Mesajı Okuyun
Old 07-12-2009, 11:11   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/893
Karar: 2004/1512
Karar Tarihi: 08.03.2004

ÖZET: Dava, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ait tapu iptali ve tescil davasıdır. Keşif için verilecek bir ara kararının usulüne uygun olduğunun kabul edilebilmesi için, ara kararında; keşfin yapılacağı tarih ve saat, bilirkişi için takdir edilecek ücret, vasıta ücreti, tanıkların ve bilirkişilerin ne biçimde çağırılıp dinlenecekleri konusunda gerekli açıklık, tanık ve bilirkişi başına alınacak davetiye adedi ve posta pulu miktarı tek tek ve kalemler halinde anlaşılabilecek şekilde hüküm altına alınmasına bağlıdır. Mahkemece keşif için verilen ara kararları ve dayandığı gerekçe kanuna aykırılık teşkil etmektedir.

(1086 S. K. m. 163, 258, 259, 364) (4721 S. K. m. 713) (3402 S. K. m. 14)

Nermin Kesici ile Tahsin Kış Dursiye Kış aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Akşehir Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 05.11.2003 tarih ve 652/933 s. hükmün Yargıtay’ca tetkiki davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, 211 ada 21 ve 22 no.lu parsellerin tapu kayıtlarının kısmen iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, HUMK. nun 163. maddesi gereğince verilen kesin süreye uyulmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 s. Yasanın 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ait tapu iptali ve tescil davasıdır.

Mahkeme, <Davacı tarafa 22.01.2003, 16.04.2003, 28.05.2003, 10.07.2003 ve 10.09.2003 günlü yargılama oturumlarında keşfin yapılması için süre verildiğini, ancak davacı tarafın hiçbir ara kararını yerine getirmediğini, HUMK. nun 163. maddesi gereğince esasen gereksiz sayıda süre verildiğini, davacı tarafın tutumu ile davanın bitirilmesinin mümkün olmadığını, dava avukatla takip edilmekte olup, ikinci sürenin kesin süre olduğunu ve davacı tarafın kesin süreye rağmen ara kararı gereklerini yerine getirmediğini> belirtmek suretiyle davanın reddine karar vermiştir. Mahkemenin bu gerekçesine katılmak mümkün değildir. HUMK. nun 163. maddesi uyarınca; sözü edilen kesin sürenin hakkın düşümüne yol açabilmesi için, her şeyden önce verilen ara kararlarında hak ve yükümlülüklerin açıkça belirtilmiş olması ve usulüne uygun verilmiş bir ara kararı olması koşuluna bağlıdır. Mahkemenin 22.01.2003, 05.03.2003, 16.04.2003, 28.05.2003 ve 10.09.2003 günlü yargılama oturumlarında alınan ara kararları uyarınca, sırasıyla 26.02.2003, 09.04.2003, 15.05.2003, 23.06.2003 ve 22.10.2003 günlerinde keşif yapılması kararlaştırılmış ise de, bütün ara kararları tek tek incelendiğinde vasıta ücretinin tayin edilmediği, HUMK. nun 258 ve 259. maddeleri uyarınca tanıkların ne biçimde keşifte dinlenecekleri, nasıl çağırılacakları veya hazır bulundurulacakları konusunda bir açıklık bulunmadığı gibi, tanıklar ve bilirkişiler için gerekli davetiye ve posta pulu konusunda da bir karar alınmamıştır. Öte yandan, yalnızca mahkeme heyetinin ücretinin alınacağı belirtilmiş olup, rakam da ara kararına yazılmamıştır.

HUMK. nun 364/1. maddesinde; <Keşif iki taraf usulen davet edildikten sonra vicahlarında ve davete icabet etmedikleri durumda gıyaplarında mahkeme veya tahkikat hakimi tarafından yapılır.> denildiğine göre, taraflar gelmese dahi yokluklarında keşfin yapılacağı yasanın açık hükmü gereğidir. Bu bakımdan keşif için verilecek bir ara kararının usulüne uygun olduğunun kabul edilebilmesi için, ara kararında; keşfin yapılacağı tarih ve saat, bilirkişi için takdir edilecek ücret, vasıta ücreti, tanıkların ve bilirkişilerin ne biçimde çağırılıp dinlenecekleri konusunda gerekli açıklık, tanık ve bilirkişi başına alınacak davetiye adedi ve posta pulu miktarı tek tek ve kalemler halinde anlaşılabilecek şekilde hüküm altına alınmasına bağlıdır. Öte yandan, tanıklar ve bilirkişiler davetiye ile keşif yerine çağırılmak istendiği takdirde, keşif günü ile davetiyenin gidiş dönüşü arasında uygun bir sürenin de olmasına özen gösterilmelidir. Ancak bu durumda usulüne uygun bir ara kararından söz edilebilir. Bu bakımdan mahkemece keşif için verilen ara kararları ve dayandığı gerekçe HUMK. nun 163, 364, 258 ve 259. maddelerinin açık hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.

Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan sebeplerle ve HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 10.100.000 TL. peşin harcın istem halinde temyiz edene iadesine 08.03.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları