Mesajı Okuyun
Old 27-10-2009, 00:34   #5
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Önceki yanıtımda yer alan bazı kısımları belirginleştirdim. Bu işi kolaylaştıracaktır sanıyorum.

Bir de şu gözlemimi paylaşmak istiyorum, bir çok Yargıtay kararında değinildiği gibi “vasiyetnamenin tenfizi” davasına ilişkin isimlendirme, uygulamada farklı davaları hedefleyecek şekilde kullanılabilmektedir.

Sulh mahkemesince vasiyetnamenin açılması ve itiraza uğramadığı yada itirazın sonuçsuz kaldığının tesbitine ilişkin dava, vasiyetnamenin tenfizi davası olarak isimlendirildiği gibi söz konusu tespitten sonra, belirli mal vasiyetleri için ve görev kurallarına göre ait olduğu mahkemesinde, TMK m.600 uyarınca açılması gereken şahsi hakkın yerine getirilmesine ilişkin eda davası da, vasiyetnamenin tenfizi davası olarak isimlendirilmektedir.

Hukuk Genel Kurulunun 13.02.1991 gün ve 648-65 sayılı kararında, “vasiyetnamenin tenfizi” davası özel olarak tarif edildiğine göre TMK m.600 uyarınca açılacak davaları, ( vasiyetnamenin tenfizi=yerine getirilmesi işleminin bir parçası olmasına rağmen ) bu şekilde isimlendirmemek gerekir. Söz konusu isimlendirmenin, yapılan işlemi tarif etmesi bakımından daha doğru olduğu düşünülse bile, Hukuk Genel Kurulu'nun belirtilen kararı nedeniyle hukuk tekniği açısından yanlış olduğu sonucuna varmak gerekir.

Saygılarımla.