Konu: İş Kazası
Mesajı Okuyun
Old 26-12-2008, 11:43   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi


Esas: 2007/24225
Karar: 2008/7973
Karar Tarihi: 26.05.2008


ÖZET: Davanın niteliği gözetilerek öncelikle hak sahiplerine SSK tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gelir bağlanmamış ise bu yön hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine gelir bağlanması için SSK Başkanlığına karşı dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır.


(506 S. K. m. 24, Ek m. 46) (HGK. 06.04.2005 T. 2005/10-183 E. 2005/241 K.)


Dava: Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısman kabulüne karara verilmiştir.


Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldığından ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.


Karar: 1- Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibi olan yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.


Mahkemece davacı anne ve babanın maddi tazminat isteminin kabulü ile manevi tazminat istemi yönünden davacıların isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.


Davanın bir yönüyle yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 24. maddesinde ana ve babaya gelir bağlanması şartları gösterilmiş olup, 4958 sayılı kanunun 35. maddesi ile 506 sayılı kanunun 24/1 maddesinde yapılan değişiklikten önce ana ve babanın anılan gelirden yararlanabilmelerinin ikinci koşulu, ölen sigortalının sağlığında onların geçimini sağlamış olması iken, anılan maddede yapılan 29.07.2003 tarihli düzenleme ile sigortalının anne ve babasına gelir bağlanmasının ikinci koşulu, <sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir ve aylık almayan> biçiminde değiştirilmiştir.


Uyuşmazlık, anılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 6.8.2003 tarihinden önce ölen sigortalının ana ve babasının bu düzenlemeden yararlanıp yararlanamayacakları konusunda toplanmaktadır.


Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürüyemeyecekleridir. Ancak şu hususta belirtilmelidir ki, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural <derhal yürürlüğe girme> niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumları yeni yasa veya düzenleyici kuralın etkilememesi, onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmaması ise kazanılmış hakları saklı tutma amacı gütmektedir.


Yasaların zaman yönünden uygulanmalarında temel kural bu olmakla beraber, yasada yürürlüğe ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmaması, 506 sayılı kanunun Ek 46. maddesinin bir yürürlük maddesi olmayıp, sadece bağlanan ölüm gelirinin kesilmesi yönünden bir düzenleme içermesi karşısında sosyal güvenlik kurallarının tanımlanan niteliği nedeniyle her iki düzenlemeden, lehe olan düzenlemenin uygulanması gerekmektedir.


Yapılan yargılama sonucunda, davacı yararına olduğuna kanaat getirilen hükmün 4958 sayılı Kanun ile değişik 506 sayılı kanunun 24. maddesi olması karşısında ise ölüm geliri bağlanma hakkını doğuran olayın anılan yasa değişikliği olduğu dikkate alınarak, değişikliği takip eden aybaşı itibariyle gelire hak kazanabileceğinin kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 gün 2005/10-183-241 sayılı kararı da aynı yöndedir.


Dava nitelikçe sosyal sigortalar kurumu tarafından karşılanmayan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkin olduğundan haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımdan davanın niteliği gözetilerek öncelikle hak sahiplerine SSK tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gelir bağlanmamış ise bu yön hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine gelir bağlanması için SSK Başkanlığına karşı dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Başka bir anlatımla, hak sahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada 506 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda, hak sahibine gelir bağlanmayacağı giderek hak sahibinin destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkına sahip olmayacağı açık seçiktir.


Somut olayda davacı anne ve babanın gelir bağlanması için SSK aleyhine 29.01.2003 tarihinde açmış oldukları davanın yapılan yargılaması sonucunda M. İş Mahkemesinin 27.01.2004 tarihli kararı ile sigortalının anne ve babasına destek şartının bulunmadığı gerekçesi ile ret edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yapılacak iş anılan yasa değişiklik nedeni ile davacı anne ve babaya SSK tarafından iş kazası nedeni ile gelir bağlanması için SSK.’na müracaatta bulunması için önel verilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.


2- Davalılardan M.S.’nin işveren olmadığı gibi mahkemece kabul edilen kusur raporunda da kusur verilmemiştir. Bu nedenle M.S. hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddi yerine, gerekçesi açıklanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.


3- mahkemece ölen sigortalının anne babası ve kardeşleri ile birlikte amcası yararına da manevi tazminata hükmedilmiştir. Borçlar Kanununun 47. maddesi, ölenin ailesine dahil kişilerin manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmiştir. Ölenin ailesinden maksat davacılar ile ölen arasında eylemli gerçek bir bağlılık ve ilişki bulunan kişilerdir. Davacı amca ile ölen arasında eylemli ve gerçek bir bağın bulunduğu kanıtlanmamıştır. Ayrıcalıklı bir özelliği ve koşulları bulunmadıkça ölenin amcasının B.K.’nun 47. maddesinden yararlanması hakkaniyet ölçülerine uygun düşmemektedir.


Mahkemece olgular dikkate alınarak davacı amca yönünden davanın reddine karar vermek gerekirken istemin kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.


O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.


Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 26.05.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları