31-08-2009, 12:06
|
#27
|
|
Baronun teşvikiyle 2008 yılında 12 ay boyunca zorunlu müdafilik görevinde bulundum. 12 ay boyunca gerek kollukta, gerek savcılıkta ve gerekse mahkemelerde onca yıllık birikimim ve kariyerimin sıfırlandığını, aşağılandığını, avukatlık yapmaktan öte, zorunlu bir prosedürün tamamnlanması için eksikliğin giderilmesi süreci olarak bakıldığını gördüm. İlk fırsatta bu görevden ayrıldım.
Bu koşullarda zorunlu müdafiliğe kökten karşıyım. Ne avukatın lehine, se sanığın lehine, ne de yargılama makamının lehine. Eğer avukat mesleğin gerektirdiği koşullarda görev yapamayacaksa, bu koşullar sağlanmıyor ve bunda sürekli olarak ısrar ediliyorsa, kurum olarak zorunlu müdafilik -eksiklikler giderilsin, sanığın beraatine karar verilsin, lehine olan hükümler uygulansın- mantığı içinde yürütülecekse; olmaz olsun böyle savunma.
Siyasi iktidarlar ve Bakanlık bürokratları zorunlu müdafiliği Modern ve Hümanist hukukun bir gereği olarak değil, yasak savma ve dostlar alışverişte görsün mantığıyla uyguluyorlar.Yargıçların büyük bölümü dahi zorunlü müdafilik uygulamalarında meslektaşlarıma gereken özeni göstermiyorlar, çoğu kez onur kırıcı davranışlara muhatap kaldıklarını gözlemliyorum.
Bu ortamda tartışılan konunun pratik bir çözümü yok.Sorun kurumsal ve bakış açısının sakatlığı.Hukuka inanmayan bir toplum ve devlet yapısından kaynaklanan sorunların giderilmesi kolay olmayacak.
|