Mesajı Okuyun
Old 15-06-2009, 15:50   #5
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Madde 73 - Borcun ifa edilmesi lazım gelen yer, iki tarafın sarih veya zımni arzusuna göre tayin edilir. Hilafına bir şart mevcut olmadığı surette aşağıdaki hükümler tatbik olunur:

1 - Borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu yerde vukubulur.

2 - Borç muayyen bir şeye taalluk ediyorsa bu şey akdin inikadı zamanında bulunduğu yerde teslim olunur.

3 - Bunlardan başka her borç doğumu zamanında borçlunun mukim bulunduğu yerde ifa edilir. Alacaklının ikametgahında tediye edilmesi lazım gelen bir borcun ifası borcun doğumundan sonra alacaklının ikametgahını değiştirmesi sebebiyle ehemmiyetli bir surette güçleşmiş ise borç alacaklının evvelki ikametgahında ifa olunabilir.

Sayın meslektaşım, para borçları yukarıdaki maddede de belirtildiği üzere götürülecek borçlardan olduğundan, borçlunun bankaya yatırdığı para, paranın bankaya yattığı tarihte alacaklı tarafından tahsil edilmiş sayılmaz. Ayrıca aşağıdaki Yargıtay kararına göre de alacaklı bankaya yatırılan parayı gidip almak zorunda değildir. Saygılar.

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

E:2002/3079
K:2002/3242
T:13.05.2002

Mahalli nahkemesinden veRilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi icinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunuP gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Dava temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile davalının Temmuz 2000 ayı kirasını süresinde ödememesi nedeniyle kendisine temerrüt ihtarnamesi gönderildiğini, davalının yasal ödeme süresi geçtikten sonra ödemede bulunduğunu belirterek davalının temerrüt nedeniyle tahliyesini talep etmiştir.
Davalı vekili taraflar arasında kira parasının davacının banka hesabına yatırılacağının kararlaştırıldığını, davalının ihtara konu ay kirasını ihtar keşidesinden önce banka hesabına ödediğini temerrüdün gerçekleşmediğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 1.4.2000 başlangıc tarihli ve bir yıl surelidir. Sozleşmede kira parasının davacının Ziraat Bankası Bağcılar şubesindeki hesabına yatırılacağı kararlaştırılmıştır. Celbedilen banka ekstresinden de kiraların bu hesaba yatırıldıgı anlasılmaktadır. Ancak davalı Temmuz 2000 ayı kirasını Zıraat Bankası İstanbul şubesinden telefon havalesi ile ve müracaatında ödenmek üzere Bağcılar şubesine göndermiş bu durumu da ihtarnameyle davacıya bildirmiştir. Havale davacı tarafından alınmadığından gönderen şubeye iade edilmiştir. Kira parası götürülerek ödenecek borçlardan olup, ödeme yeri olarak banka hesap numarası kararlaştırıldığına göre ödemenin buraya yapılması gerekir. Davalı bunu yapmamış banka havalesi ile kirayı göndermiştir. Banka ödeme yeri degildir ve kiralar daha önce bu şekilde ödenmemistir. Davalının hiç olmazsa kirayı konutta ödemeli olarak göndermesi icapeder. Nitekim ihtara konu ay kirası yasal 30 günlük odeme suresi gectıkten sonra 16.11.2000 tarihinde konutta ödemeli olarak gönderilmiş ve 20.11.2000 tarihinde davacı tarafından alınmıştır. Davalının kira parasını havale yolu ile gönderdiğini davacıya bildirmesi kendisini temerrütten kurtarmaz. Davacı bankaya giderek parayı almak zorunda değildir. Temerrüt gerçekleştiğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 13.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.