Mesajı Okuyun
Old 08-01-2009, 15:16   #2
DURU25

 
Varsayılan








T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
E:2004/4795
K:2004/5945
T:16.09.2004
• HAKSIZ İNŞAAT
• İNŞAATI YAPAN KİŞİNİN İYİNİYETLİ OLMASI ŞARTI
• İYİNİYET ŞARTI
• TESCİL TALEBİ
• ECRİMİSİL ÖDEYEN VE TAŞINMAZI SATIN ALMA İRADESİNİ ARSA SAHİBİNE BİLDİREN DAVACI

ÖZET : Başkasının taşınmazına inşaat yapıp temliken tescil isteyen kişinin inşaatın başlangıcından bitimine kadar iyiniyetli olması gerekir. Başka bir anlatımla, taşınmazın kendisine ait olduğu ya da mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmiş olması gereklidir. Eldeki davada, davacı taşınmazı satın alma iradesini davalıya bildirmiş ve taşınmaz için ecrimisil ödemiştir. Bu durumda davacı iyi niyetli sayılamaz. Davanın reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
(4721 s. Kanun m. 718/2, 724)
(743 s. Kanun m. 644/2, 650)
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.10.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, karşı dava olarak el atmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair verilen 27.03.2003 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, Medeni Kanun'un 724. maddesi ( önceki Medeni Kanun'un 650. maddesi ) uyarınca açılan temliken tescil isteğine ilişkindir.
Medeni Kanun'un 718/2 ( önceki Medeni Kanun'un 644/2. ) maddesine göre, arazi üzerindeki mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. Medeni Kanun'un 724. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş olup, zemin ile üzerindeki yapı arasındaki bağlantı kesilmiş ve aşağıdaki koşulların oluşması halinde ise, yapı sahibine üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için:
Bir yapıyı kendi malzemesi ile yapan kişinin, inşaatın başlangıcından bitimine kadar iyi niyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu, ya da 05.07.1944 tarihli 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir ( subjektif koşul ).
Oysa, somut olayda temliken tescil isteyen davacı, dava konusu parseli satın alma iradesini davalıya bildirmiş ve taşınmaz için ecrimisil ödemiştir. Şu halde temliken tescil isteminin kabulü için aranan subjektif koşul gerçekleşmemiştir. Davanın bu nedenle reddi gerektiği gibi tapulama tespit gününe kadar zilyetlikle iktisap süresi dolmadığından buna dayanan iddianın kabulüne de olanak yoktur. Açıklanan bütün bu nedenlerle davanın reddi yerine kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 16.09.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
E:2002/5724
K:2002/6857
T:15.10.2002
• TAPU İPTALİ VE TESCİL
• ARSA MALİKİNE KARŞI MALZEME SAHİBİNİN DAVA HAKKI
• MALZEME SAHİBİNİN DAVA HAKKI

ÖZET : Malzeme sahibinin Medeni Kanunun 650 nci maddesine göre mülkiyetin kendisine geçirilmesine ilişkin talebi şahsi bir hak ve talep niteliğindedir. Bu nedenle, malzeme sahibinin, arsa malikine karşı haiz olduğu dava hakkı, bu konu üzerinde dava açılmadan ve karar alınmadan arsanın mülkiyetinin başkasına geçmesi halinde yeni malike karşı ileri sürülemez..
( 743 s. MK. m. 650 )
( 4721 s. MK. m. 724 )
Dava; Medeni Kanunun 650 nci maddesine dayalı temliken tescil isteğine ilişkindir.
Mahkeme; davanın kabulüne karar vermiş, hükmü; taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
Malzeme sahibinin Medeni Kanunun 650 nci maddesine göre mülkiyetin kendisine geçirilmesine ilişkin talebi şahsi bir hak ve talep niteliğindedir. Bu nedenle, malzeme sahibinin, arsa malikine karşı haiz olduğu dava hakkı, bu konu üzerinde dava açılmadan ve karar alınmadan arsanın mülkiyetinin başkasına geçmesi halinde yeni malike karşı ileri sürülemez.
Davaya konu olayda davacının üzerine kendi levazımıyla bina yaptığı 14 parsel sayılı taşınmaz, önceki malik Aydın Belediyesince gerçekleştirilen ihaleye uygun olarak 25.12.1991 tarihinde tapudan davalı Ö. K. Özer'e satılmıştır.
Bu durumda; kişisel hakkın doğduğu tarihteki malike karşı ileri sürülmemiş olması itibariyle yeni malik davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; dava lehine neticelenen davacı taraf için vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, 250.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15.10.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.