Mesajı Okuyun
Old 26-01-2009, 00:05   #13
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Belki yardımı dokunur...

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/3353
Karar: 2008/5864
Karar Tarihi: 25.03.2008

ÖZET: Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. İbrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın kullanılması için kanundaki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde hamil, keşideci ve keşideci lehine aval veren (kefil) dışındaki müracaat borçlularına (lehtar ve cirantalara) karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin takibi için protestoya gerek yoktur. Bu nedenlerle şikayetin reddi gerekir.


(6762 S. K. m. 592, 614, 626, 642, 690)

Dava: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK'nun 438. ve İİK'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;

2- Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı vekili tarafından 24 adet bonoya ve muacceliyet sözleşmesine dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe başlandığı, borçlu O.T.'ye örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine adı geçen vekilinin yasal sürede İcra Mahkemesi'ne başvurarak takip dayanağı bonolardan 21 adedinde tanzim tarihi bulunmadığı, protesto keşide edilmediği, muacceliyet şartının gerçekleşmediği nedenleriyle kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.

Mahkemece takip dayanağı senet asıllarının incelenmesinde; tamamında tanzim tarihi olarak 10.01.2007 tarihinin yazılı olduğu belirlenmiş olmakla tanzim tarihinin senet tedavüle çıkarken mevcut olması yeterli olup ne zaman çekildiği anlaşılamayan senet fotokopilerinde tanzim tarihinin bulunmayışı gerçekte ve tedavüle çıkarılırken mevcut olmadığını göstermez. TTK. 690. madde yoluyla uygulanması gerekli 592. maddesine göre tamamen doldurulmadan bono düzenlenebileceğinden tanzim tarihinin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı bir belge ile kanıtlanması gerekir. Kaldı ki alacaklının bu yönde bir iddiası da bulunmadığı gibi takip dayanağı bonoların tarafların kabulünde olan ve borç tasfiyesi amacıyla düzenlenen 10.01.2007 tarihli protokol uyarınca düzenlendiği ve bonoların tanzim tarihlerinin de mevcut hali ile anlaşmaya uygun olarak doldurulduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle mahkemenin bir kısım bonolarda tanzim tarihi bulunmadığı nedenine dayalı iptal gerekçesi doğru değildir.

Öte yandan bono haricinde düzenlenen ve bonoya açık atıf yapılan bir sözleşme ile belirlenen muacceliyet koşulu geçerlidir. Somut olayda takip dayanağı bonoların borç tasfiyesi amacıyla düzenlenen 10.01.2007 tarihli protokol uyarınca verildiği tarafların kabulünde olup, anılan sözleşmede senetlerden birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğerlerinin muaccel olacağı kararlaştırılmış olmakla, sözleşmede düzenlenen bu muacceliyet şartı geçerlidir. Protokol kapsamında düzenlenen 28.02.2007, 31.03.2007, 30.04.2007 ve 30.05.2007 vade tarihli bonolar vadelerinde ödenmediğine göre sözleşme uyarınca verilen takip dayanağı diğer bonoların muaccel olduğunun kabulü gerekir.

Yine, takip dayanağı bonoların incelenmesinde; takip yapan alacaklının bonoların lehdarı, borçlu O.T.'nin ise kefil olduğu anlaşılmaktadır. Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK 614. maddesi gereği bonoda kefil de (aval veren) hamile karşı borcun tamamından keşideci gibi sorumludur. İbrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın kullanılması için T.T.K.'nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 626. maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde TTK.'nun 642. maddesi gereği hamil, keşideci ve keşideci lehine aval veren (kefil) dışındaki müracaat borçlularına (lehtar ve cirantalara) karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin takibi için protestoya gerek yoktur.

O halde mahkemece borçlu O.T. yönünden şikayetin reddi yerine yazılı gerekçelerle adı geçen borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda 2 maddede açıklanan nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 25.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/2637
Karar: 2007/5240
Karar Tarihi: 20.03.2007

ÖZET: Takip alacaklısı, bono hamili olup, keşideci ve lehtar hakları da takip yapmaktadır. Hamilin cirantalara müracaat edebilmesi için keşidecinin protesto edilmesi zorunludur. Aksi takdirde hamil adı geçenler yönünden (keşideci hariç) müracaat hakkını kaybeder. Dosya içinde protesto evrakına rastlanmamış ise de borçluların ödeme itirazları karsında bu eksiklik takibin iptali nedeni yapılamaz. Bu durumda alacaklının bononun vade tarihi olan 01.09.2006 tarihinden itibaren faiz talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. O halde Mahkemece borçluların ödeme emrinin tebliğinden sonra yaptığı kısmi ödemelerinin borçtan mahsubu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.

(6762 S. K. m. 614, 615, 620, 624, 626, 637, 642) (2004 S. K. m. 170/A) (818 S. K. m. 84)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Hamil, muayyen bir günde ödenmesi gereken poliçeyi (bonoyu) bu tarihte ve bu tarihi takip eden iki iş günü içinde ibraz edebilir. (Prof.Dr. Fırat Öztan Kıy.Ev.Huk. S.674) Gerçekten TTK. nun 615/4 maddesi gereği bononun vadesi muayyen bir gün olarak tesbit olunması halinde, bonoyu tanzim eden keşideci borçlu ödeme zamanında senedin kimin elinde olduğunu bilemeyeceğinden senet hamili TTK. nun 620. maddesi gereği ödenmek üzere bonoyu keşideciye ibraza mecburdur. Bononun vadesinde keşideciye (tanzim edene) ibrazı ile borçlu mütemerrit olur. Senedin vadesinde anılan kanun gereği ibraz olunmadığı ahvalde, keşideci borçlu TTK. nun 624. maddesi gereği masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi ederek borçtan kurtulur. Bu gereği yerine getirmeyen keşideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere kendisine ibraz olunmadığı.vadenin sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulduğuna ilişkin iddiası mercide tartışma konusu yapılamaz.

Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK. 614. maddesi gereği bonoda kefilde (aval veren) hamile karsın borcun tamamından keşideci gibi sorumludur, ibrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın kullanılması için TTK. nun 626. maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde TTK. nun 642. maddesi gereği hamil, keşideci dışındaki müracaat borçluları'na (lehtar ve cirantalara) karsı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Vadesinde ibraz olunup da ödenmeyen bononun hamili TTK. nun 637/11. maddesi gereğince temerrüt tarihi olan vadeden itibaren faiz talep edebilir. Keşidecinin temerrüde düşmesi için TTK. nun 620. maddesindeki koşulun yerine getirilmesi yeterli olup, ayrıca protesto edilmesi borçtan sorumluluğu açısından yersizdir. Yine temerrüt tarihinden itibaren faiz istenebileceği de tartışmasızdır.

Nitekim 11.12.1957 tarih ve 17/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da adi senette dahi vadenin olması halinde, faizin vade tarihinden itibaren istenebileceği kabul edilmiştir. (HGK. nun 22.03.2000 tarih ve 12-706/181 sayılı kararı)

Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olayın incelenmesinde;

Takip alacaklısı, bono hamili olup, keşideci ve lehtar hakları da takip yapmaktadır.

TTK. nun 626 ve 642. maddeleri gereğince hamilin cirantalara müracaat edebilmesi için keşidecinin protesto edilmesi zorunludur. Aksi takdirde hamil adı geçenler yönünden (keşideci hariç) müracaat hakkını kaybeder. Dosya içinde protesto evrakına rastlanmamış ise de borçluların ödeme itirazları karsında İİK. nun 170/a-son maddesi uyarınca bu eksiklik takibin iptali nedeni yapılamaz.

Bu durumda alacaklının bononun vade tarihi olan 01.09.2006 tarihinden itibaren TTK. nun 637/11 maddesi gereği faiz talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. O halde Mahkemece borçluların ödeme emrinin tebliğinden sonra yaptığı kısmi ödemelerinin BK.nun 84. maddesi uyarınca borçtan mahsubu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Saygılarımla.