Mesajı Okuyun
Old 31-03-2009, 12:24   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 1993/6294
Karar: 1993/10993
Karar Tarihi: 17.06.1993

ÖZET: İnkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığının saptanamaması halinde, uyuşmazlığın dar yetkili mercide çözümlenmesi mümkün değildir. Bu durumda, borçluya menfi tespit davası açma külfeti de yüklenilemez. Ayrıca taraflarından herbiri iddiasını ispata mecburdur. Borçlu; senetteki imzayı inkar ettiğinden, davadaki sıfatına bakılmaksızın hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıya düşer. Alacaklı, genel hükümlere göre açacağı davada, alacağının varlığını diğer delillerle kanıtlamak zorundadır. Açıklanan şu duruma göre, itirazın kabulü gerekir. Bu yüzden karar düzeltme isteminin kabulü gerekir.

(2004 S. K. m. 62, 68/a, 170) (743 S. K. m. 6) (1086 S. K. m. 309, 310, 311, 312)

Dava: Merci kararının onanmasına mutazammın 2.2.1993 tarih, 11408-1773 sayılı Daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine; bu işle ilgili dosya, mahallinden Daireye 11.5.1993 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Borçlu; yasal süre içinde merciye verdiği itiraz dilekçesinde, takip dayanağı bonodaki keşideci imzasının murisi Ali'ye ait olmadığını ileri sürmüştür. Adli Tıp Kurulu'ndan alınan raporda, takip konusu senetteki imza ile mukayese imzaların grafolojik muhteva içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay iki bukleden ibaret oldukları cihetle, .. senetteki imzaların Ali'nin eli ürünü oldukları-olmadıkları yönünden bir sonuca gidilmeye olanak bulunmadığı bildirilmiş, mercice, davacı imzanın Ali'ye ait olmadığını kanıtlanamadığından bahisle itirazın reddine karar verilmiştir.

İİK.nun 170/3. maddesi uyarınca, İcra Tetkik Merci; 62 ila 68/a maddelerine göre yapacağı inceleme sonunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne, inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa itirazın reddine karar verir. Somut olayda olduğu gibi, inkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığının saptanamaması halinde, uyuşmazlığın dar yetkili mercide çözümlenmesi mümkün değildir. Bu durumda, borçluya menfi tespit davası açma külfeti de yüklenilemez.

MK.nun 6. maddesi hükmüne göre, taraflarından herbiri iddiasını ispata mecburdur. Borçlu; senetteki imzayı inkar ettiğinden, davadaki sıfatına bakılmaksızın hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıya düşer. Alacaklı, genel hükümlere göre açacağı davada, alacağının varlığını diğer delillerle kanıtlamak zorundadır. Açıklanan şu duruma göre, itirazın kabulü gerekir. Merci kararı bu gerekçe ile bozulacağı yerde onandığından, karar düzeltme isteminin kabulü ile merci kararının bozulması uygun görülmüştür.

Sonuç: Borçlu vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne, dairemizin 2.2.1993 tarih ve 11408-1773 karar sayılı kararının kaldırılmasına, merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.6.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Sayın Meslektaşım;

Çok uzun bir karşı oy yazısı vardı onu çıkararak kararı ekliyorum.

Bu açıklamam da imzaya itiraz eden borçlunun lehine itirazın kabulü şeklinde karar verilmesi yönünde.

Sizin dosyanızda en azından bir kere yapılmış bilimel bir tespit var.

Yukarıdaki örnek yargıtay kararı imzanın borçluya ait olduğunun "TESPİT EDİLEMEMESİ" (ayırt edici özelliğinin bulunmaması..vs) halinde dahi itirazın kabul edilmesi gerektiği yönünde.

Saygılar.