Mesajı Okuyun
Old 07-12-2009, 09:53   #2
elevent

 
Varsayılan

Hakimin görüşünü destekler bir karar bulabildim.



T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

Esas : 2004/12876
Karar : 2004/13625
Tarih : 09.12.2004


ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL
YIKIM
ISLAH


Özet :Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yoldur. HUMK.nun 87. maddesinin "müdei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" şeklindeki son cümlesi Anayasa Mahkemesinin 7.11.2001 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 20.7.1999 tarihli kararıyla iptal edilmiş ve böylece davadaki talep sonucunun kısmi ıslah yoluyla arttırılması usulen olanaklı hale gelmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, mevcut yasal durum itibariyle kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacının, dilerse ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için dava içerisinde ıslah yoluyla talepte bulunulabilmesi mümkündür. Bu durumda, dava dilekçesinde gösterilmeyen yada hiç dava edilmeyen bir hususun ıslah suretiyle dava konusu yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca, ecrimisil istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.


( 1086 s. HUMK m. 83, 87 ) ( 4721 s. MK m. 683, 684 )


Taraflar arasında görülen davada;

Davacı vekili, kayden idare adına kayıtlı bulunan 34 parsel sayılı taşınmaza davalının bina yapmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle haksız müdahalede bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.

Davalı, binayı eski malik zamanında iyiniyetli olarak yaptığını bildirip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Sadettin Akyol´un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteği ile açılmış, yargılama aşamasında ıslah dilekçesi ile de ecrimisil istenmiştir.

Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, kayden davacı idareye ait bulunan çaplı taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın bina yapmak suretiyle elattığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.

Ne var ki, davacı dava dilekçesinde sadece elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuş, ecrimisile yönelik bir talebi olmamış, yargılama aşamasında 11.3.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile ecrimisil isteminde bulunmuştur.

Bilindiği üzere; HUMK.nun 83 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yoldur.

HUMK.nun 87. maddesinin "müdei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" şeklindeki son cümlesi Anayasa Mahkemesinin 7.11.2001 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 20.7.1999 tarihli kararıyla iptal edilmiş ve böylece davadaki talep sonucunun kısmi ıslah yoluyla arttırılması usulen olanaklı hale gelmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, mevcut (Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki) yasal durum itibariyle kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacının, dilerse ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için o (kısmı) dava içerisinde ıslah yoluyla talepte bulunulabilmesi mümkündür.

Bu durumda, dava dilekçesinde gösterilmeyen yada hiç dava edilmeyen bir hususun ıslah suretiyle dava konusu yapılması mümkün değildir.

Hal böyle olunca, ecrimisil istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.