Mesajı Okuyun
Old 30-04-2009, 21:16   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Malik hanesi boş bırakılan taşınmazın kadastro tespitinin henüs kesinleşmediği kabul edilir.Bu yönden mülkiyetin kendisine ait olduğunu ileriye süren kişi Kadastro mahkemesinde adına tesçil davası açabilir. Ancak İmar uygulamasında özel parsel olarak ayrılmamış kamu hizmetlerine tahsis edilmişse açılacak dava tahsisten önceki mülkiyetin davacıya aidiyetinin tespiti şeklinde olmalı. Diye düşünüyorum.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/6106

K. 2000/6401

T. 18.5.2000

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, Mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı hazine, 64 ada 5 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında yerlerden olduğunu, kadastro tespitine üçüncü kişinin itirazı üzerine, malikhanesinin boş bırakıldığını 2.Asliye Hukuk Hakimliğine ait 1956/377 esas sayılı dosyası ve kararının bulunamadığını, ileri sürerek elatmanın önlenmesi, kal, tesçil isteğine bulunmuştur.
Bilindiği üzere, kadastroca yapılan tesbitlere itiraz davalarının kadastro mahkemelerinde bakılması gerekmektedir.Somut olayda malik hanesi boş bırakıldığından tesbit işleminin kesinleştiğinden söz edilemez.O halde taşınmaz mal mülkiyetine ilişkin uyuşmazlığın 3402 sayılı kanunun 2.maddesi uyarınca kadastro mahkemesinde çözümlenmesi zorunludur.
Hal böyle olunca, kal davası tefrik edilerek Asliye Hukuk Mahkemesinde bekletilmesi, elatmanın önlenmesi ve tesçil davası konusunda görevsizlik kararı verilip dosyanın anılan mahkemeye devredilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu tespitten sonra davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinden bahisle mülkiyet uyuşmazlığı hakkındada karar verilip davanın reddedilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazı yerindedir.Kabulüyle hükmün belirtilen nedenden ötürü HUMK.nun428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 18.5.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.