Mesajı Okuyun
Old 29-07-2009, 22:09   #10
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 24.06.1999 T., 1999/4773 E., 1999/5140 K: “Davacı, davalıdan harici sözleşme ile araç satın aldığını ve satış bedeli karşılığı her biri 100.000.000'er TL'lik 12 adet boş senet vererek aracı teslim aldığını, daha sonra aracı almaktan vazgeçerek iade ettiğini, ancak davalının elinde bulunan senetleri iade etmeyerek, senetlerden birini 300.000.000 TL olarak doldurarak hakkında icra takibine giriştiğini, davalıya borçlu olmadığını ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin iptalini istemiştir.
Davalı, davacının satıştan vazgeçtiğini, bu nedenle sözleşme gereği alınan senetlerin davacıya iade edildiğini, dava ve takip konusu senedin araç alım satımı ile ilgisi olmadığını, davacıya verdiği borç para karşılığında senedi elinde bulundurduğunu, senedin nakten kaydını içerdiğini, davacının borcunu ödemediği için takibe giriştiğini bildirerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, boş olarak verildiği bildirilen 11 adet bono ilgili dava atiye bırakıldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu bonolar ile ilgili olarak davacının ileride doğabilecek haklarının saklı tutulmasına, 300.000.000 TL tutarındaki bononun karşılıksız olduğunun tespitine ve davalı yönünden iptaline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
İptali istenen bono, 16.8.1997 tanzim ve 3.9.1997 vade tarihli olup, üzerinde nakden alınan bedel karşılığı düzenlendiği yazılıdır. Her ne kadar davacı, bu senedin aralarında yaptıkları araç alım-satım sözleşmesi ile ilgili verildiğini iddia etmiş ise de, bu yön davalı tarafından kabul edilmemiş, ayrıca davalı bu senedi davacıdan ödünç karşılığı aldığını savunmuştur. Senette "nakden alınan para karşılığı" düzenlendiği yazılı bulunduğuna göre bu düzenleme şekli davalının savunmasını doğrulamaktadır. Davacı bu senedin aralarında yapılıp sonradan feshedilen satış sözleşmesi ile ilgili olduğunu iddia etmiş ise de bu iddiasının yaasal delillerle ispat edememiştir. Ne var ki davacı dava dilekçesinde ( vs. deliller ) demek suretiyle and deliline dayanmıştır. Bu konuda davalıya bir and yönetilebilir. Mahkemece davacıya bu hakkı hatırlatarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. Aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”

Saygılarımla...