Mesajı Okuyun
Old 29-07-2009, 21:47   #24
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
Sayın Kavili, mantık olarak, en önemli sorunlardan başlamak ve asıl sorunları çözmek için savaşım vermek gerek, siz ise ne yazık ki asıl ve önemli sorunları bırakıp, en sonra gelmesi gereken, tali sorunları ise ilk sıralara alıp, bu bağlamda şu anki konkjonktürde aşama olarak acil olmayan sorunlarla zaman harcıyorsunuz, biliyorsunuz, yargı sistemimizin acil sorunları var, sanık ile müdafiin birlikte oturması önemli ama, bu çok sonra ele alınması gereken sorundur, mesela bağımsız olmayan yargıda, sanık ile müdafii aynı otursa ne olur, oturmasa ne olur! Eğer gerçekten yargı bağımsızlığı ve yargının sorunları ile ilgili iseniz, lütfen yargının acil sorunlarıyla ilgilenmeye ve mücadele etmeye başlayalım. Tali sorunlarla boşa zaman ve emeğimizi harcamayalım. saygılar


Yargı Sistemimizin acil sorunları nelerdir?
Yukarıdaki alıntıya göre ‘Yargının bağımsız olmayışı’!
Yargı bağımlı mı bağımsız mı konusunda herhangi birşey yazıp polemiğe girmek istemiyorum. Yargının bağımsızlıktan başka hangi acil sorunları var, ona da değinmek istemiyorum.

Tüm bunların yerine, kendisinden isteneni vermeyen, sistem olarak işlevini yerine getirmeyen veya getiremeyen hasta bir yapı nasıl düzeltilir o na değinmek istiyorum. Başlamadan önce Sayın Dr. Fuat ŞENOĞLU’nu tebrik etmek istiyorum. Kendisi gibi düşünüpte, düşündüklerini açıklamaktan kaçınan başka üyelerin yazamadıklarını veya yazmadıklarını medeni cesaretle yazdığı için. Başkalarının da Sayın Dr. Fuat ŞENOĞLU gibi düşündüklerini nereden mi biliyorum? Bilmiyorum, bir tahmin sadece. Bu tahmin Türk Solu’nun kuvvetli olduğu ve devrim rüyalarının görüldüğü 1970 li yıllardaki tecrübelerimden kaynaklanıyor. Özellikle kadının ezilmişliği konusu açıldığında ‚devrimci kardeşlerimizden‘ şu sloganı duyardık devamlı: ‚Önce demokratik devrim, devrimimizi bir yapalım dönüp bacılarımızı da kurtarırız‘ Devrim rüyası kabuslu bir uyanışla sona erdi. Kurtarılması devrimden sonraya bırakılan kadınlar, devrimcilerden ümidi kestikten sonra kendi kendilerini kurtarmaya yöneldiler. Kendi kendilerini kurtarmaları bir çırpıda olmuyor. Buna karşılık sağlam adımlar atılıyor bence.

Konuya döneyim. Pardon, daha önce ‚mantık‘ ve ‚en önemli sorun‘ var. Alıntı: ‚en önemli sorunlardan başlamak ve asıl sorunları çözmek için savaşım vermek gerek‘, önerisi sonuna kadar desteklediğim, yerinde ve haklı bir öneri. Ben bu önemli ve yerinde önerinin burada yanlış kullanıldığı ve üzerinde tartışılan konuya ters düştüğü görüşündeyim. Çünkü önemli ve acil olandan başlayıp tali olanı sonraya bırakma önerisi, sadece ve sadece birbirinden bağımsız iki olay için söz konusu olabilir, birbirine bağlı ve birbirini etkileyen durumlar için değil. Yargı sistemi, hakimi, savcısı, avukatı, mahkeme katibi, öğrteim üyeleri, üniversiteleri, yasa kuyucusu, yürütme organı, polisi ve daha birçok kurumu ile bir bütündür. Ve bu bütünün saydığım etmenleri, herbiri kendi açısından bu bütünü etkilerler; İyisi iyi yönde, kötüsü kötü yönde. Bu saydığım kurumlardan hangisi daha önemli peki? Hangisinden başlıyalım deersiniz?

Hukuk sistemimizi kapısı bacası bozuk, çatısı akan, duvarları çöken, bodrumuna su dolmuş bir binaya benzetirsek, bu binayı kurtarmanın iki yolu vardır bence. Ya yıkıp yerine yenisini inşa edersiniz, ki bunu yaptığınızda tamir değil yeni bir bina kurmuş olursunuz. Bu yıkp yeniden yapma çoğunlukla ev sahiplerinin dışındaki kişiler tarafından yapılır. Sonuçta ev sahiplerini memnun edecek bir bin mı ortaya çıkar yoksa tamamen değişik bir şey mi, bilemiyeceğim.

Benim üzerinde durmak istediğim kendi binanızı kendinizin tamir etmeye çalışması. Binanızı gerçekten tamir etmek niyetinde iseniz bir yerlerden başlamak zorundasınız. Bina birden çok kişiye aitse hepsinin birlikte tamir için çaba göstermesi gerekir. Hakimi hakimlik işleri ile, savcısı savcılık işleri ile, avukatı avukatlık işleri ile, pardon bu da nereden çıktı, marangozu marangozlukla, duvarcısı duvarla, su tesisatçısı su tesisatı ile diyecektim.

Bu dediklerimi yapmayıp ‚bina elden gidiyor, neden tamir etmiyorsunuz‘ dediğiniz sürece, binayı kurtaracağınızdan şüphe ederim.

Malasıyla duvarlara badana çeken Kavili Üstad‘a merhaba, karşısına geçipte ‚Yargı Binası elden gidiyor, yokmu bu binayı kurtaracak‘ çığlıkları atma yerine, binayı çürümekten kurtaracak malasını salladığı için.

Saygılarımla