Mesajı Okuyun
Old 23-12-2009, 13:06   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Bir davada asıl talebin konusuz hale gelmesi durumunda, bunun fer'i (yan) niteliğindeki diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilerek, bunlar hakkında da bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, davanın konusuz kalması halinde mahkemenin yargılamaya devam ederek, davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum etmesi gerekir (KURU, Baki; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 3, Sayfa 3030 vd., 6. Baskı, 2001).

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 423'üncü maddesinin 6'ncı bendinde açıkça belirtildiği gibi, vekalet ücreti bir yargılama gideridir. Bu nedenle, 29.05.1997 gün, 4/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda yazılı olduğu şekilde, yargılama giderlerinden olan avukatlık parası, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanır. Davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HUMK m. 416, m. 417).

Yargılama harç ve giderleri, HUMK'un 417. maddesi uyarınca kural olarak davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Bu durumda yapan taraf haklı ise yaptığı gider karşı tarafa yükletilmeli, haksız ise yapılan yargılama gideri üzerinde bırakılmalıdır.

Yargılama harç ve giderlerinin davada haksız çıkmış olan tarafa yükletilmesine ilişkin ana kuralın (HUMK m. 417, I) bazı ayrık halleri vardır. Kanun, <kanunen musarrah olan hallerden maadasında> deyimi ile, bunu kasdetmiştir. Bu ayrık haller,

1) Davalı, ilk oturumda davayı kabul eder, hal ve durumu ile kendisine karşı (aleyhine) dava açılmasına sebebiyet vermemiş ise, (davayı kabul etmiş olmasına rağmen) yargılama giderlerine mahkum edilemez (HUMK m. 94, II),

2) Davada haklı çıkmış (lehine hüküm verilmiş) olan taraf, aşağıdaki hallerden birini yapmış ise, (davayı kazanmış olmasına rağmen) yargılama harç ve giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir (HUMK m. 418):

a) Bilerek ve isteyerek (bililtizam) davayı uzatmak,

b) Gereksiz masraf yapmak,

c) Elinde bulunup da hükme etkisi olan belgeleri zamanında karşı tarafa (hasmına) bildirmemek.

3) Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacı tarafı, davalı sıfatı kendisine ait imiş gibi yanıltır, davacı, bu kişiye karşı dava açar ve davası sıfat (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan dolayı reddedilirse, davalıya yargılama gideri ödemeye mahkum edilemez; bilakis, bu halde davayı sıfat yokluğundan dolayı reddettirmiş olan davalının, davacıya yargılama gideri ödemesine karar verilmelidir.

4) Bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı Birleştirme Kararı gereğince davada haksız çıkarsa (davayı kaybederse), davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerine mahkum edilemez; çünkü dava açıldığı anda haklı durumda idi.

5) Yargıtay M.K. m. 639'a göre açılan tescil davasını kaybeden Hazine'nin (ve ilgili kamu tüzel kişisinin) kanuni hasım olması nedeniyle yargılama giderlerine (ve bu arada vekalet ücretine) mahkum edilemeyeceği görüşündedir.

6) Islah yapan, davayı kazanmış olsa bile, ıslah giderinden kendisi sorumludur.

7) Eski hale getirme talebinde bulunan taraf, davayı kazanmış olsa bile, eski hale getirme talebinin ve hükümsüz sayılan işlemlerin giderlerine kendisi katlanır.

Yukarıda sayılan istisnalar dışında tüm davalarda ana kuralın uygulanması gerekir. HUMK'nun 417. maddesinde kanunen sayılan haller dışında mahkeme giderlerinin aleyhine hüküm verilenden alınması gerekir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her birini masrafla ilzam veya bu masrafları aralarında taksim etmelidir. Yargılama giderlerinin kabul/ret oranına göre paylaştırılması gerekir.

Yargılama giderlerinden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 423, Avukatlık Kanunu'nun 169 ve Avukatlık Ücret Tarifesi'nin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 417. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388. ve 389. maddeleri uyarınca hükmün, taraflara yönelik olarak kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HUMK m. 416, m. 417).

Yargılama sonunda hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir (29.05.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. Diğer yandan, 4667 Sayılı Yasanın 77. maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 164/son maddesinde dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3. maddesinde de <Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti ...> biçiminde anılan yasa hükme koşut bir düzenlemeye de yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekalet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası'ndaki, <vekalet ücreti avukata aittir> biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki <bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez> biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır.

Avukatlık (vekalet) ücreti, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 423/6. maddesinde açıkça belirtildiği veçhile muhakeme masraflarından maduttur. Muhakeme masrafları ve bu meyanda karşı tarafa (hasma) tahmili gereken vekalet ücreti, müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların akibeti asıl hakkın akibetine tabi olur.
Açıklanan bu hukuksal durumlar karşısında karşı tarafın vekalet ücreti ve yargılama giderleri talebi bulunmamasına karşın bu kalemlerin tahsiline karar verilmesi hatalıdır. Davacı asil vekalet ücreti talebinden kendisi vazgeçebilir. Kararı temyiz etmelisiniz.İYİ ÇALIŞMALAR, KOLAY GELSİN