Mesajı Okuyun
Old 25-12-2008, 23:35   #42
Gemici

 
Varsayılan Savunma Mesleği

Ceza Davalarında Avukatın Etkisi Yüzde Kaçtır ?


Soruya bir türlü ısınamadım nedense!
Avukatın, savunmanın desek daha iyi olur, neredeki etkisi söz konusu? Delil toplamadaki mi? Maddi gerçeğin bulunmasındaki mi? Mahkemenin sanığın ve savunmanın yasal haklarına saygı göstermesindeki mi? Sanığa isnat edilen ve kanıtlanan suçluluk oranına göre verilecek olan cezanın ölçüsündeki mi?

Kafamı karıştıran ikinci konu avukatın etkisinin ‘yüzde’ ile ölçülmesi; etkinin istatiksel değeri bulunacak yani. Hangi istatistiki değer? Tek teke davalardaki mi? Ülke çapındaki ceza davalarındaki mi? Genel olarak dünya çapındaki mi? Belirli bir zaman süreci içindeki etkinin yüzdesi mi?

Kötümser bazı mesajları okurken, ‘mademki bu avukatlar etki oranlarını yüzde bir olarak bile görmüyorlar, neden ceza davalarına savunman olarak katılıyorlar’ diye düşündüm. Öyle ya madem ki, hemen hemen , hiçbir etkin yok, yani binanın yapılmasında hiçbir harcın yok ve olmayacak, çık o zaman ortadan. Müvekkilin için en doğru işi yapmış olursun.

Kabul etmek gerekir, yargının bir parçası olan ve kutsal olarak kabul edilen savunma makamı hak ettiği etkiyi yakalamış durumda değil günümüz Türkiye’sinde. Yargının üzerinde durduğu ve durması gerektiği üç ayaktan birisi yok neredeyse. Sorulması gereken soru şu: Bu ayağı kim dumura uğrattı? Mevzuat mı yoksa sistem mi? Dumura uğramış olan bu ayağın sağlamlaşıp gelişmesi için neler yapmak gerekir ve bunu kim yapmalı?

Savunma makamının körelmiş olmasının en bariz örneği, Sayın Ömer Kavili’nin yel değirmenlerine saldırıyormuş hissi veren mücadelesi. Olayı yakından inceleyince bu mücadelenin yel değirmenlerine karşı verilen bir mücadele değil, Türkiye’deki yerleşmiş ve neredeyse gelenekselleşmiş ve savunmayı ciddiye almayan bir zihniyete karşı verilen bir mücadele olduğu görünür. Nedir Av. Ömer Kavili’nin verdiği mücadele? Yasaların kendisine tanımış olduğu hakları istemek. Sonuç nedir peki? Yasaların savunma makamının bir temsilcisi olarak kendisine verdiği hakları talep eden Av. Ömer Kavili sanık olarak mahkeme karşısına çıkarılır.


Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU

Sayın Demirel, zuhulen virgül atmayı unutmuşum, ancak sizin hatırınız için %1 diyeyim, ama geri kalan %99'da hakimlerin, savcıların ve yargı sisteminin sorunlarının, yargı bağımsızlığının yetersizliğinin, hakimlerin iş yüklerinin fazlalığının, bu nedenle dosyalara yeterli zaman ayıramamalarının, adliyelerin fiziki yetersizliklerinin, nitelikli personelin olmamasının,tanıkların, bilirkişilerin ve diğer ilgili kişilerin yeterli hukuk kültürüne sahip olmamalarının, kolluk güçlerinin yetersizliğinin.... hangi oranda payı var bilemiyorum.
Alıntı:
    • Savunmanın tarihteki gelisimi
    Savunma tarih boyunca bir hak olarak değerlendirilmiştir. Savunma hakkı, İnsan Hakları ve Özgürlüklerinin ayrılmaz parçasıdır.
    Yargılama hakkı, savunma hakkı, yaşama hakkı, emeğinin karşılığını alma hakkı, işkence yasağı, örgütlenme özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, toplu sözleşme grev hakkı, seçme ve seçilme hakkı, temel hak ve özgürlüklerin temelini oluşturur.

    Hak ve özgürlükler, tarih boyunca çoğu uzun, amansız, bazen de kanlı mücadeleler neticesi yönetilenler tarafından kazanılmıştır.
    Yargının bağımsızlığı ve yargı teminatı hak ve özgürtlüklerin temel güvencesidir.
    Bilimin belirttiği gibi insan yekasında ve kavramlarında soyut kavram yoktur. Her kavramın dışarıda bir obesi vardır. Bu anlamda yargı bağımsızlığı ve yargı güvencesinin hayata somut olarak aktarılması için savunma hakkının eksiksiz tanınması gerekir.
    Yargının adil olabilmesi için bağımsız yargıya, savubma hakkına, yargıç güvencesine kayıtsız şartsız ihtiyaç vardır.
    Savunma mesleği ıkı temel kavram üzerine kurulmuştur. GÜVEN ve BAĞIMSIZLIK.
    Savunma mesleğinde güven başka mesleklerde olmayan, savunma mesleği ile özdeşleşmiş, ağır bir sorumluluktur. Savunma mesleği, mesleğin ifasını, bireylerin, yargının, toplumun ve sistemin güvenini kazanarak, bu güvenden yararlanarak gerçekleştirir.
    ……………

    Savunma mesleğinin diğer temel kavramı özgürlüktür. Meslekte özgürlük temel hak ve özgürlüklerle başlar. Temel hak ve özgürlüklerin oluşmadığı sistemlerde savunma mesleği varlığını sürdüremez. Temel hak ve özgürlüklerin gelisimi, savunma mesleğini de geliştrimiştir.

    Temel hak ve özgürlüklerin var olduğu hukuk sisteminde, savunma mesleği, evrensel hak ve özgürlükler, hukuk yapısı ve meslek kuralları içinde bağimsızdır, özgürdür. Aslında sistemin savunma mesleğine verdiği bu bağımsızlık, devletin temel hak ve özgürlükleri korumaya yönelik bir arzusunun ifadesidir.

    Kaynak: Tarihte Savunma ve Meslek Kuralları, Av. Adil Giray Çelik

Yukarıdaki iki alıntının yorumlanmasını,
*Türkiye’de etkin bir savunma mesleğinin yasal koşullarının var olup olmadığını,
*Yasal koşullar varsa, neden etkin bir savunma mesleğinin oluşmadığını,
*Savunmanın ceza davalarındaki payının istatistiki değerlendirilmesini,
*Ortaya çıkan değerin, savunmanın olması gereken etkiniliğini yansıtıp yanstımadığını, okuyanlara bırakıyorum.

Saygılarımla