Mesajı Okuyun
Old 25-11-2008, 13:31   #4
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

.C.YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/19423

K. 2008/12887

T. 27.5.2008

• İŞ İLİŞKİSİ SIRASINDA DÜZENLENEN İBRA SÖZLEŞMESİ ( Geçerli Olmadığı - İşçi İş İlişkisinin Devamını Sağlamak ya da Bir Kısım İşçilik Alacaklarına Bir An Önce Kavuşabilmek İçin İradesi Dışında İbra Sözleşmesi İmzalamaya Yönelmiş Sayılması Gerektiği )

• İBRA SÖZLEŞMESİ İLE ÇELİŞKİLİ SAVUNMA ( Değer Verilmesine Olanak Bulunmadığı )

• FAZLA ÇALIŞMA ( İbraname İle Çelişkili Savunma Karşısında İbranameye Değer Verilmesine Olanak Bulunmadığı )

818/m.21,23,31

ÖZET : İş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır.
Davacının taleplerinden fazla mesai ücretlerinin ödendiği, ihbar önelinin kullanıldığı ibranamede belirtilmiş olup, cevap dilekçesinde ise belirli iş sözleşmeleri ile çalıştığı, fazla çalışmasının olmadığı savunulmuştur.
İbraname ile çelişkili savunma karşısında ibranameye değer verilmesine olanak bulunmamaktadır.
DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi G.Demirtaş Tuna tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, 16.2.1997 tarihinden başlayarak 12.5.2005 tarihine kadar aralıksız çalıştığını,iş akdinin haklı sebep olmaksızın işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma,hafta tatili,genel tatil ve yıllık izin ücreti alacağı isteğinde bulunmuştur Davalı,taleplerinin zamanaşımına uğradığını,davacının çalışmasının sürekli olmadığını,belirli iş sözleşmeleri ile aralıklı olarak çalıştığını,her dönem sonunda haklarının ödendiğini,ibraname verdiğini,fazla çalışmasının olmadığını savunmuştur.
Mahkemece,ibranameye değer verilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacının çalışma süresi ve düzenlenen ibranamenin geçerli olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesinde düzenlendiği halde Türk Borçlar Kanununa bu madde alınmamıştır. Bir kanunda ana kurallar ve kurumlar oluşturulurken ibra gibi önemli bir kurma yer verilmemiş oluşunun ancak hata sonucu olabileceği öğretide ileri sürülmüştür ( Berki, Şakir: Borçların Sukutu, AÜHF, Cilt XII. s. 237 ). Bununla birlikte gerek öğretide gerek uygulamada ibraname, bir borcun tam ya da kısmen ifa edilmeden sona ermesini sağlayan özel sukut nedeni olarak kabul edilmektedir ( Feyzioğlu, F.N: Borçlar Hukuku Umumi Hükümler, Cilt II, İstanbul 1969, s. 351 ). Bu noktada ibra sözleşmesinin bir ödeme yönünde bir anlaşma olmadığı, borcun kısmen ya da tamamen tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olduğu belirtilmelidir.
İş Hukukunda ibra sözleşmesi ibraname adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmesinin tanımı, şekli ve hükümlerinin Borçlar Kanununda düzenlenmesi gerekliliğinin ötesinde, İş Hukukunun işçiyi koruyucu özelliği sebebiyle İş Kanunlarında normatif hüküm olarak ele alınması gerektiği açıktır.
İşçi, emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş Hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmalıdır. Borcun tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine İş Hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmelidir. Yeni Borçlar Kanunu tasarısında bu konuya değinilmiş ve 419. maddesinde, işçi ve işveren ilişkileri açısından ibra sözleşmesine dair bazı kurallara yer verilmiştir. Bahsi geçen düzenleme de, işçilik alacaklarını sona erdiren ibra sözleşmelerinin sınırlı biçimde ele alınması gerektiğini göstermektedir. Bu itibarla Borçlar Kanunun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri arasında düzenlenmiş olan irade fesadı hallerinin İş Hukukunda ibra sözleşmeleri bakımında çok daha titizlikle ele alınması gerekir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın ya da üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez.
Öte yandan Borçlar Kanunun 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma ( gabin )ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu nedenle işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ile ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda davacının taleplerinden fazla mesai ücretlerinin ödendiği,ihbar önelinin kullanıldığı ibranamede belirtilmiş olup,cevap dilekçesinde ise belirli iş sözleşmeleri ile çalıştığı,fazla çalışmasının olmadığı savunulmuştur.
İbraname ile çelişkili savunma karşısında ibranameye değer verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda delillerin toplanarak, davacının çalışma süresinin de belirleneceği bilirkişi raporuna göre, ibranamelerde yazılı miktarlar da dikkate alınarak dava konusu ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla mesai,hafta tatili, genel tatil,yıllık izin ücreti alacakları hakkında karar verilmesi gerekirken,yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.