Mesajı Okuyun
Old 22-12-2009, 14:21   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 1988/6597
Karar: 1989/3653
Karar Tarihi: 15.06.1989

TESPİT İSTEMİ - MÜVEKKİLİNİN MEZKUR BONODAN DOLAYI DAVALIYA FAZLA BORCU OLMADIĞININ TESPİTİ TALEBİ - DAVACIYA YEMİN TEKLİF ETME HAKKININ HATIRLATILABİLECEĞİ - DAVANIN REDDİ

ÖZET: Davacıdan bononun bedelsizliği iddiasına ilişkin delilleri sorulmak HUMK’nun 230 v.d. maddeleri hükümleri dairesinde taraflar isticvap edilmek, gerekirse davacıya yemin teklif etme hakkı da hatırlatılmak suretiyle toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmak lazım gelirken yazılı olduğu şekilde davacının dava hakkı bulunmadığından söz edilerek davanın reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir.


(1086 S. K. m. 76, 230) (2004 S. K. m. 72)

Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı Eceabat Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.11.1987 tarih ve 73-141 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili çiftçilikle uğraşan müvekkilinin yetiştirip teslim edeceği ürün bedeline karşılık zahireci olan davalıdan avans aldığını, davacının bu avansın teminatı olarak açık bir bono verdiğini, davalıdan yaklaşık 600.000. TL’lik meblağla doldurup tahsile giriştiğini ileri sürerek müvekkilinin mezkur bonodan dolayı davalıya 600.000. TL’den fazla borcu olmadığının tespitini talep etmiştir.

Davalı vekili cevabında, davacının aldığı avansa karşılık davalıya mal teslim etmediğini, davacının icra takibi sırasında borcunu açıkça kabul edip tamamen ödediğini, borç ödendikten sonra menfi tespit davası açılamayacağını savunmuştur.

Mahkemece davacının takip dosyasında borcunu ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin kabul edip tamamen ödediği, bu durumda davacının menfi tespit davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı, aleyhindeki icra takibi nedeniyle takip konusu borcu ödedikten sonra dava açtığına göre, bu dava hukuki nitelikçe İİK’nun 72/f VII. maddesinde öngörülen bir istirdat davasıdır.

Hakim davada ileri sürülen maddi vakalarla bağlı olup HUMK’nun 76 ncı maddesi uyarınca davanın hukuki tavsifini bizzat yapmakla görevli olduğundan davacının bu davayı menfi tespit davası şeklinde nitelendirmesi önemli olmayıp davaya istirdat davası olarak bakılmalıdır.

Öte yandan davalının nizalı bonoya dayanarak aldığı ihtiyati haciz kararı üzerine davacının traktörü haczedilmiş ve traktör bir üçüncü şahsın yedieminliğine tevdi olunmuştur. Bu durumda davacının traktörünü muhafaza altından kurtarabilmek için icra dosyasında borcu kabul edip ödeme mehli istemesi borcun kesin ve samimi olarak ikrarı anlamına gelmediğinden menfi tespit veya istirdat davası açma hakkını ortadan kaldırmaz.

Şu hale göre davacıdan bononun bedelsizliği iddiasına ilişkin delilleri sorulmak HUMK’nun 230 v.d. maddeleri hükümleri dairesinde taraflar isticvap edilmek, gerekirse davacıya yemin teklif etme hakkı da hatırlatılmak suretiyle toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmak lazım gelirken yazılı olduğu şekilde davacının dava hakkı bulunmadığından söz edilerek davanın reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları