Mesajı Okuyun
Old 31-03-2009, 08:56   #2
radikal

 
Varsayılan

Aşağıdaki Yargıtay Kararı işinize yarayabilir. Ayrıca yediemin hakkında TCK 289.maddesi gereğince muhafaza görevini kötüye kullanmak suçundan C.Savcılığına suç duyurusunda da bulunulabilir.

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/446
K. 1997/879
T. 19.2.1997
• HACZEDİLEN MENKUL MAL ( Mal Üzerinde Üçüncü Kişilerin Zilyedlik Hükümlerine Dayanarak İyiniyetli Olmak Koşuluyla Kazandıkları Hakların Yasanın Koruması Altında Olması )
• İYİNİYET ( Haczedilen Menkul Mal Üzerinde Üçüncü Kişilerin Zilyedlik Hükümlerine Dayanarak İyiniyetli Olmak Koşuluyla Kazandıkları Hakların Yasanın Koruması Altında Olması )
• DİKKAT VE ÖZEN GÖSTERME BORCU ( Bu Borcu Yerine Getirmeden Haczedilen Menkul Malı Zilyet Edinen Kişinin İyiniyetinden Bahsedilememesi )
2004/m.86/1,86/2
ÖZET : Haczedilen menkul bir mal üzerinde 3. Kişilerin zilyedlik hükümlerine dayanarak, iyiniyetli olmak koşuluyla, kazandıkları haklar yasanın koruması altındadır. Ancak, kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermeyen kişi, iyiniyet iddiasında bulunamaz.

DAVA VE KARAR : 23.3.1995 tarihindeki haciz, bankanın genel kredi sözleşmesine teminat olarak rehnettiği borular üzerine borçlulardan E... Dış Ticaret Limited Şirketinin depo sahasında uygulanmıştır. Davacı üçüncü kişi, bu haciz işleminden sonra mahcuz boruları 14.4.1995 gününde borçlulardan E... Dış Ticaret Şirketinden satın aldığını iddia ederek eldeki davayı açmıştır. Görülüyor ki, satın alma işlemi haciz işleminden sonraki bir tarihte olmuştur. Gerçekten, haczedilen menkul mal üzerinde üçüncü kişilerin zilyedlik hükümlerine dayanarak iyiniyetle kazandıkları haklar yasanın koruması altında ise de ( İİK. m. 86/2 ), burada önemli olan satın alanın iyiniyetli, yani malın hacizli olduğunu bilmemesi veya bilecek durumda bulunmadan satın alıp almadığının açıklığa kavuşturulmasıdır. Aksi halde alacaklının hacizle o mal üzerinde elde ettiği hakların ihlal edildiği nisbette iktisabın geçersiz olacağı kuşkusuzdur. ( İİK. m. 86/1 ). Somut olayda davacının satış bedeli olarak borçluya 17.4.1995 günlü fatura karşılığı 1.171.246.250 TL ödediği bilirkişi raporuyla sabit olduğu halde, mahcuzların değeri, 23.3.1995 günlü haciz zaptında 5.300.000.000 TL olarak saptanmıştır. Şu halde, hurda ve demir ticareti ile iştigal eden davacının, malın bu kadar ucuz satış nedenini araştırmaması, satış işleminde kendisinden beklenen ihtimamı sarfetmediğini gösterir. Kaldı ki dava dilekçesinde izah edildiği şekilde, bir gezi sırasında mahcuz boruların arsada tesadüfen görülerek içinde bulunulan araçtan inilip, bunların iyiniyetle satın alındığı iddiası da hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Öyleyse, icabı hale göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişi, iyiniyet iddiasında bulunamayacağından ( MK. m. 3 ) alacaklının hacizle elde ettiği hakkını ihlal ettiği nisbetle geçersiz olan satın alma işlemine ( tasarrufa ) dayanılarak açılan istihkak davasının reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle alacaklı banka yararına BOZULMASINA.....