Mesajı Okuyun
Old 24-12-2009, 14:11   #4
gursan

 
Varsayılan

5941 sayılı yasanın Geçici 2. maddesine göre hakkında soruşturma veya koğuşturması devam eden veya karşılıksız çek keşide etmek suçundan hüküm kurulmuş olan çek keşidecisine iki seçenek sunulmuştur;
a)ÇEK HAMİLİ ŞİKAYETÇİ/ KATILAN İLE ANLAŞMA: Bu anlaşma çek miktarının daha altında bir meblağ olabileceği gibi çek miktarı ve işleyecek faizleri de kapsayacak şekilde düzenlenebilir. Taraflar arasında yapılacak anlaşmada ödemenin belirli bir zaman dilimi içinde yapılması zorunluluğu da bulunmamaktadır. Geçici 2. maddenin (b) bendinde düzenlenen şüpheli/sanık’ın tek taraflı iradesi ile düzenlenecek “taahhütname ile karıştırılmamalıdır. Bu bakımdan taahhütname için getirilmiş olan “iki yıl içinde ödeme” ve “birinci yıl taksidi borcun 1/3’ünden az olamaz hükmü “anlaşma için sınırlayıcı bir hüküm değildir. Örneğin 50.000 TL’lik bir çek ile ilgili olarak şikayetçi ile çek keşidecisi şüpheli/sanık 10.000 TL ödenmesi konusunda bile anlaşabilirler. Yine anlaştıkları meblağın 3 yıl ödenmesi konusunda anlaşabilirler. Yasa, şikayetçi ile şüpheli sanığın anlaşmaları konusuna müdahalede bulunmamıştır. Ancak anlaşmanın 01.11.2009 tarihinden önceki soruşturma ve davalarla ilgili olmalıdır. En azından şikayetin 01.11.2009 tarihinden önce yapılmış olması gerekecektir. Yasanın getirdiği başka bir husus ise bu anlaşmanın en geç 01.04.2010 tarihinden önce “mercilerine” verilmiş olması şartını öngörmüştür. Şikayetçi veya müdahil ile şüpheli/sanık arasındaki anlaşma, soruşturma aşamasında, “Cumhuriyet Başsavcılığına”, dava açılmış veya hüküm verilmişse “Mahkemesine” sunulmalıdır. Hüküm verilmiş ancak Yargıtay’da olan dosyalar bakımından “ilgili merci” yine hükmü veren Mahkeme olmalıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus anlaşmanın şikayetçi veya temsilcisi/vekili tarafından sunulması gerekecektir.

Örnek 1:
Soruşturma aşamasında;
Şikayetçi ile çek bedelinin (veya belirli bir kısmının) belirli vadelerle ödenmesi konusunda anlaşmaya varılması halinde, anlaşma metninin soruşturmanın yürütüldüğü C. Savcılığına hazırlık numarası belirtilmek suretiyle “şikayetçi veya vekili” tarafından sunması sağlanmalıdır. Bu durumda C. Savcılığı anlaşmada belirlenen süre kadar soruşturmanın durdurulmasına karar vermelidir.

Örnek 2:
Devam eden ceza davası bakımından;
Anlaşmanın şikayetçi veya vekili tarafından mahkeme dosyasına sunması sağlanmalıdır. Bu durumda mahkeme anlaşmada belirlenen süre kadar davanın durdurulmasına karar vermelidir.

Örnek 3:
Sonuçlanmış ancak kesinleşmemiş (Yargıtay’da bulunan dosyalar bakımından) davalar bakımından anlaşma yine şikayetçi/katılan tarafından ceza kararı veren Asliye Ceza Mahkemesine sunulmalıdır.

Örnek 4.
Kesinleşmiş ceza hükümleri bakımından;
Anlaşma şikayetçi veya vekili tarafından ceza hükmünü veren mahkemeye sunulmalıdır. Mahkeme Cezanın infazının anlaşma süresince ertelenmesine karar vererek kararını infaz savcılığına bildirmelidir.

Yukarıda belirtilen hususların tümü alacaklı/şikayetçi ile borçlu arasında çek bedelinin “taraflarca belirlenen miktarının” yine “taraflarca belirlenen süre içinde” ödenmesi konusunda anlaşma durumu için geçerlidir.
Yasanın bu hükmüne yöneltilen eleştirilerden biri; “zaten taraflar anlaşmışlarsa şikayetçi şikayetinden vazgeçiyordu, yasa bir yenilik getirmemiştir” şeklindedir. Bu eleştiri haklılık taşımamaktadır. Elbette şikayetçi şikayetinden vazgeçerse dava veya ceza tüm sonuçları ile ortadan kalkmakta idi. Yasadaki düzenleme şikayetten vazgeçme olmayıp, şikayetin anlaşma süresi ile sınırlı olmak üzere etkisiz bırakılmasıdır.Yeni yasa gereğince mahkeme tarafından verilen karar davanın ortadan kaldırılması olmayıp “davanın anlaşma süresince askıda bekletilmesidir. Bu bakımdan yasadaki düzenleme yeni ve tarafların anlaşmasını kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir.



b)TAAHHÜTNAME;
Yeni Çek Yasasının geçici 2/1-b maddesinde düzenlenen taahhütname ile soruşturmanın, davanın veya cezanın infazının durdurulabilmesi için bazı şartlar öngörülmüştür.
1.Taahhütnamenin ,çek üzerinde yazılı meblağı ve 3095 sayılı yasaya göre hesaplanacak “ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizini” kapsaması gerekecektir. Çek meblağı kadar bir miktarın ödeneceğine ilişkin taahhütname soruşturma veya yargılamayı veya cezanın infazını durdurmayacaktır.
2.Taahhütnamede çek miktarının (eğer çeke karşılık ödeme yapılmışsa ödenmeyen kısmının) faizi ile birlikte en fazla 2 yıl içinde ödeneceğine ilişkin olmalıdır.Buradaki 2 yıllık süre taahhüdün düzenlendiği tarihten itibaren işleyecektir.

3.Taahhütnamede belirtilen toplam meblağın (çek bedeli ve faizden oluşan) 1/3’lük kısmının taahhüdün düzenlenmesinden itibaren ilk bir yıl içinde ödeneceği hükmünü içermelidir. Bir yıllık süre taahhüdün düzenleme tarihinden itibaren hesaplanmalıdır.

4.Taahhütname en geç 01.04.2009 tarihinde “ilgili merciine” şüpheli/sanık veya vekili tarafından sunulmalıdır. İlgili mercii yukarıda “anlaşma” başlığı altında belirttiğimiz gibi C.savcılığı veya ceza davasının görüldüğü Asliye Ceza Mahkemesi olacaktır. Burada akla gelen ilk soru; şikayet, 01.11.2009 tarihinden önce yapılıp soruşturma başlatılmış veya davanın açılmış olmasına karşın şüpheli/sanığın soruşturma/davadan haberdar olmaması halinde “ilgili mercii” in neresi olacağıdır. Bu halde, yasanın lehe olan hükmünden yararlanmak isteyen şüpheli veya sanık bakımından “ilgili mercii” bilinmemektedir. Yasada bu hususta açıklayıcı bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanımızca; hakkında soruşturma yürütüldüğü veya dava açıldığından haberdar olmayan şüpheli/sanık bakımından 01.04.2009 tarihinden önce “taahhütnamenin düzenlenmiş olması” yasanın bu hükmünden yararlanmak için yeterli sayılmalıdır.

Yukarıda belirttiğimiz şartları taşıyan taahhütnameyi alan C. Savcılığı veya Asliye Ceza mahkemesi taahhüdün bir suretini şikayetçi tarafa göndermek ve taahhütnamede belirtilen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar vermelidir.
Taahhütnamede belirtilen “süre” deyiminden ne anlaşılması gerekir?
Taahhütname 2 yıllık süreyi kapsayan, ancak 1. yıl belirli bir ödeme şartını içermek zorunda olduğuna göre durma veya erteleme kararı 2 yıl için mi, yoksa ilk yıl 1/3’lük ödeme şartını içerdiğine göre 1 yıl için mi verilmelidir? Protokol hükümlerine uyulup uyulmadığını, başka bir deyişle ödemenin yapılıp yapılmadığını denetleme görevi C.savcısına veya Hakime verilmemiş olması nedeniyle erteleme veya durma kararı 2 yıllık süreyi kapsayacak şekilde verilmelidir. Erteleme veya durma kararı 2 yıl için (taahhüt süresi kadar) verilmiş olsa da, ihlal edilmesi halinde şikayetçinin başvurusu üzerine devam edilecektir.

Taahhütname, şüpheli/sanık tarafından verileceğine göre karşımıza çıkacak en önemli sorunlardan biri özellikle şirket (veya başka bir tüzel kişi) adına düzenlenmiş olan çekler bakımından yeni bir şahsi borç doğurup doğurmayacağı ile ilgilidir. Diğer bir deyimle; taahhütname gerçek kişi (sanık veya şüpheli) tarafından verileceğine göre ödememe halinde şirket borcunun şahsi bir borca dönüşüp dönüşmeyeceği ile ilgilidir. Kanımızca Borçlar Kanunu ve İİK hükümlerine göre gerçek kişi tarafından verilen taahhütname taahhütte bulunan kişiyi şahsi olarak borç altına sokacaktır. Taahhüdün yerine getirilmemesi halinde taahhütte bulunan kişi üstlendiği borç miktarı için tüm malvarlığı ile sorumlu hale gelecektir.

Saygılarımla.