Mesajı Okuyun
Old 04-09-2006, 00:33   #6
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Ölüm orucu bir mücadele yolu olmamakla beraber bu yolu tercih edenin ayrıca bir meslektaşımın oluşu beni rahatsız etmektedir.

Hak arama mücadelesinde ki ölüm orucunun anayasal bir zemini yoktur, bu olayın kanuni boyutudur. Ben avukat olarak müvekkilimin hakkını kanunlar çerçevesinde aramalıyım...

Avukat Behiç AŞÇI'nın tutumu ile devletin maaşı az geliyor diye rüşvet yiyen memurdan farkı nedir? İkisinin mücedele paydası eşittir, ikiside amaç için yanlış yol tercih etmektedir. Memur maaşın azlığından dolayı rüşvet yerine, sendika hakkını, dilekçe hakkını vd. haklarını kullanarak aktifini artırma yoluna gitmelidir...

Avukat da, başvuru, şikayet, dava haklarını kullanıp müvekkilini mutlu etmenin yollarına bakmalıdır. Eğer yol kalmamışsa çare ölüm orucu değil, birlik dayanışma ve istekle olmalıdır, baroların kurulma amaçlarından biride budur...

Sayın Konyalı'nın tutumunu destekliyorum, ölüm orucunu destekleyip meşrulaştırmaktansa, yaranın kökünü deşip, temizleyelim... Ben baro aidatımın, ödediğim binlerce baro pulunun karşılığını görmek istiyorum, gerekli tüm ekonomik destek verdiğimiz barolar dururken bir avukatın böyle bir fiile tenezzürüne ne hacet!

Geçenlerde kesin kazanacağım ve haklı bulduğum bir dava karar tashihindende alyehime sonuçla döndü, ne yapayım şimdi müvekkilim haklı diye yargıtay binasının önünde soyunarak çıplak sov mu yapayım...

2006 yılındayız kamuoyu oluşturmak için böyle davranışlara lüzumun olmadığı kanısındayım...