ile adına tescilini istemiş; mahkemece de davacının davalılardan Nurcan'a yönelik davasının kabulüne karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; gerek sicil intikaline esas olan ve gerekse davacının elde ettiği mirasçılık belgelerinin hasımsız oldukları ve buna göre neticeye gidildiği görülmektedir.

Yukarıda belirtilen ve ileri sürülen iddia karşısında; her iki veraset belgesinin birbirlerine aykırı oldukları gözetilmek suretiyle hasımlı olarak alınacak mirasçılık belgesinin kurulacak hükme esas alınması gerektiği kuşkusuzdur.

O halde, birbirleriyle çelişkili olan mirasçılık belgelerindeki aykırılık hasımlı olarak alınacak veraset belgesiyle giderilmedikçe davanın karara bağlanmasının yasal olduğu söylenemez.

Hal böyle olunca; öncelikle miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesinin elbirliği mülkiyetine (Türk Medeni Kanunu'nun 701 ila 703 mad.) tabi olduğu, oysa davada tereke adına bir istekte bulunmayıp istek paya ilişkin bulunduğuna göre davanın niteliği de gözetilerek davanın dinlenilmesinin mümkün olup olmadığının da irdelenip değerlendirilmesi davanın dinlenilirliği kabul edildiği takdirde davacıya hasımlı olarak açılacak dava ile mirasçılık belgesi alması konusunda olanak tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalı Nurcan'ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.YTL duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan harcın geri iadesine, 15.07.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları