Mesajı Okuyun
Old 11-08-2006, 18:30   #72
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Bir profesör görüşü

Biopolitik Dövmeye Hayır!

Giorgio AGAMBEN
NY ve Venedik Felsefe Profesörü
10 Ocak 2004 Le Monde

Gazeteler kuşkuya yer bırakmıyor ki Birleşik Devletlere vize alarak girmek isteyen herkes bundan sonra ülkeye girerken parmak izlerini dosyaya konulmak üzere bırakmak zorunda kalacak... Kişisel olarak böyle bir sürece tabi tutulmak niyetinde olmayan ben New york üniversitesinde Mart ayında vereceğim dersi ertelemekte tereddüt etmedim.

Reddimin nedenlerini açıklamak istiyorum çünkü beni Amerikalı meslektaşlarıma ve öğrencilerime bağlayan sempatiye rağmen kanımca kararım gerekli ve kaçınılmazdı ayrıca, bu kararın Avrupalı entellektüeller ve eğitimciler tarafından da paylaşılacağını umuyorum.

Bu sadece uzun süredir suçlulara ve siyasi savunmacılara yüklenmekte olan süreçlerden dolayı alelacele verilmiş yüzeysel bir karşı tavır alış değildir. Sadece böyle olsaydı, insanlığın maruz kaldığı bu alçaltıcı durumu dayanışma içinde paylaşabilirdik...

Meselenin esası burada yatmıyor... Bu mesele, demokratik denilen devletlerin vatandaşları olan bizler için. Kişilerin duyarlılıkları ve gerekli yargı organlarının meselesi olmanın ötesine geçmiştir (açıkça, artık bio-politiktir).

Son birkaç yıldır, bizleri açıktan açığa insani olmayan bu sıradışı kontrol pratiklerinin varoluşumuzun insani ve olağan yönleri olduğuna inandırmaya çalışmaktadırlar.

Hiç kimse artık, kredi kartları, cep telefonları gibi elektronik aletlerin devlet tarafından kontrol amaçlı kullanımının hayal edilemeyecek seviyelere ulaştığından habersiz değil.

Parmak izinin elektronik dosyalanması, retina fotoğrafları, derialtı dövmeler ve aynı tipteki öteki pratikler bu sınırı tanımlamaya katkıda bulunan şeylerdir
.

Aynı şekilde, bio-politik döneme girmeden, bedenlerin kontrol ve yönlendirme ile belirlenmiş bazı sınırlarını geçmek ve Michel Foucault'nun insanın hayvanlığının 'sofistike tekniklerce' yapılandırılarak ilerletilmesi diye adlandırdığı şey mümkün olmayacaktı.

Bu tür elektronik önlemlerin alınmasını destekleyen güvenlik nedenleri bizleri etkilememelidir: Yapabilecekleri bir şey yoktur. Tarih bize, ilk önce yabancılar için alınan bu önlemlerin sonra yurttaşlar içinde uygulandığını göstermektedir.

Burada tehlikeli olan artık vatandaşlarla devlet arasında olan yeni ve 'normal' bir bio-politik ilişki olmamasıdır.. Böyle bir ilişki, artık halk kesimine özgür ve aktif katılım için yapabilecek hiçbir şey bırakmayacaktır. Dahası, bu öznel olanın, en özel ve iletişim dışı olanın belirişini ilgilendirir: Bedenin biyolojik yaşamını kastediyorum...

Çıplak yaşamı kayıt eden ve tanımlayan bu teknolojik aletler, bedenin iki ucu arasında kalarak, bedensiz sözleri ve sözlersiz bir bedeni olan, kamusal sözü kontrol eden ve yönlendiren medya aletlerinde karşılık buluyor ki, bir zamanlar politik dediğimiz mekânın ölçeği hiç böylesine indirgenmiş ve ufaltılmış olmadı.

Böylece, böyle devletlerin vatandaşları olan insanlar için ya da tehlikeli olan sınıflara karşı icat edilen aletleri ve teknikleri uygulamak, politik hayatın mekânını kesinleştirerek, insanoğlunun kendisini tehlikeli bir sınıf kılar ve herkesi olası şüpheli haline getirir.

Yıllar önce, batının politik paradigmasının artık şehir devlet olmadığını, Nazi kampı olduğunu, Atina'dan geçip nazi kampları halini aldığımızı yazmıştım. Bu açıkça felsefi bir tezdi tarihi bir anlatı değil, çünkü kişi ayırt etmekle, doğru bulma olgularını karıştırmamalıdır.

Söylemek istediğim şu ki, kuşkusuz Nazi kamplarında da bir dövme olarak kayıt etmek ve bu kamplara sürülmüş insanlar kaydını düzenlemek için en normal ve ekonomik yol olarak görünüyordu...Birleşik devletlerdeki bio-politik dövme de bize devletin çarkları ve mekanizmaları kendi bölgesinde - iyi vatandaşın normal kimlik kaydını kabul etmesi gerektiğine inandırmaya çalışıyor. İşte bu nedenle buna karşı çıkmalıyız.