Mesajı Okuyun
Old 09-03-2009, 23:41   #2
MÜVEKKİL

 
Varsayılan

Kaza tek taraflı mı 2 taraflı mı belirtilmemiş iki taraflı ise karşı tarafa zaten dava yöneltilebilir tek taraflı ise;
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sürücü, Aracın Sigorta Teminatında mıdır?
Hazırlayan: Zihni Metezade, TSRŞB Yönetim Kurulu Müşaviri


Bu ay ki e-bülten “Uzman Gözüyle” bölümünde “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına tabi motorlu araç sürücüsünün, aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası teminatı içinde olup olmadığı konusuyla ilgili yargıtay kararı” konusuna, aşağıda yer alan başlıklarla yer verilmiştir.
I. Giriş ve Yargıtay Kararı
II. Konunun İrdelenmesi ve Değerlendirme
I. Giriş ve Yargıtay Kararı

2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununa (KTK) göre yapılması zorunlu Trafik Sigortası ile sigortacı, işletenin hukuki sorumluluğunu üzerine almıştır. Bu sigorta ile motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet verilmesi halinde işletenin hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar karşılanmaktadır. Ancak meydana gelen kazada bizzat araç sürücüsünün ölmesi veya yaralanması halinde, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacı, sürücüye de teminat verecek midir? Tazminat ödemekle yükümlü olacak mıdır?
Yargıtayın bu konuda pek fazla kararı yoktur. Sigorta sektörünce bilinen tek karar Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesinin bu konudaki 17.4.1995 tarihli, E.1995/2056, K.1995/3648 sayılı kararıdır. Sektör tarafından benimsenemeyen, ancak dikkate alınması zorunluluğu hissedilen tek karar budur. Kanımızca karar, gerek Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına göre sorumluluk ve sigortalı anlamı, gerekse Türk Sigorta Mevzuatının bu husustaki hükümleri ve dış ülkelerdeki anlayış karşısında doğru değildir. Bu nedenle konuya değinilmiş ve yazımızda bunun irdelemesi yapılmıştır.
Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesinin, 17.4.1995 tarihli kararında, mahalli mahkemenin kararına değinilerek, “taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirkete zorunlu trafik sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu trafik kazasında kendisinin ölümü sonucu onun desteğinden yoksun kalanlarının aracın işleteninden dolayısı ile onun hukuki sorumluluğunu üzerine alan sigortacıdan sigorta tazminatı isteyip, isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere zorunlu trafik sigortasında sigortacı, KTK’nun 91nci maddesiyle, işletenin aynı Yasanın 85/1nci maddesinde öngörülen hukuki sorumluluğunu üzerine almış bulunmaktadır. Anılan maddeye göre ise, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olursa işletenin bu zarardan sorumlu olacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. Sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı Yasanın 92nci maddesinde araç sürücünün bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, sigorta poliçesi genel şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir. O halde, sürücünün ölümü nedeniyle sigortacının sorumluluğu ilke olarak benimsenmelidir.
Davalı sigorta şirketi, davacıların, murislerinin kusurundan yararlanmayacaklarını savunmuş iseler de, dosya içindeki Adli Tıp Kurumu raporuna göre, muris sürücü bu olayda 5/8 oranda kusurlu bulunmaktadır. Sürücüsünün 5/8 oranında kusurlu olması, kusurun tamamının kendisinde olmaması nedeniyle KTK’nun 86ncı maddesi gereğince işleten ve dolayısı ile onun sigortacısının sorumluluğunu bertaraf edemez. Nitekim mahkemece de zarardan davacılar murisinin kusur oranına göre indirim yapıldıktan sonra tazminata hüküm kurulmuş bulunmaktadır.” denilerek, davalı sigorta vekilinin temyiz itirazları varit görülmemiştir.
II. Konunun İrdelenmesi ve Değerlendirme
Yargıtayın kararında özet olarak (Zorunlu Trafik Sigortasında, sigortacı, işletenin hukuki sorumluluğunu üzerine almıştır. Sürücü de Zorunlu Mali Sorumluluk dışında kalmadığından işletene karşı tazminat isteğinde bulunabilir. Bu sebeple, kazada araç sürücüsü ölmüşse sigorta şirketinden tazminat istenebileceği ve sürücünün kusur oranına göre indirim yapıldıktan sonra tazminata hüküm kurulacağı) kararlaştırılmıştır.
Kararın esası, bedeni zarara uğrayan sürücünün sigortanın teminatı dışında kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Sürücü Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasında teminat içi mi, yoksa teminat dışı mıdır? Sürücünün bu sigortada teminatı olabilir mi? Aşağıda mevcut mevzuat hükümleri karşısında bu hususların irdelenmesi yapılmıştır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre, “Sürücü; karayolunda motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişidir”. Kanun sürücü, yanında şoförün tanımını da yapmıştır. “Şoför: karayolunda, ticari olarak tescil edilmiş bir motorlu taşıtı süren kişidir.”
Yargıtayın 1995/3648 sayılı kararında sürücü veya şoför olarak bir ayırım yapılmamış ve sürücünün durumu ve deyimi işlenmemiştir. Oysa sürücünün araç ile olan ilişkisi, sigorta ile ilgili hükümler açısından sonucu etkilemekte ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının uygulanıp uygulanmayacağının, buna göre incelenmesi gerekmektedir. Yargıtayın kararında sözü edilen “sürücü” dür.
Gerek 2918 sayılı kanun, gerek Trafik Sigortası açısından ise üç halde ve nitelikte sürücü söz konusudur;
Bizzat işletenin sürücü olması hali: Bu takdirde Trafik Sigortası ile işletenin sorumluluğu karşılandığından ve Trafik Sigortası Genel Şartlarının 3/b maddesi ile işleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri sigorta dışında kaldığından “sürücü işleten” bizzat uğradığı maddi ve bedeni zarardan dolayı talepte bulunamayacaktır.
Hatır için verilen araç sürücüsü olma hali:Motorlu araç bir kimseye hatır için karşılıksız verilmiş olabilir. Bu takdirde sürücü olan bir kimsenin durumu 2918 sayılı Trafik Kanunu'nun 87nci maddesine göre “motorlu aracın yaralanan veya ölen kişiye hatır için verilmiş bulunması halinde, işletenin sorumluluğu genel hükümlere tabidir” ve bu halde sürücü sigorta teminatı dışında kalır. Yargıtayın bu yolda birçok kararı vardır. Oysa K.1995/3698 sayılı kararda sürücünün bu açıdan durumu incelenmemiştir.
Diğer hallerde sürücü:İşletenin açık rızasına dayanarak işletenle arasında bağımlılık ilişkisi olan ve yardımcı niteliğinde, yetkili sürücü olarak isimlendirilebilecek kimselerdir. Örneğin hizmet sözleşmesine veya kadroya göre çalıştırılan şoförler bu gruba girerler. İşletenle arasında bağımlılık ilişkisi olmadan motorlu araç kullanan izinli sürücüler de vardır. İşletenin aile bireyleri, eşi, çocukları da araç kullanmaları halinde bu tür sürücülerdendir. Bütün bu sürücülerin kusuru, işletenin sorumluluğu içindedir. Sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu olması halinde zarar gören Borçlar Kanunu'nun 41inci maddesine göre sürücüye, Karayolları Trafik Kanunu'nun 85inci maddesine göre de motorlu araç işletenine dava açabilecektir.

2918 sayılı Kanunun muhtelif maddelerinde sürücü ile işleten arasındaki sorumluluk bakımından ilişki belirtilmiştir. Şöyle ki;
İşletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin 85inci maddenin son paragrafına göre “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılımın yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”
İşleteninin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması başlıklı 86ncı maddeye göre de “İşleten veya araç, işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.”
Her iki maddede işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu araç sürücüsünün sorumlulukları birbiri içinde tutulmuştur. Madde hükümlerinden, sigorta teminatının, bu sorumlulukları karşılamak üzere verildiği, sorumluluktan kurtulmanın da bu kişilerin kusuru bulunmamalarına bağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu vesile ile şu hususa da değinelim ki, motorlu araç işletilmesinden doğan sorumluluk tehlike sorumluluğudur. Ancak, trafik kazalarında tehlike sorumluluğu ilkesinin kabul edilmesi nedeniyle, işletenin kendisinin veya sürücüsünün kusursuz olduğunu iddia ederek sorumluluktan kurtulamaması gerekirken, 85inci maddenin son fıkrasında işletenin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu tutulması hükmü bu ilke ile bağdaşmamaktadır.
Yargıtayın K.1995/3648 sayılı kararında, Zorunlu Trafik Sigortasında, sigortacının işletenin KTK’nun 85inci maddesinde öngörülen hukuki sorumluluğunu üzerine aldığına değinilerek "sigortacının sorumluluğunu sınırlayan Yasanın 92nci maddesinde araç sürücüsünün bu kapsam dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, sigorta poliçesi genel şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir.O halde, sürücüsünün ölümü nedeniyle sigortacının sorumluluğu ilke olarak benimsenmelidir” denilmiştir.
Yargıtayın benimsediği bu ilkeye göre tazminata hükmettiği kararında dayandığı gerekçe, sigorta açısından aşağıdaki nedenlerle kanımızca doğru değildir. Şöyle ki;
1- KTK’nun 91inci maddesi uyarınca sigorta ile teminat altına alınan sorumluluk, motorlu aracın işletilmesi sonucu, üçüncü şahısların ölümü, yaralanması veyahut bir şeyin zarara uğraması halinde doğan zararın karşılanmasına dönüktür. İşleten ve sürücü ise üçüncü şahıs olmayıp sigorta ile sorumlulukları teminat altına alınan kimselerdir.
2- Yargıtay kararında “KTK’nun 92nci maddesinde araç sürücüsünün sigorta teminat kapsamı dışında kaldığına ilişkin hüküm olmadığı bu nedenle sürücünün teminat içinde kaldığı” ifade edilmektedir. Ne var ki, söz konusu maddede işletenin de mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kaldığına ilişkin bir hüküm yoktur. Yargıtayın düşünüşüne göre işletenin de teminata dâhil olduğu mu söylenecektir? Elbette değil, KTK 85 ve 86ncı maddelerinde işletenin ve sürücünün sorumlulukları aynı anlamdadır, bu sorumlulukların muhatabı işleten olup, aynı kanunun 91inci maddesine göre sigorta yaptırmakla yükümlüdür.
3- Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Eski Genel Şartlarının Sigorta Dışında Kalan Hallerle ilgili bölümündeki “motorlu araç hatır için kendilerine verilen kimselerin yaralanmaları veya ölmeleri halinde ileri sürülecek taleplerin sigorta teminatı dışında kaldığına” dair hüküm, genel şartların yeniden düzenlenmesi sırasında Kanunun 87nci maddesinde yer aldığı düşünülerek metinden çıkarılmıştır. Nitekim 2918 sayılı Kanunun 87nci maddesi bu halde sürücüyü açıkça teminat dışı bırakmıştır.
4- Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 3üncü maddesinde sigorta teminatı dışında kalan haller sıralanırken, maddenin (b) fıkrasında, “aracı sevk ve idare edenin, aracı sevk ve idare ederken, uğrayacağı zararlar dolayısıyla ileri sürülen talepler” sigorta teminatı dışında tutulmuştur. Trafik İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası, Karayolları Trafik Kanununa ve umumi hükümlere göre araç işleteninin hukuki sorumluluğunun, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası teminat limitlerinin üzerinde kalan kısmına teminat vermektedir.
İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortasının değinilen (3/b) maddesi hükmü aracı sevk ve idare edenin (sürücünün) uğrayacağı zararları sigortadan istisna kılarken, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile de sürücüye gelen zararların teminat dışı olduğunu, dolayısıyla, bu zararlar için ayrıca İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası ile teminat verilemeyeceğini vurgulamış olmaktadır.
5- KTK’nun 108inci maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına tabi motorlu araçların sebep olacağı zararların, işletenin sorumluluğuna ilişkin kurallar uyarınca, maddede belirtilen hallerde karşılanması amacıyla, Garanti Fonu oluşturulmuştur. Kazanın meydana geldiği tarihte geçerli teminat tutarları dâhilinde zorunlu mali sorumluluk sigortasını yaptırmamış işletenlerin, bedensel zararlar karşısında sorumluluğu bu Fondan karşılanmaktadır. Garanti Fonu Yönetmeliğinin Fondan karşılanmayacak zararları düzenleyen 15inci maddesinin (c) fıkrasında ise Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası bulunmayan ve “kazaya neden olan aracın işleten veya sürücüsü tarafından ileri sürülecek zararlar”ın Fondan karşılanmayacağı belirtilmiştir. Trafik sigortası ile ilgili hükümler çerçevesinde ve Trafik Kanunu hükümleri dikkate alınarak uygulanan Garanti Fonu ve Fon Yönetmeliğinin hükmü araç sürücüsünün bedensel zararlarının, zorunlu mali mesuliyet sigortası teminatı içinde olmadığının bir başka yasal ifadesidir.
6- Ülkemizin de katıldığı Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi'nin, sözleşmeye ek hükümler bölümünün 1inci maddesinde “Sigortalı teriminden, işbu yasanın hükümleri gereğince sorumlulukları teminat altına alınmış kişiler anlaşılır” tanımı yapılmıştır. Ek hükümlerin 3üncü maddesine göre sigorta, “sigorta edilmiş taşıtın sahibinin, zilyedinin ve sürücüsünün mali sorumluluğunu teminat altına almalıdır”. 4üncü maddesi hükmüne göre de “zarara neden olan aracın sürücüsü, sigorta sözleşmesini akdeden kişi ve mali sorumlulukları poliçe tarafından teminat altına alınan bu tür şahıslar” sigortadan yararlandırılmayabilirler. Görülüyor ki Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi ile sürücü, işleten yanında sorumluluğu karşılanan ve sigorta teminatı dışında kalabilen şahıs olarak kabul edilmektedir.
7 -Bu konuda, Avrupa ülkelerindeki uygulamaların ışığı altında, Avrupa Sigortalar Komitesinin (CEA) hazırladığı, CEA Info adlı 10 Kasım 1999 tarihli Avrupa’da Otomobil Sigortası Uygulama Kılavuzu isimli yayında, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının esasları belirtilmiştir. 35 anahtar noktada belirlenen bu esaslarda yer alan 4 ve 5 no’lu ilkeler şöyledir.
4.Madde: Sigortalı olarak dikkate alınan kimdir? Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında, sigortacı tarafından sorumluluğu teminat altına alınan sigortalı araç maliki veya aracın sürücüsüdür. Yani zorunlu sorumluluk sigortasında, zarar gören değil, sorumlu olan kimse sigortalı niteliğine sahiptir.
5.Madde: Trafik kazasından sonra, Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısı tarafından kimin zararı tazmin edilir?
Bu sigorta ile aracın sürücüsü dışında kalan, bütün şahısların zararı tazmin edilebilir. Yani, sigortalı aracın yolcuları (sürücü hariç), bir başka araçta seyahat edenler, bisikletliler veya yayalar ve kamunun yararlanmasına açık yerleri kullananlar, genel bir ifadeyle zarar gören tüm bu şahıslar (üçüncü şahıs) telakki edilirler.”

Avrupa’da Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile ilgili CEA Uygulama Kılavuzunda yer alan bu hükümler zorunlu mali sorumluluk sigortası açısından, araç sürücüsünün, aracına ait sigortanın teminatı dışında tutulduğunu göstermektedir.
8- Yargıtayın 1995/3648 sayılı kararı ile zarar gören olarak kabul edilen sürücünün, Trafik Kanunu'nun 86ncı maddesi hükmü dikkate alınarak kazanın oluşumundaki kusuruna göre, tazminat miktarında indirim yapılmakta; teminat içinde kalan bakiye miktarının ise kusurun bir başka şahsa ait olmasına rağmen kendi aracının sigortasından ödenmesi esası getirilmektedir.
Sürücü yukarıda da etraflıca belirtildiği gibi zarar gören değil, sorumluluğu sigorta edilen ve kusuru halinde kusuruna göre zarar faili olan kimsedir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası hükümlerine göre, sigortalı işletenin ve bu arada sürücünün kusuru göz önünde tutularak üçüncü şahıslara tazminat ödenmekte, zarara neden olayda başka kusurların ve kusurluların bulunması halinde, zararın o şahıslara isabet eden kısmı da bu kusurlu şahıslarca karşılanmaktadır. Bir başka ifade ile, sigortalı araç veya sürücünün kusuru üzerindeki zararın, trafik sigortasınca karşılanması söz konusu değildir.
Sonuç olarak; yukarıda belirtilen nedenlerle, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının anlamı, içeriği ve dünya uygulaması ile uyuşmadığını düşündüğümüz ve sigorta sektörü için konusunda az rastlanan kararlardan biri olan Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesinin 17.4.1995 tarihli, 1995/3648 sayılı kararı nedeni ile bu konudaki görüşümüz;

1- Araç sürücüsünün, işleten gibi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sorumluluğu teminat altına alınan kimse olduğu ve yine işleten gibi sigorta teminatı dışında kaldığı ve Yargıtay içtihadının buna göre oluşmasının bu sigortanın yapısına uygun düşeceği;



2- Ayrıca konuya açıklık kazandırmak üzere,
a. İşletenin ve sürücünün ileri sürebilecekleri talepler ile
b. Sürücünün eşinin, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin


2918 sayılı Kanunun 92nci maddesine ilave edilmesinin yerinde olacağı;
3- Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortasının, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası teminat sınırları üzerinde kalan kısmı teminat altına aldığı göz önünde tutularak, İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında teminat altına alınmadığı belirtilen “aracı sevk ve idare edenin aracı sevk ve idare ederken uğrayacağı zararlar dolayısıyla ileri sürülen talepler”le ilgili (3/b) maddesi hükmünün, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına konulması suretiyle, uygulamaya paralellik ve açıklık getirileceği, bunun Garanti Fonu Yönetmeliğinin 15inci maddesi hükmüne de anlam kazandıracağı,
4- Sürücünün maruz kalacağı kazalara karşı teminat altına alınmasını teminen Ferdi Kaza Koltuk Sigortası yaptırılması ve bu sigortaya önem verilmesi gerektiği,
yolundadır.

ALINTIDIR