Mesajı Okuyun
Old 16-02-2009, 12:18   #7
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Teorik olarak ödemenin şirkete yapılmış sayılmayacağı görüşüne katılıyorum . Ancak her olayın özellikleri itibari ile farklı değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Elbette somut olayın özelliklerine bakarak daha doğru bir sonuca varılabilir. Bu nedenle somut olayın özelliklerine göre bu kimsenin ticari vekil yahut daha dar yetkili olan tüccar memuru olup olmadığı hususunun araştırılması gerekir.
Eski bir olayda şirket tarafından verilmiş br vekaleti bulunan ancak vekaletnamesinde senet düzenleme yetkisinden söz edilmeyen bir kimsenin imzaladığı bir borç senedinin şirketi bağlayıp bağlamayacağı hususu bir davada tartışma konusu olmuştu. Biz, bu kimseye verilen vekaletin kapsamı itibari ile ticari mümessillerin haiz olduğu yetkilerin tümünü kapsadığını, bu nedenle bu kimsenin ticari mümessil olarak kabul edilmesi gerektiğini öne sürdük. Zira bu kimse ticari mümemessil sayılacak olur ise ticari mümessillerin kanundan kaynaklanan yetkilerinden kambiyo senetleri düzenleme yetkilsine de haiz sayılacaktı. İlk derece mahkemesi bu iddiamızı makul bulmadı. Ancak kararı temyiz etiğimizde Yargıtay, yaklaşımımızı (önceki kararları ile uyum içinde) haklı buldu.
Bana göre bir kimsenin hesabına şirket adına para yatırılması, üçüncü kişilerce bu kimsenin işletmenin devamlı surette geniş veya sınırlı yetkili işlemlerini yapma yetkisine haiz olduğu şeklinde kanaat oluşturulduğunu gösterir. Bu görüntünün yani üçüncü kişilerde yaratılan yanılsamanın yaygın ve devamlı olup olmadığının araştırılması gerektiğine inanıyorum.
Saygılarımla.