|
Haciz fekkinde tahsil harcı talebinin iptali - Dilekçe Örneği
ANKARA İCRA HÂKİMLİĞİ’NE
İCRA DOSYA NO : Ankara ... İcra Müdürlüğü 2006/....
ŞİKÂYET EDEN(BORÇLU) :
VEKİLİ : Av. Bahadır Turan DURMAZ
KARŞI TARAF : Hasımsız
DAVA KONUSU :
1) İİK’un 110.maddesi gereğince kendiliğinden düşen hacizlerin kaldırılması talebimizin hukuka aykırı olarak 21.09.2007 tarihli karar ile Ankara ...İcra Müdürlüğünce reddi,
2) Ankara ...İcra Müdürlüğü’nün hukuka aykırıyukarıda izah edilen talebimizin harca tabi olduğu ve harcın yatırılmasından sonra hacizlerin kaldırılmasına karar verileceği kararı,
3) Yukarıda takip numarası verilen dosyaya sunduğumuz yetki belgesinden hukuka aykırı olarak suret harcı alınması ve Baro pulu yapıştırılmasının zorunlu tutulması ile ilgili şikâyetlerimizden ibarettir.
OLAYLAR
1) Ankara ... İcra Müdürlüğü’nün 2006/....sayılı takip dosyasında müvekkilin banka hesabına yapılan haczin, kira alacağına dair haczin ve diğer hacizlerin üzerinden 1 yılı aşkın süre geçmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu‘un 110. maddesi uyarınca haczedilen malların satılması kanuni süre içerisinde istenmemesi halinde mal üzerindeki haciz kendiliğinden ortadan kalmaktadır. İİK’nunun 106. maddesinde söz konusu kanuni süre menkuller için 1 yıl olarak belirlenmiştir. İİK 110 ve 106. maddeleri ile Yargıtay’ın konu ile ilgili vermiş olduğu kararlar (Yar.12.Hukuk Dairesi 01.04.2005 tarih 2005/7040 Sayılı Kararı,08.03.2004 Tarih. 2004/2077 Sayılı kararı, Yar.21.Hukuk Dairesi 06.05.2003 Tarih ‘003/4332 Sayılı kararı)doğrultusunda mallar üzerindeki hacizlerin İİK’un 110. maddesinde belirtilen şekilde kendiliğinden ortadan kalktığı sabittir. Bu hususun icra müdürlüklerince, taraflarca bir talepte bulunulmasına gerek olmaksızın hacizlerin kalktığına re’sen karar verilmesi gerekmektedir.
İİK 110. Ve 106. Maddelerine ve Yargıtay kararlarına dayanarak, gerekli olmadığı halde durumu hatırlatmak için 21.09.2007 tarihli dilekçemizle icra müdürlüğüne başvurarak hacizlerin kaldırılmasını ve kaldırma yazılarının yazılmasını talep etmiş olmamıza karşın Ankara ... İcra Müdürlüğü talebimizi 21.09.2007 tarihli kararı ile ret etmiştir.
Ankara ... İcra Müdürlüğü kararında ret sebebini, alacaklı tarafın, 21.09.2007 tarihli talebimizden önce yaptığı, 17.09.2007 ve 20.09.2007 tarihli haczin kaldırılması talepleri ile ilişkilendirerek, talebimizi söz konusu taleplerle aynı mahiyette bulması ve yorum yolu ile alacağın tahsil edildiğine ve talebimizin amacının tahsil harcını ödemekten kaçınmamız olduğu şeklinde belirtmiştir. İcra Müdürlüğü’nün ret kararı ve ret sebebi tamamen müdürlüğün YORUM YOLU İLE edindiği, kanaatine dayanmaktadır ve kanuni bir dayanağı mevcut değildir. İcra İflas Kanununda yorum veya kıyas yapılamaz ve kanunda öngörülmeyen bir karine İcra Müdürlüğü’nün yorumu ile getirilemez. Alacaklının talebi farklı, müvekkilin talebi farklı gerekçelere dayanmaktadır ve şüphesiz birbirinden bağımsız taleplerdir.
Yukarıda belirdiğimiz sebepler nedeniyle Ankara ... İcra Müdürlüğü’nün 21.09.2007 tarihli ret kararı kanuni dayanaktan uzak ve hukuka aykırıdır.
2) Ankara ... İcra Müdürlüğündeki 2006/....sayılı takip dosyasında, alacaklı vekilinin 17.09.2007 tarihli dilekçesi ile borçlunun Damlapen Boya ve Badana Taah. Tic. Ltd. Şti. hissesi üzerindeki haczin, ayrıca dosyaya verdiği 20.09.2007 havale tarihli dilekçesi ile de borçlunun mevduatlarına ve gayrimenkul kayıtlarına konan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. Alacaklı vekilinin bu talebi 18.09.2007 ve 20.09.2007 tarihli icra müdürlüğü kararları ile reddedilmiştir
Alacaklı vekilinin taleplerinden sonraki tarihte yaptığımız ve farklı gerekçeye dayanan hacizlerin kaldırılması talebimiz, alacaklı vekilinin önceki tarihli reddedilen talebi ile ilişkilendirilerek; 21.09.2007 tarihli talebimizin alacaklı vekilinin 17.09.2007 ve 20.09.2007 tarihli talepleriyle aynı mahiyette olduğuna karar verilmiştir. İcra Müdürlüğü birbirine ilişkilendirdiği tarafların farklı talepleri sonucunda yorum yolu ile “alacağın tahsil edildiği ve icra takibinden vazgeçildiğini düşündürecek şekilde, güvence altına alınmış alacağın güvencesinden vazgeçilmesi amacı tahsil harcını ödemekten kaçınmaktır” kanaatine varmıştır. Ankara ... İcra Müdürlüğü yorum yolu ile edindiği kanaat neticesinde 21.09.2007 tarihli dilekçe ile hacizlerin kaldırılması talebimizi 18.09.2007 tarihli karar gereğince reddetmiş ve hacizlerin tahsil harcı yatırıldıktan sonra kaldırılmasına karar vermiştir.
Mahiyet olarak alacaklının talebi ile benzerlik taşımayan talebimizin müdürlüğün yaptığı gibi benzerlik taşıdığını kabul etsek dahi, herhangi bir tahsil yapılmadan müdürlükçe tahsil harcı talep edilmesi hukuka aykırıdır. Zira harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak Devletin aldığı bir paradır. Tahsil harcı da aynı amaca yöneliktir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2004 tarih 2004/12–336 E. ve 2004/338 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere “İCRA TAHSİL HARCI, ALACAĞIN ÖDENMESİ SIRASINDA TAHSİL OLUNUR. DEVLET, VERDİĞİ HİZMET YANİ YAPTIĞI TAHSİLÂT KADAR HARÇ ALMAYI HAK ETMİŞTİR”. 21.09.2007 tarihli hacizlerin kaldırılması talebimiz tahsilâtın yapılmış olmasından değil, İİK’un 110. maddesince hacizlerin kendiliğinden zaten düşmüş olmasına dayanmaktadır. Ortada bir tahsilât olmamasına rağmen ve haczin kaldırılması talebimiz İİK 110. maddesinden kaynaklanıyor olmasına rağmen icra müdürlüğünün vermiş olduğu tahsil harcının ödenmesi kararı hukuka aykırıdır.
İcra dosyasında hiçbir tahsilât olmadığı halde HACZİN kaldırılması talebini ‘ALACAĞIN TAHSİL EDİLDİĞİNE “KARİNE” SAYMAK’ BİR HATADIR. Kanunun öngörmediği bir karine YORUM YOLU İLE GETİRİLEMEZ. Ankara ... İcra Müdürlüğü’nün tarafların farklı tarihli ve farklı gerekçeli taleplerinden çıkardığı yorum ile borcun haricen tahsil edildiğine kanaat getirmesi kanuna aykırıdır. İcra İflas Kanununda ve Harçlar Kanununda YORUM veya KIYAS YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 24.05..2004 tarih 2004/9189 E. ve 2004/13126K. Sayılı ilamı;
“Alacaklı asil, icra dairesine yapmış olduğu 30.3.2004 günlü başvuruda yalnızca hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş olup, takipten vazgeçtiğine ait beyanı bulunmamaktadır. 492 S. Harçlar Yasasının 23. maddesinde, takipten vazgeçilmesi halinde tahsil harcı alınacağı öngörülmüş olup, anılan maddenin olayda uygulama yeri bulunmadığından icra müdürlüğünce tahsil harcı alınması doğru değildir. Ayrıca; alacağını tahsil edemeyen alacaklının yeniden haciz istemesine engel bir hal de bulunmamaktadır. İcra müdürünün anılan durumun aksine yaptığı işlem yerinde olmadığından mahkemece şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.”
3) Ankara ... İcra Müdürlüğü’ne yapılan takip taleplerimizde icra dosyasına vekâletname örneği ile birlikte sunduğumuz Yetki Belgesi için ayrıca suret harcı ödenmesi ve baro pulu yapıştırılması şartı aranmış, baro pulu tamamlattırılmış, suret harcı da tahsil edilmiştir. Bu husus Türkiye Barolar Birliği’nin 26.06.2001 tarihli 2001/8 sayılı genelgesiyle net olarak düzenlenmiştir. 2001/8 tarihli genelgede Yetki Belgesi’nin vekaletname hükmünde olduğu ve vekaletname örneği ile birlikte sunulduğu takdirde ayrıca yetki belgesine pul yapıştırılmasının zorunlu olmadığı hükme bağlanmıştır (EK-2).
Avukatlık Kanununun 27. maddesi gereğince pullardan elde edilen gelirin, kredilerin ödenmesinde, meslektaşlara destek ve meslekte gelişmeyi sağlamak için kullanılacağı öngörülmüştür. Aynı maddenin IV. fıkrasında da pullardan elde edilen gelirlerin ne şekilde kullanılacağı, dağıtılacağı, kimlere kredi verileceği gibi tasarrufların Türkiye Barolar Birliğince belirleneceği öngörülmüştür. Diğer bir değişle baro pullarından elde edilen gelirin sevk ve idaresi Türkiye Barolar Birliği’ne aittir. Baro pullarının ortaya çıkış sebebi Barolar Birliği’nin bu talebidir. Dolayısı ile devletin hüküm ve tasarrufu altında olmayan, tamamen Barolar Birliği’nin talebi ile öngördüğü amaçlara hizmet amacıyla Barolar Birliği’ne gelir olarak öngörülen baro pullarının nerelerde kullanılacağı da şüphesiz Barolar Birliği’nin bu konudaki düzenlemesine tabidir. Türkiye Barolar Birliği 2001/8 sayılı genelge ile Yetki Belgesinin vekâletname örneği ile birlikte sunulması halinde pul yapıştırılmasına dayanak olmadığını belirterek pullarda gelen gelirden vazgeçmiştir. İcra Müdürlüğü’nün yetki belgesine pul yapıştırılmasını zorunlu tutması Türkiye Barolar Birliği’nin 2001/8 sayılı genelge ile açıkladığı iradesine aykırıdır.
Bununla birlikte yetki belgesinin aslında suret harcı alınması da hukuka aykırıdır. Zira, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Tarifeler” başlığı altında verilen “1 Sayılı Tarife”, “D - Diğer Yargı Harçları” başlıklı tarifenin 1. Sırasında suret harçları yer almaktadır. Vekaletname suretlerinden alınan harçların dayanağı bu tarifenin (c) bendinde yer alan “Avukatların tasdik ettiği vekaletname suretleri” ibaresidir. Kanun’un açık hükmüne rağmen kanunda öngörülmeyen bir şekilde, yetki belgesinin aslından suret harcı alınması, bu harcı alanların sorumluluğunu doğurduğu gibi hukuka da aykırıdır.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı iş bu şikâyet davasını açma zorunluluğu doğmuştur.
HUKUKİ SEBEPLER : İİK’un 16 vd. ilgili maddeleri, Harçlar Kanunu ve sair mevzuat
SONUÇ ve TALEP: Yukarıda arz ve izah edilenlerle birlikte mahkemenizce re’sen gözetilecek hususlar bir arada değerlendirilerek öncelikle davamızın kabulü ile,
1) İcra müdürlüğünce reddedilen 21.09.2007 tarihli hacizlerin kaldırılması talebimizin yerine getirilmesi için emir verilmesini,
2) Haczin fekki için tahsil harcı ödenmesine olmadığına karar verilmesini,
3) Vekâletname ile birlikte sunulan Yetki Belgesinde Suret harcı alınmasına ve baro pulu yapıştırılmasına gerek olmadığına karar verilmesini arz ve talep ederim.
|