Mesajı Okuyun
Old 04-12-2008, 12:37   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Bu tür geri çağrmaların kökeninde TTK. nin Cari hesaba ilişkin hükümleri yatmaktadır.

Yapılan işlemler ne yazık ki hukuka uygundur ancak ticari ahlak'a ne derece uygun olduğu tartışılır.

Kredi Sözleşmesine dayalı olarak tahsis edilen kredi tutarının hesabın kat edilmesi suretiyle geri çağrılmasının, "Borçlunun, hacir veyahut genel olarak haciz altında olmadığı, iflasının istenmediği sürece) sınırlandırılmasının gerektiği, aksine sözleşme yapılamayacağının da kesin olarak kurala bağlanmasının doğru olacağı kanaatindeyim.

Kredi kullanan kişi, aldığı parayı ya bir yatırıma yöneltmektedir veyahut mevcut borçlarının kapatılmasında (mecburen) kullanmaktadır. BU NOKTADA faiz riski üstlenerek ve kredi verenin imzasına itibar ederek kredi kullanıp, bu parayı bir başka alana tahsis ettikten sonra, kredi verenin hesabı kat edip krediyi geri çağırmasının borçluyu müzayaka halinde bırakacağı ve bir çok vakaada iflasa sürükleyeceği muhakkaktır.

Mahkemelerin bu konuda duyarlı olması ve özellikle taksitlerini aksatmamış, aksatmayan; kredi sonrası haciz, iflas ve genel olarak hacir altında olmayan kişiler bakımından (TTK 92/2 ) dairesinde hesabın kat edilmesini "hakkın kötüye kullanılması" kabul edip, yok saymalıdır düşüncesindeyim. Kredi sözleşmelerinin imzalanmasındaki taraf iradelerinin, kredi kullananın ekonomik durumunu iyileştirmek yönünde olduğu/olacağı açıktır. Sözleşmenin imzalanmasında hukuk kurallarının taraflara sağladığı adalet katkısının, sona erdirilme hallerinde de aynı güçte olması gerekir. Bu itibarla kredi sözleşmesini bitirmenin kredi kullanım amacına zarar vermemesi, en azından borçlunun ticaret anlamında mahfına neden olmaması gerekir.

Kredi sözleşmesinin feshi noktasında alacaklıyı koruyucu tedbirlerin, menfaat dengesine zarar vermeyecek şekilde kullanılması ve borçlu ile alacaklının yararlarının dengede tutulması icap eder.

Esasen TTK'nın Cari hesaba ilişkin hükümlerine dikkat edilirse (özellikle m.TTK.96) Cari hesabın sona erdirilme halleri sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Bu hükümler emredici mahiyette olmadığından bankalar kredi sözleşmesine bu tür "geri çağırmaya muvafakat" rızasını peşinen almaktadır. Kredi kullananın kredi kullanma sırasındaki özel durumu da gerekiyorsa irdelenerek Müzayaka hali ile MK.2 hükmü kullanılmak suretiyle bu tür taahhütleri de geçersiz saymak doğru olur düşüncesindeyim.