Mesajı Okuyun
Old 01-06-2009, 15:07   #12
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın sgenc,

Ödeme emri ve borçluya yapılan diğer tebligatların usulsüz olması halinde borçlunun ödeme emri ve bu diğer belgelere muttali olduğunu bildirdiği tarihin geçerli olduğunun kabulünde ve benzer diğer düzenlemeler ve içtihatlarda "borçluyu koruma" amacının ön plana çıktığı kanaatindeyim. Sorunuzdaki durumda da borçluyu korumak amaçlı davranılıyor aslında.

Şahsi görüşüm, artık dosyadaki belgelerden borçlunun ödeme emrine muttali olduğu belli olması sebebiyle buna göre işlem yapmak gerektiği yönünde ise de Yargıtay da size zorluk çıkaran icra memuru gibi düşünüyor

Haricen öğrenme ve takibin kesinleşmesine dair Yargıtayın şu şekilde bir kararı var:

Yargıtay 19 HD, 8.5.1997 T., 1997/2424 E., 1997/4677 K.: "...Borçlu, 24.6.1997 tarihinde icra dairesine gelerek takibi öğrendiğini, borcu kabul ettiğini belirterek gerekli tebligatların gösterdiği adreslere çıkarılmasını bildirmiştir. İİK'nin 60. maddesi uyarınca alacaklının takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenecek ödeme emrinin borçluya aynı kanunun 61. maddesindeki esaslar doğrultusunda Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde tebliği gerekir. Ödeme emrinin Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine göre borçlununu kabulü halinde icra dairesinde de tebliği mümkündür. Kural olarak ödeme emri tebliğ edilmeden ve ödeme emrindeki süreler dolmadan haciz yapılması mümkün değildir. Ödeme emri tebliğ edilmedikçe haricen öğrenme ile takip kesinleşmeyeceğinden, borçlunun takibe muttali olduğuna ilişkin beyanı yeterli değildir. Mercii hakimliğinin ödeme emri tebliğ edilmeden konulan haczin geçersiz olduğuna ilişkin gerekçesi bu nedenle isabetlidir..."


Saygılarımla...