Mesajı Okuyun
Old 14-05-2009, 14:31   #35
Av.Nevra BAŞKAL

 
Varsayılan

Öncelikle...

1) İlk cinsel deneyimlerini genelevlerde yaşayan / yaşamak durumunda kalanların çoğunluğu oluşturduğu bir ülkede, bedenlerini kiralayarak yaşamak zorunda kalan bu kadınlardan bahsedildiğinde, neden böyle "yukarıdan" ve "müstehzi" bir tavırla karşılandığını anlamakta zorlanıyorum.

2) "Ankara Ticaret Odası'nın yaptırdığı bir araştırmaya göre, Türkiye'deki seks işçilerinin sayısı 100.000 civarında. Bu sektörde bir yılda dönen para ise 3-4 milyar dolar civarında.
Türkiye'de faaliyet gösteren 56 genelevde kayıtlı yaklaşık 3 bin seks işçisi kadın çalışıyor. Türkiye'de tescilli kadın sayısı da 15 bini geçiyor. Genelevde çalışmak için gerekli olan vesika, taksi plakasından farksız. Çünkü bu vesikaya sahip olmak, yoksulluk karşısında garantili bir kazanç anlamına geliyor. Üç büyük ilde, yaklaşık 30 bin kadın genelevde çalışmak amacıyla vesika bekliyor." Kaynak: http://sosyalistisci.org/si/arsiv/234/234-8.htm

Bu haber 2005 yılına ait. O günden bugüne gelene kadar artan işsizlik, göç, ekonomik kriz vb. nedenler dikkate alındığında, bu rakamların ikiye katlanmış olabileceğini düşünmek yersiz olmaz sanırım... Kayıtlı / kayıt dışı, bu meslekten para kazanan kadınların sayısı düşünüldüğünde, sorunun "ilginç" olmadığını, aksine bu sorunun üstünün örtülerek tartışılmaktan kaçınıldığını da kabul etmemiz gerekir.

Hukuki açıdan yaklaşırsak...

1) Sözleşmenin "eser sözleşmesi" niteliğinde olabileceği fikrine ben de katılıyorum. Taraflar, genelev patronu ve babalık davasının davalısıdır.

2) Genelev patronuna karşı yöneltilebilecek tazminat davası bakımından BK 55. ve 100. md.leri uygulanabilir ancak, kadın doğum kontrolü yöntemlerinden birini kullanıyorsa, "kurtuluş beyyinesi" geçerliliğini koruyacaktır. Kaldı ki, cinsel ilişki varsa gebelik riski de her zaman vardır. Erkeğin, öngörülebilir bu riski göze almış olması, "mağdurun (!) rızası" nedeniyle tazminat sorumluluğunu ortadan kaldırır, diye düşünüyorum.

3) Erkeğin, DNA testiyle %99,9 oranında baba olabileceği kanıtlandığı takdirde, babalık davası kabul edilmeli ve "baba", iki kişinin -sebep para veya her ne olursa olsun- iradesiyle gerçekleşen bu ilişkinin maddi ve manevi sonuçlarına katlanmalıdır.

Saygıyla,

Av. Nevra Başkal