Mesajı Okuyun
Old 30-10-2009, 22:58   #13
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

T.C.
DANIŞTAY
8. DAİRE
E. 1998/7093
K. 2000/6612
T. 25.10.2000
# İDAREYE BİR İŞLEM YAPILMASI YÖNÜNDE YAPILAN BAŞVURUNUN YANITLANMAMASI ( Dava Açma Süresi-İdarece Kesin Bir Cevap Verilip Verilmemesi-6 Aylık Bekleme Süresi )
# DAVA AÇMA SÜRESİ ( İdareye Bir İşlem Tesis İçin Yapılan Başvurunun Yanıtlanmaması-6 Aylık Bekleme Süresinin Hangi Durumda Söz Konusu Olacağı )
# 6 AYLIK BEKLEME SÜRESİ ( İdareye Bir İşlem Tesis İçin Yapılan Başvurunun Yanıtlanmaması )
2577/m.10,7
ÖZET : 2577 sayılı Yasanın 10. maddesine göre yapılan başvuruya cevap verilmemesi yoluyla oluşan ret işleminden sonra idarece bir yanıt verilirse dava açma süresi işler, maddede öngörülen 6 aylık bekleme süresi sadece, idarece kesin olmayan bir yanıtın verilmesi halinde uygulanabilir.
İstemin Özeti : Davacının ... İlçesi ... Köyü ... mevkiinde devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazı kiralama talebinin reddine dair ... Mal Müdürlüğünün 5.6.1998 gün ve 162 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, davacının 3.11.1995 günlü başvurusuna cevap verilmemesi nedeniyle 2577 sayılı Yasanın 7. ve 10. maddesinde öngörülen 6 aylık sürede en geç 3.5.1996 tarihine kadar davanın açılması gerekirken bu süre geçirildikten ve çok sonra yeni bir dava süresini ihya etmeyen 5.6.1998 günlü cevap üzerine 3.8.1998 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davayı reddeden Sakarya 2, İdare Mahkemesinin 29.9.1998 gün ve 678 sayılı kararının 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen A. Pehlivan'ın Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı H. Erol Çanga'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
KARAR : Temyize konu edilen idare mahkemesi kararının özünü, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesindeki idareye bir işlem yapılması yolundaki başvuruların yanıtlanmaması üzerine açılacak davaların altı aylık bekleme süresiyle sınırlı olup olmadığı oluşturmaktadır.
Anılan 2577 sayılı Yasanın 10. maddesinin birinci fıkrasında, ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, 2. fıkrasında ise, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, davanın açılmaması veya davanın süreden reddi halinde, 60 günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren 60 gün içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır.
10. maddenin temel özelliği, ilgililerin yönlendirmesiyle idarenin bir işlem yapmasının sağlanmasıdır. 521 sayılı Danıştay Kanununun 69. maddesinde de yer alan kuralın uygulanması sırasında kesin olmayan idari yanıtlar nedeniyle oluşan duraksamalarla karşılaşıldığından, sorun 2577 sayılı Yasanın ilk şeklinde giderilmeye çalışılmıştır. Daha sonra 3622 sayılı yasayla getirilen değişiklikle 521 sayılı Kanun zamanındaki ilkeye dönülmüşse de, 4001 sayılı Yasayla yeniden kesin olmayan yanıtlarla ilgili kural getirilmiş ve bu kez altı aylık bekleme süresi öngörülmüştür. Maddede bu kural dışında değişiklik yapılmamış, son cümledeki altmış gün geçtikten sonra cevap verilirse dava süresinin başlayacağı yolundaki temel anlayış koruna gelmiştir.
Yasalardaki bu gelişim karşısında, "Bekleme" sözcüğünün kesin yanıtın beklenmesiyle ilgili olduğu ve altı ayla sınırlamanın da kesin yanıtın bekleneceği bir süreci kapsadığında kuşku yoktur. Başka bir aktarımla, ilgililerin başvurusu üzerine idarece kesin olmayan bir yanıt verilirse, bu cevap isteğin reddi sayılıp dava açılabileceği gibi; kesin işlem de beklenebilecek, ancak bekleme durumunda başvuruyu izleyen altıncı aydan sonra dava süresi işlemeye başlayacaktır.
Olayda ise anılan kuralların irdelenmesine bile gerek yoktur. Çünkü idarece kesin olan veya olmayan bir yanıtın verilmesi söz konusu değildir. Bu durumda cevap verilmeyerek oluşan ret işlemine karşı dava açılmadığına göre, anılan 2. fıkranın son cümlesi uyarınca, idarece ne zaman yanıt verilirse dava açma süresi işlemeye başlayacaktır. Yorum gerektirmeyen bu kuralın aksi bir yönde değerlendirilmesi, idarenin yapacağı kimi işlemlerin yargı denetimi dışına çıkarılması sonucunu doğuracak ve yönetimleri konuyu savsaklayıp altı ay geçtikten sonra cevap verme ve böylece yapacakları işlemleri yargısal denetimden uzak tutma eğilimine götürecektir.
Tüm bu açıklamalar dışında, mahkeme kararıyla ulaşılan sonuç, maddede bekleme süresinden sonra yer alan ye önceki yasalarda da bulunan fıkrayı anlamsızlaştıracak, idari işlemin hiç yapılmamış olması olgusu ve düşüncesiyle sınırsız bir zamanı öngören ve bu konuda yerleşmiş idari, yargılama kuralı düzeyinde olan yasal ilkeyi yersiz bir metin durumuna düşürecektir. Ayrıca, yasanın bu bölümünde yer alan, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra cevap verilmesi halinde altmış gün içinde dava açılabileceği yolundaki kural da; sessiz kalınarak oluşan ( zımni ) red kararlarına karşı varolan dava süresinin altı aylık bekleme süreciyle ilintili olmadığını, "altmış gün" olarak belirtilen ana süreyle ilişkilendirildiğini açıkça göstermektedir.
Belirtilen açıklamalar karşısında söz konusu 10. maddeye göre altmış gün içinde cevap verilmeyerek oluşan ret işleminden sonra, idarece bir yanıt verilirse dava açma süresinin işleyeceği açık olduğundan, aksine bir gerekçeyle davanın süreden reddinde hukuka uyarlık bulunmadığında kuşkuya yer yoktur.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Sakarya 2. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 25.10.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.

Buna göre, Sakarya İdare Mahkemesi, verilen ikinci cevabın yeni bir dava açma süresi bahşetmediğine hükmetmiş; Danıştay da verilen cevap belirli değilse, cevap verildiğinde dava açma süresinin yedinen başlayacağı gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararını bozmuştur. Acaba ben mi yanlış yorumluyorum?