Mesajı Okuyun
Old 07-12-2009, 10:00   #3
av.araf

 
Varsayılan

Davayı terditli açmanız ve meni müdahale ve inşaatin kalini , tazminat ile birlikte istemeniz gerekirdi diye düşünüyorum. Taleple bağlılık ilkesi ve genişletme yasağına takılabilirsiniz.
Aşağıda eklediğim Yargıtay kararında bir talep olmaksızın hakimce resen yapılan işlemin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu karara bağlanmış.
T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/4462 K. 2008/5187 T. 16.4.2008

• MÜDAHELENİN MEN'İ ( Mülkiyet Hazineye Ait ve Davacıya Tahsis Edilen Çaplı Taşınmaza Vaki Müdahalenin Önlenmesi Talebi )

• HAKİMİN TALEPLE BAĞLILIĞI ( İddia ve Savunmayla Bağlı Olan Hakimin Ondan Fazlasına veya Başka Bir Şeye Hüküm Verememesi )

• İYİNİYETLE YAPILAN BİNA BEDELİNİN ÖDENMESİ ( Müdahalede Bulunulan Taşınmaz Üzerinde Davalı Tarafından İyiniyetli Olarak Yapılan Binanın Bedelinin Davalı Tarafça İstenmemesine Rağmen Mahkemece Hüküm Altına Alınmasının Yasaya Aykırılığı )

1086/m.74

4721/m.683


ÖZET : HUMK.nun 74. maddesi uyarınca Hakim taleple bağlıdır. İstisnalar dışında iddia ve savunmaya bağlı olan Hakim ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Somut olayda; davalı savunma ve karşı dava yoluyla davacıdan bina bedeli ödetilmesini istememiş iken, resen bu bedelin hüküm altına alınması açıklanan taleple bağlılık kuralına aykırı olmuştur.Tahsis Dava Dışı Hazine Tarafından Yapılmış, onun tarafından da iptali sağlanmıştır. Davacı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı eldeki davada Hazinenin kendisine yaptığı tahsise dayandığından, herhangi bir bedelle sorumlu tutulamaz.Yapılan bu saptamalar karşısında, davalı yararına bedel ödetilmesinin hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.07.2003 gününde verilen dilekçe ile meni müdahale kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, mülkiyeti dava dışı Hazineye ait ve davacı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na tahsis edilen çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kaldırılması istemiyle açılmıştır.
Davalı, çekişme konusu taşınmaz için Hazinenin verdiği tapu tahsis belgesi bulunduğunu, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiş, 48 parselin ifrazı ile oluşan 124 parsele davalının haksız elatmasının kal suretiyle önlenmesine, davalı bu taşınmaz üzerine iyiniyetle yapı yaptığını, tahsis belgesinde belirlenen ve bilirkişinin bulduğu, 17948.28 YTL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiştir.
Hükmü taraflar temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile özellikle davalıya verilen 14.10.1987 tarihli tahsis belgesinin idari yoldan iptal edilmesine, böylelikle davalının tahsis belgesinin varlığını savunamayacağının anlaşılmasına göre davacının bütün, davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- HUMK.nun 74. maddesi uyarınca Hakim taleple bağlıdır. İstisnalar dışında iddia ve savunmaya bağlı olan Hakim ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Somut olayda; davalı savunma ve karşı dava yoluyla davacıdan bina bedeli ödetilmesini istememiş iken, resen bu bedelin hüküm altına alınması açıklanan taleple bağlılık kuralına aykırı olmuştur.
Kaldı ki; 14.10.1987 tarihli tahsis dava dışı Hazine tarafından yapılmış, onun tarafından da iptali sağlanmıştır. Davacı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı eldeki davada Hazinenin kendisine yaptığı tahsise dayandığından, herhangi bir bedelle sorumlu tutulamaz.
Mahkemece, yapılan bu saptamalar karşısında, davalı yararına bedel ödetilmesinin hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının bütün, davalının diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, hükmün 2. bent uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
kazancı


Okuduğum bir başka yargıtay kararında ise aşağıda eklediğim şekilde Islah tartışılmış işinize yarayabileceği düşüncesindeyim.


Islah, Kuru'ya göre; ""taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamının veya kısmen düzeltilmesine denir ( m. 83."" ( Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, B. 6. C. IV, İstanbul 2001, s. 3965 ). Üstündağ'a göre ise; ""Islah Müessesesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah Kurumu, yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmesidir."" ( Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, C. 1. II. B. 5, İstanbul 1992 s. 534 ).
Islahı bütünsel olarak doçentlik tezinde inceleyen Yılmaz,ıslah kurumunun amacının usulün ana amacına hizmet olduğunu, hukuk yargılamasının amacının ise adaletli karar vermek olduğunu ifade ettikten sonra biçimselliğin maddi gerçeği bir yana bırakılmasına neden olmaması gerektiği; ""usul ekonomisi"" ve ""usuli hakkaniyet"" ilkelerinden hareket edilmesi gereğini vurgulamıştır. Usuli hakkaniyet ilkesinin biçimselliği hakka varmaya maddi gerçeği bulmaya onu adeta yutmasına engel olacak bir anlayış olduğunu ileri sürmüştür ( Yılmaz, Ejder: Islah, 1982, s. 44, 45, 52 ). Islahın konusunun tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu bir gerçek olduğuna göre ıslahla düzeltilebilecek usul işlemlerinden söz etmek gerekir. Gerek öğreti gerek Yargıtay davanın değiştirebileceğini ve davanın genişletilebileceğini yani savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Başka bir anlatımla ıslah yolu ile müddeabihin ( davada talep olunan miktarın ) arttırılıp artırılmayacağı olayı bir usul işlemi olup ıslahın konusudur ( Bkz, Kuru: C. IV, s. 4035 ).....