Mesajı Okuyun
Old 05-12-2008, 14:10   #5
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
18.08.1995
22378
Esas No
: 1995/06026
Karar No
: 1995/06691
Tarih
: 06.06.1995

Mahkemesi
Konya A. 4. H.
Tarihi
11.08.1994
Numarası
1994/676/612
Davacı
Abdullah ve Meryem Çoban
Davalı
Rabia ve Yüksel Yemiş
Dava Türü
Evladlık bağının kaldırılmasına izin
Temyiz Eden
Yargıtay C. Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay C. Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacılar daha önce evlat edindikleri küçük Aliye ile evlatlık bağının kaldırılmasına izin verilmesi yönünde Aliyenin anne ve babası aleyhine dava açmışlar, mahkemece davalı tarafın kabulü doğrultusunda istek kabul edilerek evlatlık ilişkisinin ref'ine karar verilmiştir.


Türk Medeni Kanunun 258. maddesi uyarınca ; Evlatlık sözleşmesinin Meydana gelişindeki kurallara uyulmak şartı ile, evlatlık ilişkisi, iki tarafın rızası ile her zaman kaldırılabilir. Evlatlık, haklı sebeplere dayanarak her zaman, evlatlık bağının sona erdirilmesini isteyebilir. Mirastan iskat sebeplerinin varlığı halinde ise, evlat edinenin isteği üzerine, hakim tarafında evlatlık ilişkisi ortadan kaldırılır.
Bu maddede "taraflar" tabiri ile belirtilmek istenen evlat edinenlerle, evlatlıktır. Evlatlığın asıl ana-babası değildir.

Zira, evlat edinme ile evlatlığın ana-babası velayet hakkını evlat edinenlere devretmişlerdir. (MK. 257) . Evlat edinenlerin, evlatlık ilişkisini sona erdirme iradesinde olması nedeniyle de; yaşı küçük olan evlatlık ile evlat edinenler arasında menfaat çatışması meydana geldiğinden, davada küçük Aliyenin bir kayyım vasıtasıyla temsili zorunluluk arzetmektedir. (MK. 376/2)

Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.04.1985 gün ve 3590/3605 sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Bu itibarla, davanın doğrudan doğruya evlatlık Aliye aleyhine açılması, bir kayyımla temsilinin sağlanması ve kayyım huzurunda yargılama yapılarak, hüküm kurulması gerekirken, evlatlığın ana-babası aleyhine açılan davanın, davalıların kabulü esas alınarak, kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.


Yukarıda belirtildiği üzere Medeni Kanunun 258. maddede tarafların yarışan iki hakkı vardır. Bunlardan birincisi evlat edinmedeki usul çerçevesinde evlatlık ilişkisini yine mukavele ile kaldırmak, diğeri de kanunda gösterilen şartların bulunması halinde dava yolu ile evlatlık ilişkisinin ref'ini mahkemeden istemektir. Davacılar bu davada evlatlık ilişkisinin rızaen kaldırılmasına izin verilmesini istemişlerdir. Hakim iki tarafın iddia ve müdafaaları ile bağlı olup ondan başka bir şeye hüküm veremez. (HUMK. 74) Bu yön ile Medeni Kanunun 258. maddesinin göndermesi ile 256. maddede yer alan görev düşünülmeden "evlatlık rabıtasının ref'i" yönünde hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır.
Sonuç: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 427/6. maddesi gereğince Yargıtay C. Başsavcılığının Kanun yararına bozma isteğinin kabulüne, Temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiş bulunan Konya 4. Asliye Hukuk mahkemesinin 11.08.1994 tarih ve 676-612 sayılı kararın sonucuna etkili olmamak kaydıyla kanun yararına (BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi. 06.06.1995