Mesajı Okuyun
Old 14-07-2009, 22:36   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Turhan Demiroğlu
3-Zamanında verilmemiş cevap dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı def'i, davacının itirazıyla karşılaşınca ıslah yoluyla ileri sürülebilir mi? (Yargıtayın farklı dairelerinin farklı kararları var ama 3.HD'nin konuya ilişkin bir kararına ulaşamadım.)

Zaman ayıracak değerli hukukçulara şimdiden şükranlarımı arz ederim.

Saygılarımla...

Sayın Av.Turhan Demiroğlu,

3.HD.'nin aşağıdaki kararını bulabildim..Tam metnini ekliyorum.

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 1987/2621
Karar: 1987/11529
Karar Tarihi: 30.11.1987

ÖZET: Islah istemi dolayısıyla davalı tarafçca yatırılan paranın belirlenecek zarar ziyanına göre davacı tarafa ödenmesi gerekirken aksi yolda karar verilmesi ve ayrıca hüküm altına alınan karar ve ilam harıcının (davada ecrimisil dışında başka isteklerin de bulunması bakımından) ne suretle hesaplandığı hususunda bir açıklama yapılmaması ve faize ilişkin hüküm fıkrasında karışıklık yaratacak şekilde onaysız düzeltme yapılmış olması da doğru değildir.

(1086 S. K. m. 83, 202)

Dava: Dava dilekçesinde taşınmaz mala elatmanın önlenmesi ve 1.200.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. mahkemece, davanın elatmanın önlenmesi istemi yönünden ise kısmen kabulüyle 217.650 lira ecrimisilin tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından ecrimisile hasren temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:

Karar: Mahkemece, davalı tarafın zamanaşımı def'i yönünden vaki ıslah isteminin kabulüyle beş yıllık ecrimisile hükmedilmiştir.

Oysa, yargılama sırasında davacı tarafın iddiası ve davalı tarafın savunmalarının niteliğinde herhangi bir değişiklik olmamıştır. Böyle bir durumda, davalı tarafçca cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen zamanaşımı def'inin sonradan verilen bir dilekçeyle öne sürülmesi ıslah olarak kabuledilemez. HUMK.nun 202. maddesinin 3. fıkrası; örneğin, cevap dilekçesinde sözleşmenin varlığını kabul eden davalı tarafın bu cevap dilekçesini ıslah etmek suretiyle savunmasını haksız eyleme dayanarak yapması ve bu arada zamanaşımı def'ini de ileri sürmesi halinde uygulanır.

O halde, davalı tarafın kabule şayan olan söz konusu ıslah isteminin reddi ve buna bağlı olarak, davalı tarafça gider ve diğer tarafın muhtemel zarar ziyan karşılığı olarak yatırdığı 17.770 lira paranın kendilerine iadesi gerekirken aksine düşüncelerle vaki ıslah isteminin kabulüne ve anılan paranın da yargılama gideri gibi gözetilip reddedilen miktara göre bir bölümünün davacı taraftan tahsilene karar verilmesi yersizdir.

Bundan ayrı, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin ecrimisil yönünden ileri sürdüğü itirazlar ek raporda yeterince karşılanmamış olduğundan bu itirazlar doğrultusunda yeniden uzman bilirkişi veya bililirkişiler aracılığıyla keşif yapılıp dava konusu taşınmazın kullanımı hususunda gösterilen tanıklar da dinlenilerek ecrimisilin tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönden inceleme ile hüküm kurulmuştur.

Kabul şekline göre de; anılan ıslah istemi dolayısıyla davalı tarafçca yatırılan 17.700 lira paranın belirlenecek zarar ziyanına göre davacı tarafa ödenmesi gerekirken aksi yolda karar verilmesi ve ayrıca hüküm altına alınan karar ve ilam harıcının (davada ecrimisil dışında başka isteklerin de bulunması bakımından) ne suretle hesaplandığı hususunda bir açıklama yapılmaması ve faize ilişkin hüküm fıkrasında karışıklık yaratacak şekilde onaysız düzeltme yapılmış olması da doğru değildir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin ödediği temyiz harcının temyiz edene istek halinde iadesine, 30.11.1987 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Saygılarımla,