10-04-2009, 23:55
|
#190
|
|
Son günlerde yazma eyleminde tıkanıklık yaşıyorum. Yazmam gereken yaklaşık yedi senaryo var ve öylece ekran bana bakıyor ben de ona. Bakışıp duruyoruz.
Son iki ayda neler okudum? Birkaç Calvino'yu elden geçirdim.Okulda Durrenmatt ve Frish incelemelerimizde "Yüksek Almanca" terimini duyduğumda çok şaşırmıştım.Lisanın alçağı-yükseği mi olurmuş diye... Calvino okurken "Yüksek Edebiyat" çıktı karşıma... Anlamaya çalışırken ipin ucu kaçtı gitti.Genç olsam "Calvino Grubu" oluşturup "okuma günleri" düzenlemek isterdim.Gerek "Karşılaştırmalı Edebiyat" gerekse "Yüksek Edebiyat" tek başıma altından kalkabileceğim bir alan değilmiş, bunu öğrenmek üzdü tabii...
Bunların arasında üç adet "Meyer" okumak, dünyayı ayağa kaldıran edebiyat şaheseri neymiş görmek kısmet oldu. Bir zamanlar Love Story fırtınasında yaşadığım duyguyu yaşadım. Zengin oğlan-fakir kız masalı Tanzimat'tan bu yana ezberlediğimiz bir konu...Üstüne bir de "hastalanıp ölmek" sosunu ekleyince yurdum insanı için hiç te yeni bir konu değildi Love Story.
Sonra Kırmızı Pazartesi yaktı kavurdu insanları. Okuyunca aynı hayal kırıklığını yaşadım. Yaşar Kemal'den başlayarak-üstelik daha kapsamlı-yazılan, gazetelerin üçüncü sayfa haberleri arasında görüp kanıksadığımız bir konu işlenmiş. Elbette dünyamızda "yazılmayan konu, yer,zaman" kalmadı. Her şey işlendi,yazıldı. Bunu bizim nasıl anlattığımız/kurguladığımız ve yeniymiş gibi gösterebildiğimiz önemlidir.Meyer için harcadığım paraya ve zamana acıdım ama yazarın konuyu nasıl bağlayacağını da görmek istiyorum. Bu yüzden son iki kitabı da alıp okuyacağım.
Ünal Aytür'ün Henry James incelemesini okudum en son. Yazma hevesi olanlara gönül rahatlığıyla önerebileceğim bir eser.Yol göstereceğini düşünüyorum.
Şimdi okuduğum eser Hanna Blank'ın Bekâretin "El Değmemiş" Tarihi.Keyif duyarak okuduğumu itiraf etmeliyim. Bitince belki hakkında bir şeyler yazarım.
|