Mesajı Okuyun
Old 10-11-2009, 11:30   #8
Av.Hülya Büyükoğlu

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2005/11-515
Karar: 2005/599
Tarih: 26.10.2005
ÖZET: Dava, davacı sigorta şirketine sigortalı olan araca davalıların sürücü ve maliki olduğu ve sair davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın çarpmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Kasko sigortacısı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu nedenle sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur. Bu halefiyet ilkesi gereğince, sigortalı zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyorsa, kasko sigortacısının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir.
Yargıtay´ın kararlılık gösteren uygulamasında, davada zorunlu mali sorumluluk sigortacısının yer alması halinde sigorta rücu davası, bu davalının ikametgahında da açılabilir.
Eldeki dava; zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalının, dava tarihindeki kanuni ikametgahı mahkemesinde açıldığına göre, yerel mahkemenin yargılama sırasında meydana gelen adres değişikliği ve bu davalı hakkındaki davanın takipsiz bırakılmasını dayanak alarak davanın sair davalının ikametgahı ve haksız fiilin vuku bulduğu ortak yetkili yer mahkemesinde görülmesi gerektiğini kabulle yetkisizlik kararı vermiş olması isabetli değildir.
(1086 sayılı HUMK. m. 9, 21) (6762 sayılı TTK. m. 1301)
KARAR METNİ:
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul Asliye Sekizinci Hukuk Mahkemesi)nce yetkisizliğe dair verilen 11.04.2002 tarih ve 2002/88-207 s. kararın tetkiki davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi'nin 28.01.2003 tarih ve 2002/8221-2003/834 s. ilamı ile;
(...Davacı vekili, davalıların işleten ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın, müvekkilin kasko sigortacısı olduğu araca çarparak hasarlandığını ileri sürerek, %80 kusura göre, 800.000.000-liranın davalıdan rücuen tahsilini istemiştir.
Davalı Mevlüt kazanın Konya'da meydana geldiği gibi ikametgahının da Konya olduğundan mahkemenin yetkisiz olduğunu, esas açısından da davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı A... Sigorta A.Ş. yanıt vermemiştir.
Mahkemece, haksız eyleme dayalı davanın birden fazla Davalı bulunduğu takdirde HUMK.nun 9/2-1 madde fıkra ve cümlesi gereğince ortak yetkili yer olan kaza yeri mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
HUMK.nun 9/f.2 maddesi hükümü uyarınca birden fazla davalı bulunduğu takdirde davalılardan birinin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde davanın açılması mümkündür. Ancak sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığına ait belirti veya delil varsa, onun hakkındaki davanın tefriki İle yetkisizlik kararı verilmesi gerekir. Somut olayda dava A... Sigorta A.Ş.nin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı, bu davalının yetki itirazının olmadığı, yetki itirazında bulunan Davalı Mevlüt'ün salt kendisinin başka bir mahkemeye getirilmesi için sair davalının ikametgahında da açıldığını öne sürmediği gibi bu konuda delil ve emaresinin de mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
O durumda usul hükümlerine uygun olarak yetkili mahkemede açılan dava için davalı Mevlüt'ün vaki yetki itirazının reddedilmesi gerekir iken kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmediği gibi, yetki itirazında bulunmayan Davalı A... Sigorta A.Ş. hakkında da yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
A- Davacı isteminin Özeti:
Davacı vekili 22.01.2002 günlü dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı 42 .. 033 plaka s. aracın; davalıların malik, sürücü ve sigortacısı olduğu 42 .. 057 plaka s. aracın çarpması sonucu hasarlandığını, meydana gelen hasarın 1.000.000.000.-lira olduğunu ve 19.09.2001 gününde sigortalısına ödediklerini, davalıların %80 kusuru oranında 800.000.000.-liranın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B- Davalı Tarafın Cevabının Özeti:
Davalı Mevlüt süresi içerisinde verdiği 15.02.2002 günlü cevap dilekçesinde özetle; Davalının kanunen yetkili olmayan mahkemede dava açtığını, davalı olarak Konya, F... Mah. M... Sok. No: ..'de ikamet etmekte olduğunu, davanın trafik kazası sonucunda meydana gelen hasarı tazmine yönelik olarak açılmış olması sebebiyle kazanın meydana geldiği yer mahkemesinin yetkili olduğunu, kazanın Konya Merkez ilçesi Adana Çevre yolu üzerinde olduğunu, HUMK ilgili maddeleri gereğince genel kuralın davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olmakla ayrıca kazanın olduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu kuralı da birlikte dikkate alındığında Konya Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, ifadeyle yetki itirazında bulunarak yetkisizlik kararı verilmesini, dosyanın yetkili Konya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine; esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
-Davalı Mevlüt'ün yetki itirazı davacı tarafa 11.03.2002 gününde davacı vekiline tebliğ edilmiştir.-
Davacı vekili 11.04.2002 günlü celsede yetki itirazını kabul etmediklerini bildirmiştir.
Davalı A... Sigorta A.Ş.; Davaya cevap vermemiş; davacı tarafından bu davalı hakkında açılan dava takip edilmemiştir.
C- Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkeme;
"Davalı Mevlüt adresi Konya olup çıkarılan davetiyenin bu adreste tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı Konya İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi kanalı ile göndermiş olduğu cevap dilekçesinde ikametgahının Konya olduğunu ve kazanın Konya-Adana çevre yolu üzerinde olduğundan bahisle yetki itirazında bulunmuştur.
Davalı Mevlüt'ün ikamet adresi ve olay mahalli Konya'dır. Kaldı ki Davalı A... Sigorta A.Ş.nin ikametgahı da Kadıköy adresine nakledilmiştir.
Bir haksız eylem birden fazla kişi tarafından işlenmiş ise bu kişilere karşı açılacak tazminat davası için ortak yetkili mahkeme haksız eylemin meydana geldiği yer mahkemesidir. Bu sebeple birden fazla kişiye karşı açılan tazminat davası için yetkili mahkeme HUMK.nun 9. maddesinin, 2. fıkrasının 1. maddesi uyarınca davalılardan birinin ikametgahı değil, ortak yetkiyi taşıyan haksız eylemin işlendiği yer mahkemesidir. Bu yön yukarda anılan maddenin 2. fıkrasının 2. cümlesinde vurgulanmış olmakla, Davalı Mevlüt'ün müddeti içerisinde yapmış olduğu yetki itirazının kabulü ile taraflar için olayın cereyan ettiği yer olan Konya Asliye Hukuk Mahkemesi ortak yetkili mahkeme olduğundan karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın bu yer mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.1984, 11/772-153)"
gerekçesiyle "Davalı Mevlüt'ün müddeti içerisinde yaptığı yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisiz olması sebebiyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın müşterek yetkili Konya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine" karar vermiştir.
D- Temyiz Evresi, Bozma Ve Direnme:
Davacı vekilince hüküm temyiz edilmiş; sair hususlar yanında, davalılardan A... Sigorta A.Ş.nin davadan sonra adresini Kadıköy'e naklettiği, ancak dava gününde mahkemenin yetkili olduğu ifade edilmiştir.
Özel Dairece; yukarda başlık bölümünde açıklanan gerekçe ile mahkemenin yetkili olduğu vurgulanarak hüküm bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilamı ve duruşma günü davacı, davalılardan gerçek kişi ve müflis davalı sigorta şirketinin iflas masası memurlarına tebliğ edilmiş; 20.01.2004 günlü bozma sonrası ilk celseye davacı vekili gelmiş davalılardan ise gelen olmamıştır.
Davacı vekili bozmaya uyulmasını istemiştir. Yargılama 23.03.2004 tarihine bırakılmış; yargılamaya gelen olmadığından dosya yenileninceye kadar işlemden kaldırılmıştır.
Davacı vekili 25.03.2004 günlü dilekçesiyle; Davalılardan A... Sigorta A.Ş. hakkındaki davalarını atiye terk ettiklerini, sair davalı hakkındaki davanın yenilenerek taraflara duruşma günü bildirilmesini istemiştir.
25.03.2004 günlü yenileme zaptı ile yargılama 01.06.2004 gününe bırakılmış ve davacı vekili ile davalılardan gerçek kişi Mevlüt'e tebligat çıkarılmış; davalı Mevlüt'e çıkan tebligat adresten ayrılması sebebiyle tebliğ edilememiş; 35. madde açıklaması olmadığından 06.04.2004 gününde merciine iade edilmiştir.
35. maddeye göre tebligat yapılmamış; yargılamanın 01.06.2004 günlü celsesinde davacı vekili gelmiş; davalı taraf gelmemiştir.
Davacı vekili; "Biz davalı A. Sigorta hakkında açılan davayı takip etmiyoruz, işlemden kaldırılsın. Sair davalılar yönünden bozmaya uyularak yargılamaya devam edilsin." biçiminde imzalı beyanda bulunmuştur.
Mahkemece, yargılama bu celse davalının yokluğunda sonlandırılmış; A... Sigorta hakkında açılan davanın HUMK.nun 409. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına, eski kararda direnilmesine, sonucu itibariyle davalı Mevlüt'ün müddeti içerisinde yaptığı yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisiz olması sebebiyle dava dilekçesinin bu yönden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili Konya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Bu karar ve davacı vekilinin temyiz dilekçesi davalı Mevlüt'e tebliğe çıkarılmış; adresten ayrılması sebebiyle tebliğ edilemediğinden, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre 02.06.2005 gününde tebliğ edilmiştir.
E- Gerekçe:
Ön sorunlara ait inceleme:
Esasa girişilmezden evvel, öncelikle;
a) Bozmadan sonra takipsiz kalan davanın, davalı Mevlüt hakkında yenilenmesi ile duruşma gününün adı geçene usulünce tebliğ olunmadan yargılamaya devam olunmasının, direnme kararı ile temyiz dilekçesinin Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre usulünce tebliğ edilmiş olması, adı geçenin temyiz isteminde bulunmamış olması karşısında usule aykırı olup olmadığı, üzerinde ön sorun olarak durulmuş; davalı Mevlüt'e yenileme sonrası duruşma günü usulünce tebliğ edilmemişse de direnme kararı ve temyiz dilekçesinin usulünce tebliğ olunması, buna karşın adı geçenin usule yönelik her hangi bir temyiz talebinde bulunmaması; mahkemece adı geçenin lehine ve talebi doğrultusunda yetkisizlik kararı verilip; savunma hakkının kısıtlanması anlamında bir işlem ve kararın da bulunmaması karşısında temyiz edenin sıfatı da gözetilerek anılan tebligat eksikliği usule aykırı ise de sonuca etkili görülmemiştir.
b) Bozmadan sonra davacı sigorta şirketinin sair davalı müflis sigorta şirketi hakkındaki davasını takipsiz bırakması ve direnmede sair gerekçeler yanında bu yeni durumun da değerlendirilmiş olmasının yeni hükmün varlığı anlamına gelip gelmediği de İkinci ön sorun olarak ele alınmış; uyuşmazlığın yetkisizliğe ait bulunması; daha sonra hakkındaki dava takip edilmeyen sigorta şirketinin davanın açıldığı aşamada taraf olması; yetkiye ait değerlendirmenin ise davanın açıldığı tarihteki durum esas alınarak yapılması gereği karşısında sonradan gerçekleşen bu olgu sonuca etkili görülmediğinden yeni bir hükmün bulunmadığı; kararın temel gerekçesinin direnmeye ait bulunduğu kabul edilerek bu ön sorunun da reddi ile direnme kararına yönelik sair temyiz itirazlarının irdelenmesine geçilmiştir.
Yetkisizlik kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi:
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Motorlu Kara Taşıtları Birleşik Kasko Sigortacısı/davacı şirket tarafından, davalılardan sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yer (Gayrettepe/İstanbul) itibariyle yetkili bulunan İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup; davacı şirket sigortaladığı araca, Konya'da meydana gelen kazada davalı Mevlüt'ün maliki ve sürücüsü olduğu araçla verilen hasar sebebiyle sigorta ettirenine ödediği miktarın, %80 kusuru oranında davalı araç maliki/sürücüden ve mecburi mali mesuliyet (trafik) sigortacısı sair davalı sigorta şirketinden rücuan tahsilini istemiştir.
Davalı Mevlüt; kendisinin ikametgahının Konya'da olduğunu ve kazanın da burada vuku bulduğunu, davanın ortak yetkili yer olan Konya Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini ifadeyle yetkisizlik kararı verilmesini istemiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davalılardan "Sigorta Şirketi" şirket merkezini, yani kanuni ikametgahını Kadıköy ilçesine nakletmiştir.
Mahkemenin davalı Mevlüt'ün itirazını kabulle yetkisizliğe ve Konya Mahkemelerinin yetkili olduğuna" ait kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarda ilgili bölümünde ayrıntısı açıklandığı üzere "mahkemenin yetkili olduğu, işin esasının tetkiki gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece önceki kararda direnilmiş; davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın takip edilmemiş olması da gözetilerek sair davalı Mevlüt yönünden yetkisizliğe, dosyanın yetkili Konya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine; sigorta şirketi yönünden ise davanın HUMK. 409 maddesi gereğince İşlemden kaldırılmasına, şimdilik bu davalı hakkında başkaca karar ittihazına yer olmadığına, karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemenin yetkisine ait olup; davacı şirketçe dava dışı sigortalısına "kasko sigortası kapsamında yapılan trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı ödemesinin" rücu edilmesine yönelik olarak, ikametgahları farklı olan davalılardan Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısı şirketin ikametgahı mahkemesinde açtığı davada; sair davalının (haksız fiilin olduğu yer ve kendi ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu yönündeki) yetki itirazının dinlenip dinlenemeyeceği; direnme aşamasında davalılardan sigorta şirketi hakkındaki davanın takip edilmemiş olmasının onun sigortalısı durumundaki sair davalının yetki itirazına etkisinin olup olmayacağı, noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle uyuşmazlığın çözümüne esas alınacak kanun hükümlerinin irdelenmesinde yarar vardır.
1086 s. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun "Salahiyet" başlıklı 9. maddesinde;
"Her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Yasası Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür. Davalının ikametgahı belirli değilse, davaya Türkiye'de son defa oturduğu yer mahkemesinde bakılır.
Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirli edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır.
Ancak davanın, sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir."
Denilmektedir,
Yine, Aynı Kanunun 21. maddesinde ise;
"Haksız bir fiilden mütevellit dava o fiilin vuku bulduğu mahal mahkemesinde ikame olunabilir."
Hükmü yer almaktadır.
Bu kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Trafik kazası sebebiyle oluşan hasar nedeniyle, sigortalısının zararını karşılayan kasko sigortacısı şirketi, ödediği miktarın davalı araç maliki/sürücüden ve mecburi mali mesuliyet (trafik) sigortacısı sair davalı sigorta şirketinden rücuan tahsili istemiyle eldeki davayı açmış olup; dava temelinde motorlu araç kazasından kaynaklanan hukuki sorumluluğa dayanmaktadır.
Eş söyleyişle; dava, davacı sigorta şirketine sigortalı olan araca davalıların sürücü ve maliki olduğu ve sair davalıya zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın çarpmasından kaynaklanan tazminat (rücu) istemine ait bulunmaktadır.
TTK.nun 1301 inci maddesi hükümü gereğince Kasko Sigortacısı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu nedenle sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur.
Bu halefiyet ilkesi gereğince, sigortalı zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise, kasko sigortacısının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir.
Yukarıya metni alınan HUMK.nun 9. maddesinde açıkça belirtildiği üzere; dava kural olarak, davalının ikametgahı mahkemesinde; davalı sayısı birden fazla ise, bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Aynı Yasanın 21. maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.
Bir dava için açıklanan şekilde, birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa; davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir.
Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Oysa eldeki dava, yetkili mahkemelerden birisi olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının kanuni ikametgahı mahkemesinde açılmıştır. Davacının daha sonra iflas eden bu şirket hakkındaki davayı, iflas prosedürünün davayı geciktirmemesi amacıyla takipsiz bıraktığını ifadeyle takipsiz bırakmış olmasının, davanın açıldığı tarihte yetkili olan mahkemenin yetkisiz hale gelmesine neden olmayacağı da belirgindir.
Diğer yandan, davalı yetki itirazında davanın, sırf kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı iddiasında bulunmadığı gibi buna dair belirti veya bu durumu ortaya koyacak herhangi bir delil de bulunmadığından, davalı sigorta şirketinin dava tarihindeki ikametgahı mahkemesinde dava açılmasında kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Davalı sigorta şirketinin davanın görüldüğü aşamada adres değiştirmesi de sonuca etkili görülmemiştir.
Yargıtay'ın kararlılık gösteren uygulamasında da, davada Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısının yer alması halinde, sigorta rücu davasının bu davalının ikametgahında da açılmasının mümkün olduğu kabul edilmektedir.
Eldeki dava, "Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı" davalının dava tarihindeki kanuni ikametgahı mahkemesinde açıldığına göre, yerel mahkemenin, yargılama sırasında meydana gelen adres değişikliği ve bu davalı hakkındaki davanın takipsiz bırakılmasını dayanak alarak davanın sair davalının ikametgahı ve haksız fiilin vuku bulduğu ortak yetkili yer mahkemesinde görülmesi gerektiğini kabulle yetkisizlik kararı vermiş olması isabetli görülmemiştir.
O halde, yetkili mahkemede açılan davada, davalı Mevlüt'ün yetki itirazlarının reddi ile işin esasının tetkiki gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozma ilamında ve yukarda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), istem halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Kaynak: YKD Mart-2006 Sf : 357