Mesajı Okuyun
Old 09-11-2009, 14:59   #7
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

İİk 40. maddeye göre iade talepetmek zorundasınız.Ve bu talebinizi aslen tahsilat yaptığınız icra dosyasından yapmak zorundasınız.

Ancak bu tahsilat haricen yapılmış ve icra dosyasında görünmüyor ise,icra memurunun resen bu tahsilatı geri icra dosyasına iadesini talep edemeyeceğinden ve elinizdeki haricen ödendi belgesi icra memurunu bağlamadığından ayrıca ilamsız takip başlatabilir ve itiraz üzerine "İtirazın İptali ve %40 inkar tazminatlı " dava açabilirsiniz.

Ancak ben sizin yerinizde olsam öncelikle eski icra dosyasından "borçlu tarafından haricen ödendiği bildirilen ..meblağın muhtıra tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesi " şeklinde bir muhtıra gönderirdim.

İİK40. madde emredici olmadığından sebebsiz zenginleşme ile (ilamsız takip ,dava vs ) her zaman talep edilebilir.

Saygılarımla


T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/3032

K. 2008/5497

T. 25.11.2008

• İCRANIN İADESİ ( Davanın Açıldığı Tarihte Davacının Bu Alacağı İade Etmek Zorunda Olduğu Anlaşıldığından Davacının İtirazın İptali veya Alacak Davası Açmakta Hukuki Yararı Olduğu )

• HUKUKİ YARAR ( İcranın İadesi - Davanın Açıldığı Tarihte Davacının Bu Alacağı İade Etmek Zorunda Olduğu Anlaşıldığından Davacının İtirazın İptali veya Alacak Davası Açmakta Hukuki Yararı Olduğu )

2004/m.40


ÖZET : Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilipte aleyhine icra takibi yapmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilamla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunacağı hükmü gereğince icra memurluğu tarafından alacaklı davacıya tahsil edilen miktarın dosyaya geri yatırılması için ihtar gönderilmiştir. İcra memurluğunun ihtar yazısı davacıya 11.4.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ve alacaklı bu davanın açılmasından sonra 18.4.2007 tarihinde ihtar edilen miktarı icra dosyasına iade etmiştir. Davanın açıldığı 16.4.2007 tarihinde davacının bu alacağı iade etmek zorunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının itirazın iptali veya alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu sabittir. Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle araçta meydana gelen hasar bedelinin tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz etmesi nedeniyle icra mahkemesinde açılan itirazın kaldırılması davasının alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddedildiğini; davalı tarafından icra dosyasına yatırılan 6.046.66 YTL'nin iade edilmesi için icra müdürlüğü tarafından müvekkiline ihbar tebliğ edildiğini belirterek 6.046.66 YTL'nin icra takip dasyasında ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, sigortalı aracın çalınması nedeniyle çalınan araçların neden olduğu zararın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının dava tarihi itibariyle tahsil ettiği alacağını tekrar isteyemeyeceği ancak para ödendikten sonra alacak istemi ile dava açılabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava davacıya ait araçta meydana gelen hasar bedelinin kazaya neden olan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkindir. Davacı alacaklı Mersin 6. İcra Müdürlüğü'nün 2005/2547 sayılı takip dosyası ile sigorta bedelinin tahsili amacıyla icra takibi yapmış, borçlu şirketin itirazı üzerine Mersin 2. İcra Mahkemesi'nde itirazın kaldırılması davası açılmış, yargılamanın devamı sırasında alacak tahsil edilmiş, icra mahkemesi tarafından itirazın kaldırılmasında dair verilen karar 12. Hukuk Dairesi tarafından alacağın tahsili gerekip gerekmediği yargılamaya muhtaç olduğu gerekçesi ile bozulmuş; icra mahkemesi tarafından bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir. İcra İflas Kanunu'nun 40/2. maddesinde bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilipte aleyhine icra takibi yapmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilamla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunacağı hükmü gereğince icra memurluğu tarafından alacaklı davacıya tahsil edilen miktarın dosyaya geri yatırılması için ihtar gönderilmiştir. İcra memurluğunun 3.4.2007 tarihli ihtar yazısı davacıya 11.4.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ve alacaklı bu davanın açılmasından sonra 18.4.2007 tarihinde ihtar edilen miktarı icra dosyasına iade etmiştir. Davanın açıldığı 16.4.2007 tarihinde davacının bu alacağı İİK 40. maddesi gereğince iade etmek zorunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının itirazın iptali veya alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu sabittir.
Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/7592

K. 2008/3205

T. 13.3.2008

• İSTİRDAT TALEBİ ( İlamın Bozulmasının İcra İşlemlerini Olduğu Yerde Durduğu/Bir Hükme Gerek Kalmaksızın İcranın Eski Haline Getirileceği - İstirdat Talebinde Bulunulmasında Hukuki Yarar Olmadığı )

• ESKİ HALE İADE ( İlamın Bozulmasının İcra İşlemlerini Olduğu Yerde Durduğu - Bir Hükme Gerek Kalmaksızın Kısmen veya Tamamen İcranın Eski Haline Getirileceği )

• İLAMIN BOZULMASI ( İcra İşlemlerini Olduğu Yerde Durduğu - Bir Hükme Gerek Kalmaksızın İcranın Eski Haline Getirileceği )

• HUKUKİ YARAR ( İlamın Bozulması/Bir Hükme Gerek Kalmaksızın İcranın Eski Haline Getirileceği - Ayrıca İstirdat Talebinde Bulunulmasında Hukuki Yarar Olmadığı )

2004/m.40


ÖZET : Davacı vekilinin istirdat talebi karşısında; ilamın bozulması icra işlemlerini olduğu yerde durdurur ve ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline getirilir. Eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden ( re’sen ) gözetilmelidir. Açıklanan nedenlerle, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı Hakkı vekili Avukat Nevzat Atasoy tarafından, davalı aleyhine 23.03.2007 gününde verilen dilekçe ile istirdat talebinde bulunması üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.05.2007 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava dilekçesinde, davalı tarafından açılan dava sonucunda aleyhe karar verildiği; temyiz yasa yoluna başvurulduğu ve tehiri icra kararı da alındığı; ancak, tehiri icra kararının icra dosyasına sunulmaması nedeniyle davalının talebi üzerine ilama konu tazminat miktarının ödendiği; temyiz sonucunda kararın bozulduğu gerekçesiyle, ödenen miktarın istirdadı talep edilmiş ve mahkemece de istem kabul edilmiştir.
İİK’in 40. maddesine göre, ilamın bozulması icra işlemlerini olduğu yerde durdurur ve ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline getirilir. Dava konusu edilen sorunun çözümü, Yasa’da açıkça düzenlenmiş olup; davacı tarafından bu yola başvurulması gerekir.
Şu durumda, eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden ( re’sen ) gözetilmelidir. Açıklanan nedenlerle, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddi yerine yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 13.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/2274

K. 2007/2632

T. 26.2.2007

• ALACAK TALEBİ ( İlamın İcra Edildikten Sonra Bozulması ve Borçlu Lehine Kesin Hüküm Elde Edilmesi Halinde Sebepsiz Mal Edinme Esasları Uyarınca Dava Açılabileceği )

• İLAMIN İCRA EDİLDİKTEN SONRA BOZULMASI ( Borçlu Lehine Kesin Hüküm Elde Edilmesi Halinde Sebepsiz Mal Edinme Esasları Uyarınca Dava Açılabileceği - İİK'nun 40. Maddesi Buna Engel Olmadığı )

• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( İlamın İcra Edildikten Sonra Bozulması ve Borçlu Lehine Kesin Hüküm Elde Edilmesi Halinde Sebepsiz Mal Edinme Esasları Uyarınca Dava Açılabileceği )

2004/m. 4, 40

818/m. 62


ÖZET : İİK'nın 40. maddesine göre, icraya konulan ilamın bozulması takibi olduğu yerde durdurur. İlam icra edildikten sonra bozulup da borçlunun hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir hükümle sabit olursa ayrıca hükme gerek olmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hale iade olunur. Bu şekilde, haksız yere para ödemiş olanların ödedikleri parayı kolayca geri alabilmelerine olanak sağlanmıştır. Ancak anılan madde, sebepsiz mal edinme esaslarına dayalı dava açmaya engel değildir. Yerel mahkemece, aksi kanaat ile hukuki yarar yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde 260.831,54.-YTL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı şirket tarafından, ... Orman Ürünleri Sanayi A.Ş.'ye ... işletmesinin satışına ilişkin ihale ile ilgili olarak ihale şartnamesinin geçersiz. sayılması ve teminat mektubu karşılığı ödenen 75.000.000.000.-TL'nin iadesi istemiyle Ankara 2. İdare Mahkemesi'nde aleyhine dava açıldığını, mahkemece verilen karar gereğince İcra dosyasına ödeme yaptığını, idare mahkemesinin kararının Danıştay 13. Dairesi'nin 15.03.2006 tarihli ilamı ile bozulması üzerine ortadan kalktığını, İcra dosyasına yatan ve davalı şirkete ödenen paranın yasal dayanağı kalmadığını, davalının bu para nedeniyle sebepsiz zenginleştiğini öne sürerek, ödenen 159.294,48.YTL anapara, 101.537,06.-YTL faiz olmak üzere toplam 260.831,54.-YTL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, İİK 4. maddesi uyarınca dava açılamayacağını, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece İİK 40/2. maddesi gereğince davacının açacağı bir dava ile istemde bulunmasına gerek olmaksızın ödediği bedele kavuşacağından, hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK 40. maddesinde "Bir ilamın nakzı İcra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilip de aleyhinde İcra yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kat' i bir ilamla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın İcra tamamen veya kısmen eski hale iade olunur" denilmektedir. İcraya konulan ilamın ait olduğu dairece bozulması takibi olduğu yerde durdurur. İcranın eski hale iadesi için, borçlu lehine kesinleşen bir hükmün varlığı gereklidir.
Bu maddenin hükmü, haksız yere para ödemiş olanların geri alma haklarını kolayca kullanabilmelerini sağlamak üzere konulmuştur. Bu maddenin verdiği hakkın sebepsiz mal edinme esasları gereğince mahkemeye başvurularak kullanılması da mümkündür. Böyle bir davaya İİK'nun 40. maddesindeki hüküm engel teşkil etmez; bu hüküm, emredici nitelikte değildir ( Yargıtay HGK 05.10.1960 tarih E. 3/12, K. 12 ). İİK'nun 40. maddesinde, aleyhine verilen ilk karar bozulanlar için iade usulünün belirlenmiş olması, dava açma hakkını ortadan kaldırmaz. Davacının dava açmakta hukuki yararı vardır. Mahkemece İdare Mahkemesi kararı, Danıştay bozma ilamı birlikte değerlendirilerek işin esasına girilmesi ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/2264

K. 2007/2630

T. 26.2.2007

• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Kararın Yargıtay'ca Bozulması ve Yeniden Yapılan Yargılama Sonucu Daha Düşük Bir Miktara Hükmedilmesi Durumunda Önceki İlam İle Sonraki İlam Arasındaki Fark İstenebileceği )

• İCRA TAKİBİNE KONU KARARIN YARGITAY TARAFINDAN BOZULMASI ( Yeniden Yapılan Yargılama Sonucu Daha Düşük Bir Miktara Hükmedilmesi Durumunda Önceki İlam İle Sonraki İlam Arasındaki Fark Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerine Göre İstenebileceği )

• İCRANIN İADESİ ( Kararın Yargıtay'ca Bozulması ve Yeniden Yapılan Yargılama Sonucu Daha Düşük Bir Miktara Hükmedilmesi Durumunda Önceki İlam İle Sonraki İlam Arasındaki Fark Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerine Göre İstenebileceği )

2004/m.40

818/m.61


ÖZET : Davacı idare, bir mahkemece hüküm altına alınan ilama konu alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibi sırasında takibe konu kararın Yargıtay tarafından bozulması ve yeniden yapılan yargılama sonucunda önceki miktardan daha düşük bir miktara hükmedilmesi nedeniyle önceki ilama dayanılarak ödenen paranın, sonraki ilam ile arasındaki farkın iadesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece hüküm altına alınan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibi sırasında kararın Yargıtay'ca bozulması ve yeniden yapılan yargılama sonucu daha düşük bir miktara hükmedilmesi durumunda önceki ilam ile sonraki ilam arasındaki fark, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebilir. İcra İflas Kanununun, bir ilamın bozulması üzerine icra muamelelerinin duracağını, aleyhinde icra yapılmış kişinin hiç veya o kadar borcu olmadığı anlaşıldığı takdirde ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın icranın tamamen veya kısmen eski haline iade olunacağını düzenleyen 40. maddesi emredici nitelikte olmadığından buna engel değildir. Mahkemece, davanın esasına girilerek ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmelidir.
DAVA : Dava dilekçesinde 130.750.000.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı TEDAŞ İdaresi, davalının balkonda oynayan çocuğunun teknik şartname kurallarına uymadan tesis ettiği yüksek gerilim teline dokunmak suretiyle yaralandığından bahisle açtığı dava sonucu verilen karar gereğince icra dosyasına 02.07.2003 tarihinde 323.621.000.000 TL. yatırdığını, kararın Yargıtay'ca bozulması üzerine mahkemenin verdiği direnme kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulduğunu, bozma sonrası mahkemenin daha az tazminata hükmettiğini, bu kararın onanarak kesinleştiğini öne sürerek, fazla ödenen 130.750.000.000 TL.'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, hukuki yararı olmadığından davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, İİK'nın 40. maddesi gereğince bu tür iade taleplerinin alacağın takibe konulduğu icra dosyası üzerinden yapılması gerektiğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK'nın 40. maddesinde "Bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur.
Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilip de aleyhinde icra yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kati bir ilamla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunur" denilmektedir.
Bu maddenin hükmü haksız yere para ödemiş olanların geri alma haklarını kolayca kullanabilmelerini sağlamak üzere konulmuştur. Bu maddenin verdiği hakkın, sebepsiz mal edinme esasları gereğince mahkemeye başvurularak kullanılması da mümkündür. Böyle bir davaya İİK'nın 40. maddesindeki hüküm engel teşkil etmez. İİK'nın 40. maddesi hükmü emredici nitelikte değildir ( Yargıtay HGK 05.10.1960 tarih, Esas 3/12, Karar 12 ).
Davacı, bir mahkemece hüküm altına alınan ilama konu alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibi sırasında takibe konu kararın Yargıtay'ca bozulması ve yeniden yapılan yargılama sonrasında önceki miktardan daha düşük bir miktara hükmedilmesi nedeniyle önceki ilama dayalı olarak ödenen paranın, sonraki ilam ile arasındaki farkın iadesini istemektedir. Sebepsiz zenginleşme esasları gereğince dava açma hakkı bulunmaktadır. Böyle bir dava açılmasına İİK'nın 40. maddesi engel değildir. Mahkemece işin esasına girilerek ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.