Mesajı Okuyun
Old 27-11-2008, 08:58   #13
av.muammer

 
Varsayılan

Merhaba,
İİK 45 maddesi gereğince rehinle temin edilmiş borç için asıl borçlu yönünden rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması zorunlu, rehin paraya çevrilmeden ve rehin açığı olmadan asıl borçlu yönünden genel haciz yoluyla takip yapılması mümkün değildir. Ancak İİK 45 maddesi sadece asıl borçlu yönünden uygulanacağından eğer varsa kefil yönünden aynı zamanda tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız takip yapılmasında yasal bir engel yok diye düşünüyorum. Konuya ilişkin yeni tarihli bir yargıtay kararı da ekliyorum.


T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/5728
Karar: 2008/8495
Karar Tarihi: 22.04.2008

ÖZET: Genel taahhütnamede müşterek borçlu müteselsil kefil konumunda olan borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmış, bundan ayrı asıl borçlu hakkında da rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçilmiştir. Borcun sebebi aynı olduğuna göre mahkemece tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla itirazın reddine karar verilmelidir.


(2004 S. K. m. 45) (818 S. K. m. 487) (YHGK 18.04.2001 T. 2001/12-354 E. 2001/367 K.)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK'nun 438. ve İİK' nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;

2- Alacaklı vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;

İİK. nun 45. maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin <rehni veren> hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır.

Hemen belirtelim ki, İİK. nun 45.maddesi borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Borçlar Kanununun 487.maddesinde ise, (kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek-müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu bilgi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise; alacaklı, asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel, kefil aleyhine takibat icra edebilir) denilmektedir. Borçlar Kanunun açıklanan hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçi hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasında yasaya aykırılık yoktur. (HGK. nun 14.10.1972 tarih, 215/841 sayılı kararı - Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku C:3-S:2395)

Ayrıca genel taahhütnamede müşterek borçlu müteselsil kefil konumunda olan borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmış, bundan ayrı asıl borçlu hakkında da Mersin 6. İcra Müdürlüğü'nün 2007/5498 sayılı dosyasında (rehnin paraya çevrilmesi yolu ile) takibe geçilmiştir. Borcun sebebi aynı olduğuna göre mahkemece tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla itirazın reddine karar verilmelidir. (HGK 18.04.2001 tarih ve 2001/12-354 E. 2001/367 K.)

Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 22.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.