Mesajı Okuyun
Old 16-07-2009, 16:49   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol gösterecek karar 1

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/2762
K. 2006/2599
T. 18.9.2006
• HAZİNENİN HARÇTAN MUAF OLMASI ( Davanın Tümü İle Kabul Edilmesi Nedeniyle Karar ve İlam Harcı Alınmaması Gereği )
• HÜKMÜN AÇIK OLMAMASI ( Hüküm Fıkrasında İstek Sonuçlarının Her Biri Hakkında Verilen Hükümle Taraflara Yüklenen Borç ve Tanınan Hakların Mümkünse Sıra Numarası Altında Birer Birer Açık Kuşku ve Tereddüt Uyandırmayacak Şekilde Gösterilmesi Gereği )
• MUHTESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ ( Muhtesatların Sayı Yaş Cins Gibi Bütün Ayırıcı Nitelikleri de Belirtilerek Ayrı Ayrı Her Bir Parsel Üzerinde Bulunan Ev Ahır ve Ağaçlar Hüküm Yerinde Açıkça Belirtilmesi Gereği )
• NİSPİ VEKALET ÜCRETİ ( Yargılamada Vekille Temsil Edilen Davacı Yararına Dava Dilekçesinde Gösterilen Değer Üzerinden ve Karar Tarihinde Yürürlükte Bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Hükümlerine Göre Hesaplanarak Hükmedilmesi Gereği )
1086/m.388,389
492/m.13/j
ÖZET : Kural olarak HUMK 388/son ve 389. maddeleri hükmüne göre, hüküm fıkrasında istek sonuçlarının her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmeli, infaza elverişli biçimde hüküm kurulmalıdır.

Taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatların aidiyetinin tespiti istemine ilişkin davada, muhtesatların sayı, yaş, cins gibi bütün ayırıcı nitelikleri de belirtilerek ayrı ayrı her bir parsel üzerinde bulunan ev, ahır ve ağaçlar hüküm yerinde açıkça belirtilmeli, infazda kuşku ve tereddüt yaratmayacak biçimde hüküm kurulmalıdır.

Ayrıca 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi hükmüne göre Hazine harçtan muaf olduğundan, davanın tümü ile kabul edilmesi nedeniyle karar ve ilam harcı alınmaması gerekir.

Öte yandan, davalı Hazine'nin dava dilekçesinde bildirilen dava değerine itiraz etmemesi nedeniyle yargılamada vekille temsil edilen davacı yararına dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.

DAVA : Muhtesatın aidiyetinin tespiti istemi ile açılan davada mahkemece verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

KARAR : Dava niteliği ve içeriği itibariyle taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatların aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

SONUÇ : 1- Tapuda kayıtlı taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasına konu olduğu belirlenen 772, 773, 774, 775, 776 parsel sayılı taşınmazların 1/2 payının davacı adına, 2/4 payının da Hatay'ın Türkiye'ye ilhakından önce Suriye'ye giderek Suriye vatandaşı olan Ali kızı Vasfiye adına kayıtlı olduğu, 1062 sayılı Yasa hükümlerine göre Ali kızı Vasfıye'nin paylarına Hazine'ce el konulduğu, taşınmazlar üzerinde bulunan davaya konu ev ve ahırların davacı tarafından meydana getirildiği ( yapıldığı ) yine ağaçların da davacı tarafından dikilip yetiştirildiği mahkemece yapılan keşif, uygulama, toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Davanın Hazine aleyhine açılmasının nedeni Hazine'nin yasal hasım olmasından değil, elkoyma nedeniyle taşınmazlarda paydaş olmasından kaynaklandığından, verilen hükmün niteliği dikkate alınarak aleyhine avukatlık parasına hükmedilmesinde ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının ( REDDİNE ),

2- Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; mahkemece hüküm yerinde "Davanın kabulü ile, ... parseller üzerindeki ev, ahır ve ağaçların bilirkişi tarafından tespit edildiği şekilde davacı tarafından yapılıp ve dikildiğinden ve aidiyetinin tespitine" şeklinde hüküm oluşturulmuş ise de, bu nitelikteki bir hükmün infazda kuşku yaratacak nitelikte olduğu kuşkusuzdur. Kural olarak HUMK 388/son ve 389. maddeleri hükmüne göre, hüküm fıkrasında istek sonuçlarının her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur. Hüküm yerinde evlerle ahırın nitelikleri ve hangi parseller üzerinde bulundukları, yine davacıya aidiyetine karar verilen ağaçların hangilerinin hangi parseller üzerinde dikilmiş olduğu, bunların sayıları, cinsi, yaşları yazılmadığı gibi, yollamada bulunulan bilirkişi raporlarının tarihleri ve kim tarafından düzenlendiği dahi açıklanmamıştır. Ortaklığın giderilmesi davasında her bir parsel ve parsel üzerindeki muhtesatlar için ayrı değer belirlenerek oranlama yapılması, davacı tarafından meydana getirilen muhtesatlara isabet edecek yüzde oranının ayrıca davacı payına eklenerek parsel maliklerinin satış bedelinden alacakları pay oranlarının belirleneceği de gözardı edilmiştir. Hal böyle olunca verilen hükmün bu hali ile infazda kuşku ve tereddüt yaratacak nitelikte olduğu, usule uygun bulunmadığı tartışmasızdır.

O halde, hüküm yerinde bilirkişi raporuna yollama yapılmaksızın, muhtesatların sayı, yaş, cins gibi bütün ayırıcı nitelikleri de belirtilerek ayrı ayrı her bir parsel üzerinde bulunan ev, ahır ve ağaçlar hüküm yerinde açıkça belirtilmeli, infazda kuşku ve tereddüt yaratmayacak biçimde hüküm kurulmalıdır. Açıklanan olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Ayrıca 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi hükmüne göre Hazine'nin harçtan muaf olduğu, davanın tümü ile kabul edilmesi nedeniyle karar ve ilam harcı alınmaması gerektiği gözardı edilerek davalı Hazine aleyhine karar ve ilam harcına hükmedilmesi de isabetsiz olduğu gibi, davalı Hazine'nin dava dilekçesinde bildirilen dava değerine itiraz etmemesi, davacı tarafça mahkemece keşfen saptanan dava ve temyize konu muhtesatların değeri, bir başka deyişle gerçek dava değerine noksan harcın yöntemine uygun şekilde mahkeme veznesine depo edilmemiş bulunması gözönüne alınarak yargılamada vekille temsil edilen davacı yararına dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hesaplanacak nispi avukatlık parasının takdir ve tespiti gerekirken bu olgu gözardı edilerek keşfen saptanan dava değeri gözönüne alınarak fazla avukatlık parasına hükmedilmesi dahi isabetsiz,

SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), 18.09.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.