Mesajı Okuyun
Old 23-12-2008, 13:38   #2
avkevser

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/13988

K. 2002/14391

T. 3.12.2002

• NAFAKA ( Davalı Eşi Olan Davacıya Gücü Nispetinde Yeterli Maddi Katkıda Bulunmak ve Gerekirse Taşınmazlarını Nakite Dönüştürerek İhtiyaçları Karşılamak Zorunda Olduğu )

• KADININ ÇALIŞMAMASI ( Davalı Eşi Olan Davacıya Gücü Nispetinde Yeterli Maddi Katkıda Bulunmak ve Gerekirse Taşınmazlarını Nakite Dönüştürerek İhtiyaçları Karşılamak Zorunda Olduğu )

• EV İŞLERİNİ YÜRÜTEN KADIN ( Davalı Eşi Olan Davacıya Gücü Nispetinde Yeterli Maddi Katkıda Bulunmak Zorunda Olduğu )

4721/m.4,186/son,195,196

ÖZET : Tarafların yaklaşık 40 küsür yıldır evli oldukları ve aynı evi paylaştıkları, davacı Kadının ev işlerini üstlendiği, çeşitli hastalıkları bulunduğu, geliri bulunmadığı; buna karşılık kocanın Bağ-Kur emeklisi, evi, arsaları ve önceki çalışmalarından kazanımları olduğu anlaşılmaktdır.
Mahkeme gerekçesinde de doğru olarak vurgulandığı gibi davalı eşi olan davacıya gücü nispetinde yeterli maddi katkıda bulunmak ve gerekirse taşınmazlarını nakite dönüştürerek ihtiyaçları karşılamak zorundadır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Davalı yönünden,
Temyize konu miktar 40.000.000 lirayı geçmemektedir.
HUMK'un 4146 Sayılı Yasa ile değişik 427. maddesi uyarınca bu gibi kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağından 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE,
2- Davacı taraf yönünden ise;
Davada, tarafların aynı evde oturdukları, sürekli tartıştıkları, davalının evin ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşıladığı, eşinin tedavi giderlerini, yeme, içme ve giyinme gibi ihtiyaçlarını temin etmediği, davacının yakınlarının yardımına muhtaç bırakıldığı dolayısı ile evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediği ileri sürülerek aylık 500.000.000 lira tedbir nafakası istenmiştir.
Mahkemece; davalının eşi olan davacıya yeterince mali destekte bulunmadığı gerekçesi ile aylık 40.000.000 lira tedbir nafakasına ( katkı payına ) hükmedilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 186/son maddesine göre; "eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar."
Aynı şekilde 195. madde uyarınca evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi... halinde Hakim'in gerektiği taktirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alacağı belirtilmiştir.
Bu düzenlemelerle birlikte özel olarak, Eşler Birlikte Yaşarken başlığı altında 196. madde hükmü getirilmiş olup buna göre: "Eşlerden birinin istemi üzerine hakim ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler" ifadesine yer verilmiştir.
Hakimin parasal katkıda bulunma kararı verirken göz önünde tutması gereken ölçüler 196.maddenin ikinci fıkrasında belirlenmiştir. Bu fıkra hükmüne göre hakim katkı miktarını belirlerken eşin ev işlerini görmesini vs. göz önünde bulunduracaktır.
Her şeyden önce koca, aile olmanın sorumluluğunu üstlenip, eşinin sağlık, barınma vb. gibi ihtiyaçlarına maddi gücü oranında katkıda bulunmak zorundadır.
Somut olayda tarafların yaklaşık 40 küsur yıldır evli oldukları ve aynı evi paylaştıkları, davacının ev kadını olup ev işlerini üstlendiği, çeşitli hastalıkları bulunduğu, geliri olmadığı için kocanın maddi katkısına ihtiyacı olduğu buna karşın davalı eşin Bağ-Kur emeklisi olup, Evi, arsaları ve önceki çalışmalarından kazanımları bulunduğu anlaşılmaktadır.
MK'nun 4. maddesine göre; "Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir." Uygulama dosya içeriğine, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumuna uygun olmayıp, davacının sağlık giderlerini bile asgari ölçüde karşılayacak düzeyde bulunmamaktadır. Mahkeme gerekçesinde de doğru olarak vurgulandığı gibi davalı eşi olan davacıya gücü nispetinde yeterli maddi katkıda bulunmak ve gerekirse taşınmazlarını nakite dönüştürerek ihtiyaçları karşılamak zorundadır.
SONUÇ : Yukarıdaki gerekçeler, dosyadaki belge ve bilgiler ışığında bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasındaki "40.000.000.TL" rakamının karar metninden çıkartılarak yerine "100.000.000.TL" rakımı yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 03.12.2002 günü oybirliğiyle karar verildi.



-------------------------------------------------------------------


T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/2288

K. 2003/3441

T. 13.3.2003

• AİLE GEÇİMİ İÇİN MALİ KATKI TALEBİ ( Aynı Evde Kalmalarına Rağmen Aile Geçimine Katkıda Bulunmayan Davalıdan Tedbir Nafakası Talep Edilmesinin Haklı Olması )

• AİLE KONUTUNA TEDBİR ( Aile Konutu Devredildiğinde Muvazaa Sebebiyle Tasarrufun İptali Talep Olunmadıkça Taşınmaz Üzerine Tedbir Konulması Talebinin Red Edilmesi )

• GEÇİME KATKIDA BULUNMAMA ( Aynı Evde Kalmalarına Rağmen Aile Geçimine Katkıda Bulunmayan Davalıdan Tedbir Nafakası Talep Edilmesinin Haklı Olması )

• AİLE KONUTUNUN DEVRİ ( Aile Konutu Devredildiğinde Muvazaa Sebebiyle Tasarrufun İptali Talep Olunmadıkça Taşınmaz Üzerine Tedbir Konulması Talebinin Red Edilmesi )

• TEDBİR NAFAKASI ( Aynı Evde Kalmalarına Rağmen Aile Geçimine Katkıda Bulunmayan Davalıdan Tedbir Nafakası Talep Edilmesinin Haklı Olması )

4721/m.186,194,195,196

ÖZET : 1-Aile konutu devredildiğinde muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali talep olunmadıkça taşınmaz üzerine tedbir konulması talebi konusuz kaldığından karar vermeğe yer olmadığı suretinde hüküm kurulması gerekir.
2-Aynı evde kalmalarına rağmen aile geçimine katkıda bulunmayan davalıdan tedbir nafakası talep edilmesi haklıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine ve özellikle davacı, davalının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini de ileri sürerek, ailenin geçimi için davalıdan parasal katkı da talep etmiştir ( TMK’nun 195 ve 196 ). Tanık beyanlarından tarafların halen aynı evde birlikte oturmaya devam ettikleri ancak davalının ailenin geçimine katkıda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının talebi haklıdır ( TMK. 196 ). Bu nedenle davalının tedbir nafakasına yönelik temyiz itirazları yersizdir.
2-Aile konutu olarak özgülenen meskenin, tapusuz olup, dava tarihinden önce 5.8.2002 tarihinde davalı tarafından Ömer T. isimli kişiye “zilyetliğin devri” suretiyle devredildiği, Ömer T.’un da aynı tarihte İbrahim D. adlı kişiye devrettiği anlaşılmaktadır. Konutu devralan İbrahim D.’la davalı arasında 6.8.2002 tarihinde ( 2 ) yıl süreyle kira sözleşmesinin yapıldığı görülmektedir. Bu durumda, aile konutunun başkasına devrinin önlenmesi yönündeki tedbir talebinin konusu kalmamıştır. İstek, Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayanan tedbire ilişkin olup, ortada “tasarrufun muvazaa nedeniyle iptali” yönünde açılmış bir dava da bulunmadığına, yine dava tarihine göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun müddeabihin temliki halinde hareket tarzı ile ilgili 186. maddesinin uygulanmasına da olanak yoktur. Türk Medeni Kanununun 194/son maddesi koşulları da bulunmadığı gibi, bu yönde de bir talep bulunmadığına göre aile konutuyla ilgili tedbir istemi, konusuz bulunmakla karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu kısımlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.