Mesajı Okuyun
Old 04-09-2009, 14:16   #5
Av. Ömer ÜNLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömeroğlu
Sayın Ünlü,dediğiniz gibi sözleşme imzalanırken taraflardan birisinin ediminin belirttiğiniz nedenlerle imkansız olduğu varsayılsa bile,bu imkansız lık objektif imkansızlık olarak değerlendirilemez.Yani edimin ifası herkes bakımından değil bilhakis borçlunun şahsından kaynaklanan nedenlerle imkansızdır(subjektif imkansızlık) denilebilir.Bunu ise aktin geçerliliğini etkiler nitelikte görmek mümkün değildir,zira bu imkansızlıktan sayın Admin'in de belirttiği gibi borç altına giren ve eğer borçlandırıcı sözleşme yapmasına herhangi bir yasal engel yoksa geçerli olarak borçlanan borçlu öğrenci sorumlu olacaktır.Durum borçlunun sorumlu olduğu ifa imkansızlığı olarak tanımlanabilir.

Sn. Ömeroğlu,

Değerli meslektaşımız Av. Ali Osman ÖZDİLEK'in konu ile ilgili makalesinde

"B – İmkansızlık Türleri

1) Başlangıçtaki İmkansızlık – Sonraki İmkansızlık

Borçlunun edimi, sözleşme kurulurken zaten imkansız idiyse, ya da ifa zamanında mümkün olmayacağı açık olarak belli ise, imkansızlık başlangıçtaki imkansızlıktır. Aksine, sözleşme kurulduğu zaman edim mümkün, fakat kuruluştan sonra imkansızlaşmışsa, sonraki imkansızlık söz konusu olur."

2) Objektif İmkansızlık – Sübjektif İmkansızlık

Objektif imkansızlık, yalnız akdin tarafları bakımından değil, onların yerine kim geçerse geçsin herkes için aynı sonucu doğuran imkansızlıktır. Sübjektif imkansızlık ise sadece akdin tarafları veya taraflardan yalnız biri yönünden mevcut olan imkansızlıktır."


denmektedir.

Yine aynı makalenin devamında ise

"Borçlunun Sorumlu Olduğu İmkansızlık – Borçlunun Sorumlu Olmadığı İmkansızlık

Doktrinde hakim olan görüşe göre, borçlu imkansızlığa kast ya da ihmali ile sebep olursa, sözleşmenin ihlalinden sorumlu olur. Bunun sonucu ise onun tazminat ödemesidir." görüşlerine yer verilmektedir.


Son olarak yine aynı makaleden bir alıntı yapmak gerekirse

"Borcun ifa edilmemiş olması, borcun konusunu teşkil eden edimin imkansız olmasına dayanıyorsa burada yine iki ihtimalle karşılaşılmaktadır:

a) Edim daha borç ilişiğinin kurulduğu zaman objektif bakımdan imkansızdır. Bu halde borç ilişkisi esasen meydana gelmemiştir. Öyleyse ortada borçlanılan bir edim de yoktur. Bu sebeple yerine getirilmemiş bir borçtan veya bir sözleşmenin ihlalinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Bu sebeple, edimin, daha borç ilişkisinin kuruluşu esnasında objektif bakımdan imkansız olması halini, borcun ifa edilmemesi bahsinin dışında tutmak gerekmektedir.

b) Buna karşılık, borcun ifa edilmemesi olgusunun sebebini teşkil eden imkansızlık borç ilişkisinin kurulmasından sonra meydana gelmişse gerçekten ifa edilmemiş bir borç vardır. Bu durum da borçlunun sorumlu olduğu imkansızlık ve borçlunun sorumlu olmadığı imkansızlık şeklinde bir ayrım yapılarak incelenebilir."
denilmektedir.

Değinilen olayımızda, akdin inikadi esnasında ifa imkansızlığı olduğu kanaatimce açıktır. Zira,yukarıda alıntılanan makalede de belirtildiği üzere "Borçlunun edimi, sözleşme kurulurken zaten imkansız idiyse, ya da ifa zamanında mümkün olmayacağı açık olarak belli ise, imkansızlık başlangıçtaki imkansızlıktır"

Meslek sahibi olmayan, doğrudan ya da dolaylı hiç bir devamlı geliri bulunmayan bir kimse ile Sürekli borç doğurucu nitelikte bir sözleşme yapılması halinde borçlunun ediminin ifa zamanında mümkün olmayacağı muhakkaktır . Böyle bir akde ilişkin başlangıçtaki ifa imkansızlığını bilen ve basiretli tüccar gibi davranma yükümlülüğü gereği sonuçlarını öngörmek zorunda olan Anonim Şirketin; buna rağmen kendisine oranla son derece zayıf, tecrübesiz ve meslek sahibi dahi olmayan öğrenci ile sürekli borç doğurucu nitelikte sözleşme akdetmesi hiç bir iyi niyet kuralıyla bağdaşmaz. Bu nedenle borçlunun sorumlu tutulamayacağını düşünüyorum.