Mesajı Okuyun
Old 09-01-2009, 13:17   #4
Av. Filiz Taş

 
Varsayılan Duvarın çökmesinde tazminat sorumluluğu

Alıntı:
Yazan unknownwriter
Üstadım ilk önce geçmiş olsun diyerek başlamak istiyorum.
Açacağınız davada davacı olacak kişiler o 6 dairenin sahipleri kendi daireleri için ayrıca tüm bina ve çevre düzenlemesindeki zararlar içinde tüm maliklerdir. Netice olarak zarar gören dairelerin mülkiyeti halen tapuda kime aitse dava hakkıda ona aittir diye düşünüyorum. Burada devir teslimin önemli olacağını düşünmüyorum. Çünkü ayni hakların nakli için teslim aranmamakta tapuda yapılan devir yeterli görülmektedir (Eğer halen tapuda malik müteahitse davacı elbette o olacaktır).

Öte yandan davalınız ise hem diğer binanın müteahiti hemde arsa sahipleridir. Bk mad. 58-2 deki rücu sadece davalılarınız arasındaki iç ilişkisini düzenlemektedir.Size karşı her iki davalıda müştereken ve müteselsilen sorumludur. Zarar veren binanın arsa sahiplerinin müteahite rücu ilişkisi kendi iç ilişkileridir.
öncelikle geçmiş olsun diyorum.YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2004/13847
T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/13847

K. 2004/14306

T. 23.12.2004

• ELATMANIN ÖNLENMESİ VE YIKIM ( Çekişmeli Duvarın İmar Mevzuatına Aykırı Olarak İnşa Edilmiş Olması Halinin Tek Başına Komşuluk Hukukuna Aykırılık Teşkil Etmeyeceği - Bu Halin İdari Yaptırım ve İdari Yargıyı İlgilendireceği )

• KOMŞULUK HUKUKU ( Elatmanın Önlenmesi - İmar Mevzuatına Aykırı Olarak İnşa Edilmiş Olan Duvarın Tek Başına Komşuluk Hukukuna Aykırılık Teşkil Etmeyeceği/Bu Halin İdari Yaptırım ve İdari Yargıyı İlgilendireceği )

• İMAR MEVZUATINA AYKIRI YAPILAŞMA ( Tek Başına Komşuluk Hukukuna Aykırılık Teşkil Etmeyeceği/Bu Halin İdari Yaptırım ve İdari Yargıyı İlgilendireceği - Elatmanın Önlenmesi )

• GÖREV ( Komşu Parsel Malikine Zarar Veren Yapılaşmada Elatmanın Önlenmesi Davasının Adli Yargıda Görüleceği )

• İDARİ YARGI ( Komşuluk Hukukuna Aykırılık Teşkil Eden İmar Mevzuatına Aykırı Yapılaşmada Elatmanın Önlenmesi Davasının İdari Yargıda Görüleceği )

4721/m.683,737

ÖZET : Çekişmeli duvarın imar mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş olması halinin tek başına komşuluk hukukuna aykırılık teşkil etmeyeceği, bu halin idari yaptırım ve idari yargıyı ilgilendireceği muhakkaktır. Ne var ki anılan yapılaşmanın davacı komşu parsel malikine bir zarar vermesi halinde bu iddianın adli yargı yerinde inceleneceği tartışmasızdır. Mahkemece bu yolda bir araştırma ve inceleme yapıldığı söylenemez.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 261 ada 15 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, aynı yer 261 ada 1 parsel sayılı taşınmaz maliki davalının, belediyeden ruhsat almadan ve belediyeler tip imar yönetmeliğinin 18/1 maddesinde öngörüldüğü şekilde imar yoluna çekme mesafesi bırakmadan yaptığı duvar inşaatının evinin önünü kapattığını, bu nedenle zarar gördüğünü ileri sürüp elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.
Davalı, dava konusu duvarın ev inşasına ait olmayıp istinat amaçlı bahçe duvarı olduğunu, ruhsata ve izne tabi olmadığını, ileride yapılacak ev inşasından bahisle muhtemel zarar için dava açılamayacağını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, olayda komşuluk hukuku yönünden önlem alınmasını gerektiren bir yön bulunmadığı, davacının iddiasının imara aykırılık açısından değerlendirilmesi gerektiği, bu tür uyuşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Senem Altınbulak'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişmeli 1 parsel sayılı taşınmaz maliki davalının kendi mülkiyet alanında bir duvar inşa ettiği anlaşılmaktadır. Kayden 15 parsel sayılı taşınmaz maliki olan davacı, anılan duvarın komşuluk hukuku açısından kendisine zarar verdiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683 ncü maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. " hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Çekişmeli duvarın imar mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş olması halinin tek başına komşuluk hukukuna aykırılık teşkil etmeyeceği, bu halin idari yaptırım ve idari yargıyı ilgilendireceği muhakkaktır. Ne var ki anılan yapılaşmanın davacı komşu parsel malikine yukarda belirtildiği anlamda bir zarar vermesi halinde bu iddianın adli yargı yerinde inceleneceği tartışmasızdır. Mahkemece bu yolda bir araştırma ve inceleme yapıldığı söylenemez.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle gerekli soruşturma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx