Mesajı Okuyun
Old 13-05-2009, 20:37   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı:
Yazan Mehmet Taşcı

Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,

Meslek hayatımızda sıkça karşılaşmadğımız bir sıkıntıyla yüz yüzeyiz.
Konu hakkında görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

OLAY:
A- şahsı hakkında tefecilik suçlaması ile soruşturma açılmış, soruşturma aşamasında savcılık şahsın ev, banka ve iş yerilerindeki çeklere ve nakit paraya el koymuştur.
Şahıs hakkında Asliye Ceza Mahkemesinde TEFECİLİK suçlaması ile kamu davası ikame edilmş ve yargılaması devam etmektedir.
Ceza mahkemesi " soruşturma evresinde el konulan nakit paranını ile kıymetli evrakın ( çeklerin elden tahsili veya icra ile tahsili neticesinde elde edilen paranın) SAVCILIK ADINA AÇILACAK bir banka hesabına DEPO edilmesine, sanığa ödenmemesine " yönelik TEDBİR kararı vermiştir.

Aynı şahıs aleyhine icra takibi yapılmış ve takip kesinleşmiştir.

İcra Müdürlüğünden SAVCILIK ADINA AÇILMIŞ OLAN VE SAVCILIĞIN elinde bulunan bu paralar üzerine HACİZ konulması talep edilmiş Müdürlük de talep gibi bu paraların HACZİNE karar vermiştir.
Savcılığa bu hususta müzekkere yazılmış ancak savcılık bu kararı yerine getiremeyeceklerini zira ORTADA BİR MAHKEME KARARI ( DEPO TEDBİR KARARI) bulunduğunu beyan etmiştir.
Ceza Mahkemesi de savcılık kararı gibi işlem yapmaktadır.Zira yargılama neticesinde bu paraların ve kıymetli evrağın MÜSADERESİNE karar verilebileceğini ileri sürmektedir.

Böyle bir durumda , aslında borçluya ait olan ,ancak ceza mahkemesinin depo -tedbir- kararı ile depo edilmiş olan bu nakit para nasıl haczedileçektir.

Haciz muvazalı değildir. ( Banka alacağı mevcut)
Sanığın tüm malvarlığına ( taşınmazlar ve banka hesapları v.s.) tedbir kararı konulmuştur.

( İcra Hukuk mahkemesi de net bir bilgiye sahip değildir)

Tecrube, bilgi ve görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

İyi çalışmalar.

Sayın Av. Cengiz Aladağ'ın görüşlerine aynen katılıyorum. Müsadere kararı verilip de bu karar kesinleşmediği sürece tedbiren elkonulan malvarlıklarının mülkiyeti sanığa aittir. Esasen bahsedilen yasa maddesi şirketler bakımından uygulandığında da tayin edilen kayyım veya kayyım heyeti, şirketin faaliyetinin devamını sağlamakta ve bu bağlamda şirketlerin alacaklarını tahsil etmekte, borçlarını da ödemektedir. Aynı durum, şahıslar için de evleviyetle uygulanmak suretiyle, sanığa ait el konulan valıkların idaresi için kayyım atanarak, kayyım vasıtasıyla şahsın varsa alacakları takip edilmeli, yine varsa borçları ödenmelidir. Aksi takdirde 3. kişi durumundaki şahısların haklarının zarara uğramasına neden olunabilir. pekala sanık beraat edebilir ve bu yargılama boyunca 3. kişilerin alacakları zamanaşımına dahi uğrayabilir... Kanun koyucunun amacının bu olmadığı kuşkusuz açıktır.