Mesajı Okuyun
Old 08-10-2006, 16:52   #30
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Benim Görüşüm

Alıntı:
Av.Mehmet Emin Taslak
rüyayı onaylatmış ve reklam şirketlerine yollamış;

yolladığı reklem şirketlerinden biri;

bu rüyayı reklam haline getirmişse;

yani bundan yararlanmış ise;

ve bu belirgin ölçüde anlaşılıyor ise;

bu durum da bir hak talebi olabilir kanaatindeyim;

Kanun’dan yararlanmak için onaylatmak şart değildir. Onaylatmak ıspat açısından faydalıdır. Reklam şirketine yollaması da gerekmez. Bir sürü halk ozanı türkü besteleyip bir yere yollamadan da telif hakkına sahip olabilmektedir.

Alıntı:
Mesaj Sahibi:Ahu
Gercekten noter nasil onaylamis bir ruyayi? Yani ben simdi cok unlu olmayan bir kitaptan bir fikir alip gitsem notere, ben bunu ruyamda gordum onaylar misin desem onaylayacak mi? Ya da arkadasim bana "boyle bir sey olsa ne guzel olurdu degil mi?" diye sorsa ben de gitsem notere bunu onayla ben ruyamda gordum desem, noter onaylar mi? Noter nerden emin olmus bunun bir ruya oldugundan ve de bu ruyayi o sahsin gordugunden? Sonra (diyelim ki) o kitabin yazari ve yayinevi cikip "bu bir ruya degil, iste ispati" dese, noterin sorumlulugu ne olacak? Noter girer mi boyle bir riske?
Acikcasi boyle bir ruya gorup de notere giden bir kisinin noterden alacagi yanit: "geceleri uyurken iyice ortul"den baska birsey olmaz, sonucta noterin gorevleri arasinda "ruya onaylamak" diye bir sey de yok
Asparagas haber de olabilir acikcasi, medyamiz haber bulamayinca "ruyaya yatip" boyle haber goruyor!


Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av.seçil

Yanİ İlk BaŞta Yazmak Bİle SaÇma Geldİ Ancak Bu Konuyu ŞÖle DeĞerlendİrmek Lazim Madem Davaci Bu RÜyayi Notere Onaylatti İse Kamu Oyuna DuyurmuŞ Sayilir...yanİ Bubİr Eser Vs.deĞİl Bu Nedenle Tazmİnat Hakki Vs.de Olamaz.....

Alıntı:
Mesaj Sahibi:avegündüz
Bence de noter bunu araştırmak zorundadır ve rüyaları da (doğaüstü bir gücü yoksa) göremeyeceğine göre onaylamaması gerekir. Ama onaylamışsa da bunu bir fikir olarak onaylamıştır. Bu durumda bu bir haktır ve korunması gerekir
Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av.Can Doğanel
Ayrıca Sn. Av. Çetin'in bahsettiği noter'e de hayret ettim. "Muallakta olan bir rüyanın tespitini isterse yapamayız." Ne demek? Rüyamı onaylatmak için benimle yatağa mı girecek? Hadi o bir yana "Beyannameyi de onaylayacak pek noter yoktur.." ne demek? Ben gerek bu sayın notere ve gerekse olumsuz görüş belirten ve "Hukuk bunlarla mı uğraşacak?" tepkisi veren arkadaşlara Fikir ve Sanat Eserleri Kanununu baştan sona bir okumalarını tavsiye ederim. Ardından bi Noterlik Kanunu ve Yönetmeliği de iyi gider..



Notere onaylatmak ispat sorununu aşmak demektir. Noterin bunu onaylamaması söz konusu olamaz. Noterin işi, dışarıdan kendisine getirilen evrakın üzerindeki, imza, mühür veya herhangi bir işareti veya tarihi onaylamak. Bir başka ifadeyle, noter kendisine gelen evrakı; kimin, hangi tarihte getirdiğini onaylamış olmaktadır. İçeriğini onaylamamaktadır. Bu nedenle Sayın Doğanel’e katılıyorum. İlgili Noterlik Kanunu maddelerini de alıntılıyorum:



MADDE 60 - Noterlerin görevleri:
1. Yapılması kanunla başka bir makam, merci veya şahsa verilmemiş olan her nevi hukukî işlemleri düzenlemek,
2. Kanunlarda resmî olarak yapılmaları emredilen ve mercileri belirtilmemiş olan bütün hukukî işlemleri bu kanun hükümlerine göre yapmak,
3. Gayrimenkul satış va'di sözleşmesi yapmak,
4. Bu kanuna uygun olarak dışarda yazılıp getirilen kâğıtların üzerindeki imza, mühür veya herhangi bir işareti veya tarihi onaylamak,5. Bu kanun hükümlerine göre yapılan işlemlerin dairede kalan asıl veya örneklerinden veya getirilen kâğıtlardan örnek çıkarıp vermek,
6. Belgeleri bir dilden diğer dile veya bir yazıdan başka bir yazıya çevirmek,
7. Protesto, ihbarname ve ihtarname göndermek,
8. Kanunen tescili gereken işlemleri tescil etmek,
9. Bu ve diğer kanunlarla verilmiş sair işleri yapmak

MADDE 82 - Bu kanun hükümlerine göre belgelendirilen işlemler resmî sayılır.

Noterler tarafından bu kısmın ikinci bölümünün hükümlerine göre düzenlenmiş olan hukukî işlemler, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.

Bu kısmın üçüncü bölümü hükümlerine göre noter tarafından yapılan imza onaylaması, onaylanan imzanın ilgiliye ait oluşunu belgelendirme niteliğinde bulunup, hukukî işlemlerin içindekileri kapsamaz. Bu işlemlerde imza ve tarih, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.

İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri dışında kalan noterlik işlemleri aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.



Alıntı:
Mesja Sahibi:Admin
Rüya, hikaye, roman, halüsinasyon, şiir farkeder mi? Farketmeli mi? Bence burada önemli olan A tarafından oluşturulduğu Noter tarafından tesbit edilmiş bir hikayenin, B tarafından izinsiz kullanılması. Hikayenin A tarafından "ne şekilde" oluşturulduğu (oturup mu yazdı, vahiy mi indi, karabasan mı gördü) bence sonuca etki eder nitelikte değil.


Alıntı:
Mesaj Sahibi:Jean D’arc
Noterde onaylatıldıktan sonra bunun bir "hikaye" bir "fikir" olarak görülmesi bu kadar mı zor? Bir de ısrarla anlaşılmak istenmeyen diğer bir husus:Noterin onayladığı "bir rüyanın görülmesi ve içeriği" değil arkadaşlar; bir vatandaşın rüyasında gördüğünü beyan ettiği "bir fikir, hikaye, senaryo". Bu kadar yani. Bu anlamda Sayın Can Doğanel'in muallak rüyaya dair açıklamaları gayet eğlendiriciydi. Hatırlayan var mı bilemiyorum ama Gülben Ergen'in bir tv programında noter tarafından "Dünyanın en güzel kadını" olarak onaylanmıştı. Buna ne diyeceksiniz peki? Magazin basını "Noter onayladı:'Gülben Ergen dünyanın en güzel kadını.'" diye başlıklar atıp, olayı da bu şekilde servis etmişti. Yapılan da esasen şuydu: Oradaki vatandaşlardan biri "Bence Gülben Ergen dünyanın en güzel kadınıdır." demiş ve noterde bu beyanı onaylamıştı.


Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av.Selim Balku
Ancak davanızda hala haklı bir yan hala bulmuyorum zira gördüğünüz rüyanın bir eser olmadığını, somut fikirden uzak soyut düşsel bir gerçeklik olduğunu, alenilik kazanmamış, kamuya duyurulmamış bir düşünce oluğunu iddia ediyorum.

Diyelim notere gittiniz ve bunu rüya değilde hikaye olarak kullandınız bence yine eser değildir. Sayın Admine burada katılmıyorum, yazılanın hikaye olarak kabul görmesi için, kişilikten parça olması, farklı olması, toplumun kabul görmüş olması, yaratıcı olması gibi kriterler aramanın gerektiğini düşünüyorum.

Bu reklamı yapan şahısda reklamı çekmeden önce ben böyle bir rüya gördüm deyip notere onaylatırsa sizce eserin asıl sahibi kim olmalı, reklam yönetmeninde ya da senaristin ya da benim buna benzer hatta aynı rüyayı görme olasığım yok mu? İlk rüya yı Sayın Sancak gördü diye eser sahibi Sayın Hasan SANCAK mıdır? Bu soruma lütfen cevap verin...

Alıntı:
Av.Çetin

Notere onaylatılan konunun 300 sayfa oluşu veya herhangi bir yazı oluşu o konunun eser olduğunu bencede göstermez. Ancak gerek haberlerde gerek buradaki linkte tartışılan metinin kısa oduğu ve ortalama insan yaratıcılığı ile her insanın bunu meydana getirme kabiliyeti olduğudur, ayrıca özgün değerlerden uzak, sanatsal yapısı olmayan kriterlere sahiptir. Şimdi siz bana buna karar verecek olan makamın siz mi olacağını sorabilirsiniz ancak bunu fikri hak olarak noter onaylayabiliyorsa bende kendi kriterlerime göre bunun eser olup olmadının kararını verebilirim.

Bu anlamda Sayın Sancak yanlış anlamasın ama olağan hayat akışında, ortalama zeka ve yaratıcılık harcanarak, farklı olmayan bu metin ancak ilham kaynağıdır ve eser olamayacğı için fikri haklara konu olamayacağı görüşünde Sayın Selim BALKU'ya katılıyorum...

Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av.Sehper

Ama içtihatlarda rastladığım eserler, forum konusunun içeriği mahiyetinde olmadığı gibi, reklam senaryosu olarak aktarılan içeriği, tescil ettirilebilecek , orjinallik ve sahibinin özelliğini taşıyan, eser olarak nitelendirilebilecek yaratıcı bir fikir olabileceğine, dolayıısyla eser olarak nitelenebileceğine, doğrusu ben hala katılmıyorum.



Önce Av.Selim Balku’nun sorusuna yanıt vereyim. Burada bir metinden bahsedilmektedir. Bu metin vatandaşın rüyasında görüp, yazdığı ve notere onaylattığı bir metindir. Tartışılması yapılan da bu metinin “eser” niteliğinde olup olmadığıdır. Notere götürüp onaylatmak ispat sorununu aşmak için kullanılan bir yöntemdir. Sizin örneğinize gelelim. Siz de aynı rüyayı görüp, örneğin bir gazetenin rüya tabiri yorumcusuna yazsaydınız ve elinizdeki gazete nüshasının tarihi; noterin onay tarihinden önce olsaydı eser sahibi siz olacaktınız. Yargıtay bir kararında, herkes içinde şarkı söyleyen ama notalara dökmeyip tescil ettirmeyen kişinin şarkısını, orada bulunup dinleyen ve aklında kaldığınca notalara döken diğer kişiyi haksız bulmuştur.


Yasada geçen “sahibinin hususiyetini taşımak” kavramı ne ifade etmektedir.
Alıntı:
T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ
E. 1980/2877
K. 1980/3052
T. 17.6.1980

KARAR : 5486 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası`nın 1. maddesi bu yasaya göre koruma altına alınan "eser"i ( sahibinin hususiyetini taşıyan ve aşağıdaki hükümler uyarınca ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri sayılan her nev`i fikir ve san`at mahsulleridir ) biçiminde tanımlamış bulunmaktadır. Bu tarif; maksadı ifadeye yeterli bulmak günümüzün sanat ve edebiyat anlayışı içinde mümkün değildir. Ancak maddede yer verildiği üzere bir eserin mevcudiyetinden bahsedilmesi için, sahibinin özelliğini taşıması yaratıcı bir emek mahsulü olması veya herkes tarafından meydana getirilebilme olanağı mevcutsa, sahiplerinin ortaya koydukları şeyin bir san`at eseri olduğunu belirterek hukuki himaye beklediklerini açıklamaları gerekir ( Prof. Dr. Nuşin Ayiter, Hukuken Fikir ve San`at Ürünleri sh. 35-42 ). Diğer taraftan sahibinin hususiyetini taşıyan şeyin hukuki himaye görebilmesi de ancak, bilim ve edebiyat, musiki, güzel san`atlar ve sinema dallarında meydana getirilmesiyle kabildir.
Yaratmanın dışında kalan bazı değerlerin korunması ise, eser ile yakın ilişkileri gözönünde tutularak anılan yasa içinde düzenlenmiştir ( adı geçen eser sh. 67 ). İşte ( ad ) bu meyanda korunan kavramlardan birisidir. Ancak burada sözkonusu edilen "ad" bir insana ait olan ve medeni kanunda himaye edilen anlamında kabul edilmeyip "eser" yaratıcısı tarafından konulan, onun sürüm ve tanıtılmasını sağlayan "ad" olarak kabul edilmek gerekir.
Karardaki “veya herkes tarafından meydana getirilebilme olanağı mevcutsa, sahiplerinin ortaya koydukları şeyin bir san`at eseri olduğunu belirterek hukuki himaye beklediklerini açıklamaları gerekir” ifadesine dikkatinizi çekmek isterim. İlle de yaratıcı özellik denilmemektedir. Kaldı ki, somut olayımızda yaratıcılık da mevcuttur. Haberi bir daha okuyun lütfen…Bir çok reklam metninden daha yaratıcı değil mi? Yaratıcılığı olumlu anlamda anlamak zorunda değiliz. Özgün olması yeterli. Ajdar’ın “Nane nane” şarkısı çok mu yaratıcı o zaman…Ondan izin almadan söyleyin bakalım.

Daha ileri giderek şunu söyleyebilirim. Vatandaş bu rüyasını notere “güfte” olarak da onaylatabilirdi. Ve yine yasadan yararlanırdı. Yukarıda Musiki Eserleri başlığı altındaki maddeye bir göz atın. Her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir…Bu rüyadan şarkı sözü olmaz diyenlere yine Ajdar’ın Nane Nane şarkısını okuyabilirim.)

Yasa” Eser” yorumunu dar anlamda almamış. Çok geniş anlamda almıştır. Bu bağlamda bir mimarın projesi bile eser sayılmaktadır. Katılımcıların çokça söylediği “hayatın olağan akışı” “orta zekada bir insanın yapabileceği iş” “yaratıcılık” gibi kavramlar burada da geçerli değildir. Mimarın kendisine özgü olan projesi, hayatın olağan akışına göre, orta zekada diğer bir mimar tarafından projelendirilirse koruma altındadır.
Yukarıda Mektuplar bölümüne bakın lütfen. Vatandaş bu rüyasını mektup adı altında da onaylatabilirdi.))
Bir “şey”in eser sayılabilmesi için Yargıtay’ın koyduğu iki kriter mevcuttur.”
Alıntı:
a- Objektif unsur: Şeyin, temellüke ve tasarrufa elverişli maddi bir varlık olması şartıdır.
b- Subjektif unsur: Eser sahibinin özelliğini taşıması şartıdır. Buna “hususiyet” de denilmektedir.” (Nazif Kaçak, Hakim. Açıklamalı-İçtihatlı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu. S.37)
Özetle, edebi eseri Nobel ödülü alabilecek düzeyde eser olarak algılamamak gerekir. Sahibinin ona eser demesi, yasaya ve Yargıtay’a göre yetmektedir. Yasanın bu hali aslında Çalışma Gurubu’nda tartışılabilir. Ama somut olayda vatandaş haklımıdır sorusuna benim vereceğim yanıt da haklıdır yönünde olacaktır.

Tüm bu açıklamalardan sonra ben de, Sayın Admin ve Sayın Jean D’arc’ a katılıyorum.

Saygılarımla