Mesajı Okuyun
Old 04-03-2002, 21:39   #1
STARFISH

 
Varsayılan Cocukla Kisisel İliski Süresi

Hukukun üstünlüğü için mücadele eden sayın hukuk emekçileri; Oğlumla şahsi ilişkimin süresinin uzatılması için davayı kaybettim. Karar çok ilginç ve zamanları çok az olan sayın hakimin hazırlamış olduğu gerekçeli kararı tas tamına 3 sayfa. Bu yüzden konuyu izah etmem biraz zamanınızı alacak. Şimdiden değerli vakitlerinizi aldığım için özür dilerim ama tarihe geçecek bir karar olduğu için tez konusu bile çıkarıla bilinir.
Eşimle şiddetli geçimsizlik nedeniyle 2001 mayıs ayında ayrıldım (2000 senesi haziran ayında fiilen ayrıldım). 11 yaşında tek çocuğumuz olan oğlumun velayetini istediğin zaman çocuğu görebilirsin vaadiyle velayetini annesine verdim ve boşanmaya razı oldum. Eşim (x) olarak çalışmaktadır. Nafaka ve tazminat ödemedim. Kusurlu taraf değilim. Evi terk eden ve dönmesi için çok uğraştım ve eve dönmesi için rica ettimse de benim taleplerimi de rettetmiştir. Evliliği bitiren taraf eşimdi. Her şeyini maddi olarak karşıladığımı bildikleri için Oğlum için iştirak nafakası davası açmadılar. Bunun dışında ayrıldığım eşimle herhangi bir pazarlık olmadı ve bu konuda herhangi bir yazılı anlaşmada yoktur. Hatta fiili ayrılıktan sonra 1 kez bile yüz yüze gelemedim, ne kadar uğraştımsa da. Avukatım aracı oldu. Mahkemeye avukatım girdi. Ben girmedim. Mahkeme kararına göre: Her ayın ilk Cumartesi günü saat 09.00 ile 17.00 (evet 8 saat yanlış okumadınız tam 8 saat) arası görüşme ve dini bayramların ilk günü, ayrıca temmuz ayının tamamını oğlumla şahsi münasebetim için vermişler. Avukatıma da istediği an istediği zaman çocukla görüşebilir, yeter ki ilk duruşmada bunun için zorluk çıkarmayalım demişler. Rıza göstermedim ancak avukatım karşı taraftan sözlü taahhüt almıştır. Bu şekilde anlaşarak ayrıldık. İlk zamanlar iki akşamda bir oğlumla telefonla konuşuyorduk, belirli saatlerde. Şimdi bunu telefonun fişini keserek görüşmemi engellediler. Oğlum söyledi. Psikiyatri doktoruna götürerek karşılaştığı durumu hafifletmek için uzman doktora götürerek yardım alıyordum (ancak karşı tarafın birlikte çabası gerekiyordu, onlar da buna yanaşmıyorlardı, inattan). İlk zamanlar iki haftada bir yatılı alıyor, spor ve diğer faaliyetler için birlikte oluyorduk. Bu arada oğlumla birlikte hafta sonları birlikte spor, kamp yapma ve buna benzer etkinliklerle birlikte vakit geçirerek karşılaştığı travmatik olayı minimize etmeye çalışıyordum. Bunu da şimdi engelleyerek yasal günlerimde görüşmemi çocuk aracılığıyla söylüyorlar. Oğlumu şimdi okul çıkışlarında veya sokakta oyun oynarken görmek için çırpınıyorum. Görüştüğümüzde yalvaran gözlerle beni kurtar gibi bakıyor. Oğlumun beyninde zaten onarılmaz yaralar açtık; Annesi hala kin ve intikamını benden çıkardığını sanıyorsa da oğlum bundan yara alıyor ve her gün yıpranıyor. Annesi sürekli beni oğluma kötülüyor ve çevreme de kötüleyerek, suçlamalarda bulunarak karalamaya devam ediyor. Oğlum bunlardan etkileniyor. Derslerini etkiliyor. Psikolojik olarak yıpranıyor. Oğlumla verilmiş karar gereği ayda bir kez görüşme dışında 15 günde bir Cumartesi ve Pazar günü yatılı olmak kaydıyla şahsı münasebetimi arttırmak için oğlumun da onayını alarak dava açtım. Oğlum anneanne ve annesiyle birlikte aynı evde ayda 8 saat babasıyla ilişki kurarak hayatını sürdürmekte ve erkek modeli olmadan büyümektedir. Bu arada boşandıktan 6 ay sonra başka bir bayanla tanışarak evlilik için nişanlandım. Aynı zamanda evleneceğim kızı da tanımasını sağlayarak, onunla hoşça vakit geçirdiklerini gözlemledim; ilişkişkileri mükemmel bir eğlence şeklinde geçiyor. Nişanlanmadan evvel bir hafta sonu dağcılık kulübümde kamp yapmak üzere gelir misin diye sordum. oğlum çok sevindi. Git annenden izin al dedim. Gitti ağlayarak geri gelerek annem izin vermiyor dedi. Bir kez daha gönderdim ısrarını anlat diye yine izin vermediler ve çok ağladı. Görüşme gününe 1 saat geciktirdiler polise telefon ettirmekle çocuğu aldırabildim. Çocuk ağlayarak geldi. Zamanında bırakmadılar diye. Bu durumun oğlumun moralini bozduğunu gözlemleyerek aramızda ezildiğini yasal olarak bu sürenin artırılmasıyla küçüğe baskı yapmayacaklarını düşünerek dava açmak istediğimi oğlumla konuştum.
Oğlumla da konuşarak seni hakim çağırabilir ve dinlemek isteyebilir dedim. Birlikte olamadığımızın sıkıntısını ki bunu sen yaşıyorsun, avukatlarında olmadığı ortamda tek başına hakime anlatırsın dedim. Yargıtay içtihadına (Küçüğün beyanı yeterlidir. 8.2.1995 tarihli E-2-780, K47 Sayılı Hukuk Genel Kurul Karar Uyarınca) dayanarak ilk duruşmada küçüğün dinlenmesini talep ettik. Davalı taraf küçüğün psikolojisi bozulacağını ileri sürerek kabul etmedi. Hakim içtihat kararının fotokopisini görünce çocuğun dinlenmesine karar verdi 2 gün sonrası için. Oğlumu okul çıkışında mahkeme öncesi görmek istedimse de annesi tarafından alınarak benimle görüşmesi engellendi. Hakim huzuruna da annesi tarafından getirildi. Zaten de annesin evinde kalıyor. Nasıl baskı yapabilirim ki? Oğluma mahkeme koridorunda yanına yaklaştımsa da çekiştirildi ve görüşmemi engellediler. Oğlum hakimin karşısına yalnız çıktı ve 15 günde bir Cumartesi ve Pazar benimle yatılı olarak kalmak istediğini temmuz ayının tamamı ve milli bayramlarda yatılı kalmak istediğini ifade vererek mahkeme zaptına geçerek huzurunda imzalamıştır. Şahitlerin çağrılması için 1 ay sonrasına karar günü verildi. Çok sevinmiştim. Çünkü Yargıtay içtihadı küçüğün beyanı yeterlidir diyordu. Burada sıkı durun, dinleyin sayın hukukçular kararda aynen böyle diyor: Ancak bundan çok kısa bir süre sonra yaklaşık 1 saat sonra küçük hakim olarak odama gelmiş ağlayarak: “...Hakim amca ben yanlış anladım. Zaten de babam evlenecek bana bu şekilde ifade vermem için 15 gündür servise bindirmeyip kendi aracına alarak bırakmakta ve her okul arasında beni görüp böyle de böyle dersen ikimiz içinde iyi olacak diye zorladığını söylediğini, Fakat bu beyanını mahkemenin heyeti huzurunda değil de sade hakim odamda olması sebebiyle ve özgür iradesiyle söyleyip söylemediğinden şüphelenerek taraf vekillerinin huzurunda olmadığından bu olay mahkeme zaptına yansımamıştır...”
Evet aynen böyle diyor hakimin kararında. Bu çocuk ne oldu da 1 saat sonra ağlayarak odasına geldi ifadesini değiştirdi, kim ağlamaya zorladı çocuğu. Oğlumun da kendi iradesiyle verdiği ifadeden memnun olmayan anne bir şeyler yaptı. Duruşmadan 2 gün sonrasına oğlumun dinlemesine karara veren hakim ben nasıl olurda 15 gün boyunca çocuğu servise bindirmeyip arabama alarak çocuğu zorlamışım. 1 ay sonraki karar gününe davalı kendi annesini (!) şahit olarak dinletmeye getirdi. Benimse iki tane şahidim vardı ve çocukla aramdaki ilişkiyi ve bu sürenin yetmediğini gözlediklerini ifade için şahit olarak dinletmeye çağırmıştık; ayrıca bir sürüde bilimsel psikolojik kitaplardan derlediğimiz (çocuğun her iki tarafında sevgisine ve ilgisine muhtaç olduğunu) yazıları hakime sunduk. İlginç gelişme burada başladı, duruşma hakimin özel odasında oldu ve tam tamına 1,5 saat sürdü. Benim şahitlerime çocuğumla olan ilişkim yerine nasıl ayrıldığımızı, aramızda nasıl mal paylaşımı yaptığımızı, evlenip evlenmediğimi, pazarlık yapıp yapmadığımı sordurarak bunları tutanaklara geçirttiğini üzülerek gördüm. Ben boşanmışım ve aramızdaki velayet sorunu da çözmüş ve bu konuda taraf avukatları anlaşmış olup boşanmada bittiğini, (bunların çocukla şahsi ilişkilerin artırılmasıyla hakimin nasıl bir bağlantı kurduğunu halada anlamış değilim) böyle bir pazarlıkla çocuğu karşı tarafa bıraktığımı yazıyordu. Oğlumun anneannesi hakim huzurunda ağlayarak ifade vermiştir. Ağlaması hakimi etkilemiştir. Yemin ettirilmiştir. Nasıl kabul oluyorsa(!) (Bu kadın yüzünden yuvam yıkıldı. 1.derecede husumetim var zaten bu kadınla). Ben kızıyla evi ve arabayı bırakacaksın nafaka ve tazminat istemeyeceksin diye pazarlık yapmışım çocuğun velayetini annesine bıraktığımı hakime anlatarak bunu tutanaklara geçirmiştir. Oğlumun benim evleneceğimden dolayı yatılı kalmak istemediğini ve benim çocukla ilgilenmediğimi çocuğun psikolojik bunalıma girdiğini ve tedavi gördüğünü ifade etmiştir. Benim görüş günleri dışında (Onların ifadeleriyle yasal sürelerim dışında görüşmek istemeyen oğlum benimle nasıl yemek yiyorsa) birlikte yemek yediğimi ancak küçüğün yatılı kalmak istemediğini anneanne beyan etmiştir. (Bu ifade ne kadar geçerlidir?)
Benim şahitlerimin de mesai arkadaşlarımın olduğunu vurgulayarak çocukla şahsi münasebetim dışında okul çıkışında rahatça görüşebildiğimi beyanlarıyla sabit hale getirmiştir. (Oğlum okuldan saat 17.30 da çıkıyor bense 17.40 da işten çıkıyorum. Servise bindiği için oğluma yetişemiyorum ki. -Kış saati olduğu için). Boşanma davamızda evi ve arabayı aldığıma dair herhangi bir yazı olmamasına rağmen hakimin yazısında bunların karşılığında velayeti davalıya verdiğimi dosya kapsamında sabit olduğunu yazmıştır. Hakimin yazısında; “Çocukla karşılıklı evlerde oturduğumu (Aramızda 2 sokak ve 500 metre var ve aynı caddede değiliz) yaşı itibariyle çocuk istese mutlaka babasıyla görüşmek fırsatı yaratabilecek yaştadır. Çünkü aynı caddededir. Çocuk evlenme niyetini öğrenince her ne kadar zapta geçen beyanı varsa da geçmeyen mahkeme izlenimiyle taraf şahitlerin beyanları birlikte değerlendirildiğinde kendisinin babasının evinde yatılı kalmak istemediği kanaatine vardığını” hakim yazıyor. Ekliyor hakim bey; “Buna rağmen mahkeme yeniden düzenlese de çocuk istemedikten sonra yeniden icra ve polisle infaz çocuğun psikolojisini bozacağı açıktır. Kaldı ki benimle mahkemenin düzenlemesinden itibaren ilişkiyi düzenlemeyi gerektirecek bir gelişme olmadığını davacı olarak benim ispat edemediğimi dosya kapsamı ile sabit olduğunu” yazmış.
Evet buna dikkat; “...Davacı çocuğa örnek erkek modeli olmadığını bu sebeple çocuğun gelişmesi için ilişki değişikliğini talep etmiş, mahkeme şahsi münasebet kararı verirken bu durumu gözardı ettiğine dair delil olmadığı bu kararda kesinleşmiştir. Karardan itibaren de çocuğun gelişiminde değişikliğe sebep olacak bir değişiklik söz konusu olmamıştır. Bu nedenle sadece çocuğun beyanıyla yetinilemeyeceği gibi bu sebepte yeterlidir. (kimin beyanı geçerli o zaman anneannenin mi?)” Sayın hakim devam ediyor; “Toplumumuzda binlerce babasız yetişen çocuk vardır. Yüzde kaçı sırf babasız büyüdüğü veya kendisine örnek babası alınmadığından sorun çıkaran insanlar yetişmiştir. Davacının örnek alma iddiasına itibar edersek toplum erkeksiz bir toplum olmadığından herkese bir baba modelimi aranacaktır. Böyle bir düşünce çocuğun yaşadığı ortamda şahsi münasebet kuracağı hiç erkek olmazsa belki itibar görür.” (Çocuğum sokaktaki insanı mı model alarak büyüyecektir? Yurtlardaki kimsesiz çocuklar bile ya öğretmenlerini ya müdürlerini ya da kendisine en yakın güçlü kişilikli insanları model olarak büyümektedirler, böyle diyor psikoloji kitapları. Ayrıca devlet bile baba rolünü üstlenerek kimsesizlere sahip çıkmaktadır. Bur da ben çocuğuma sahip çıkmak istedimse onun ilerde şu anda yaşadığı derinlerde kalan travmatik izlerin sorun yaratmaması dileğim içindir. Suç mu işledim. Çocuğuma sahip çıkmayayım mı annesi ve akrabası engel oluyor diye). Hakim devam ediyor “Fakat davacı evine gelirken giderken aynı caddede karşılıklı evlerde oturdukları aynı sokakta (Aramızda 2 sokak ve 500 metre var ve aynı caddede değiliz) oynayan oğluyla rahatça görüşebilecek çocuksa isterse sıkıntısı olduğunda rahatça babasını görebilecek ve bu görüşmeyi ayarlayabilecek yaşta ve psikolojik olgunluktadır. Davacı boşanma davası ile mahkemenin düzenlediği şahsi münasebetin değiştirilmesini gerektirebilecek bir sebebin ne çocukta ne de taraflar arasında doğduğunu ispat edememiştir. Bu sebeple davanın reddine, Yargıtay yolu açık olmak üzere ve karşı tarafın avukatlık ücreti 175 milyonu ödemesine karar verilmiştir.” Diye yazmış yurdumun sayın hakimi.
Hukukun üstünlüğüne inanan, vicdanları pak olan sayın hukuk emekçileri ne yapmam gerek? Eğer tatminkar bir şekilde görüşüp oğlumla zaman geçiriyor olsaydım, bu süreler kısıtlanmasa idi, ne bu davayı açabilirdim ne de oğlum tutanaktaki gibi beyanda bulunurdu. Yargıtay kararını hiçe sayarak yorum üstüne yorum katan, çocuğumun benimle görüşmeler sonrası psikolojisinin bozulduğunu ileri sürmek veya babası ile görüşmek istemediğini ileri sürmek kötüniyetli davranmak değildir de nedir? Takdir hakkını iyi niyet kurallarına aykırı davranan hakim için ve bu dava için ne yapmalıyım? Yardımlarınız ve değerli zamanlarınızı aldığım için şimdiden teşekkür ederim. Vicdanınızın hür olması dileği ile sevgi ve saygılarımla.

23-01-2002 09:53:15