Mesajı Okuyun
Old 19-07-2009, 01:14   #5
melis aksu

 
Varsayılan

Yanıtlarınız için çok teşekkür ederim. Belirtildiği gibi, işçi hukuki durumu tam olarak bilmemektedir. Fakat yaptığım uzun araştırmdan sonra durumun muvazaalı altişveren şeklinde tasnif edilmesi gerektiği sonucuna ulaştım. özelikle inşaat sektöründe iş güvencesi hükümlerinin ve diğer işçi haklarının aşılması için bu yola sıklıkla başvurulduğunu gördüm. Aslında alt işverenliğin olamayacağı durumlarda ( asıl işverenle alt işveren işçilerinin aynı bölümde aynı işi yapması, asıl işverenenin asıl faaliyet konusuna giren işlerin alt işveren işçileri tarafından gördürülmesi gibi) alt işverenlik varmış gibi, sigorta primleri başka bir şirket tarafından ödenirken diğer tüm hakları asıl işveren tarafından sağlanmaktadır. Alacak davasında muvazaalı olsa da husumetin her iki tarafa yöneltilmesigerektiğine dair içtihat birliğinden bahsediliyor. Fakat hizmet tespit davasında pasif husumet itirazının kabul edildiğibir Yargıtay kararı var. Ücretin üst işveren tarafından ödenmesinin müteselsil sorumluluk gereği normal karşılanması gerektiği, bunun muvazaa anlamına gelmediği fakat primlerin de üst işverene yüklenemeyeceğine hükmedilmiş. Fakat karşı oy aksi yönde karar vermiş ve gerekçesinde ücret prim vs. gibi borçlardan dolayı alt işverenle müteselsil sorumluluğu gerekçe göstermiş. Somut olayda muvazaa olarak kabul edilen durumları ispat ettiğimizde husumetten reddedilmeyeceğini düşünüyorum.

Faiz başlangıcı için her iki şirkete de ihtarname gönderip, alacak davasını ve ve bekletici mesele yapılmaması ve tahsilatın gecikmemesi için hizmet tespit davasını da her iki şirkete karşı açmayı düşünüyorum.