Mesajı Okuyun
Old 19-03-2009, 10:04   #12
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
"3. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar
MADDE 16.- Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir."

İşte Medeni Kanun'da aynı statüde kabul edilen "ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar"dan söz ediyorum.

1. Madde 16 yı değerlendirmek ancak 9,10 ve 11. maddeler çerçevesinde olur. Bahsettiğim maddeleri değerlendirdiğinizde ayırt etme gücüne sahip olan küçüklerin ve kısıtlıların organ bağışında bulunamıyacakları sonucuna varırsınız. Bu türden bir fiil kanuni temsilcinin rızasına bağlıdır.
2. Durum Alman ve Avusturya Hukuklarında açık olarak belirtilmiş.
3. Medeni kanunumuza kaynaklık eden İsviçre Medeni Kanunun'da bu konuda açıklık yok.
4. Medeni kanunun Fiil Ehliyetini düzenliyen maddeleri (Madde 9 - 16) İsviçre Medeni kKanunu'nun 12.ci maddesinden 19.cu maddesine kadar olan hükümlerine tekabül ediyor ve olduğu gibi tercüme edilmiş.
5. Tek ayrılık 'Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir' hükmünde. Bu hüküm İsviçre Medeni Kanunu'unda şu şekilde ifade edilmiş. 'Ohne diese Zustimmung vermögen sie Vorteile erlangen, die unentgeltlich sind, und Rechte auszuüben, die ihnen um ihrer Persönlichkeit willen zustehen'. Benim düşünceme göre ya ortada bir tercüme hatası var, ya da kanun koyucunun bilerek kaynak kanuna ters düşen bir belirtmesi. Ben burada bir tercüme hatası olduğu düşüncesindeyim.

Almanca bilenler altını çizdiğim iki ifadenin birbirine uygun olup olmadığı konusundaki fikirlerini belirtirlerse memnun olurum.

Saygılarımla