|
Merhabalar,
Kadının soyadı konusunda A.İ.H.M.nin Tekeli davasındaki değerlendirmeleri Sn.Av.Bülent S.Akpunar'ın değerli katkıları ile çevrilmiş ve bu başlık altında yayınlanmıştır.
Bu davada T.C.Hükümetinin görüşü şöyledir.:
Hükümet , uygulamanın ayrımcılık yaratmadığını zira bunun geçerli ve nesnel sebeplerden ötürü olduğunu, Burgharts kararını örnek göstererek ailenin birliğiyle aile isminin(soyadının) bağlantılı olduğunu, Türk kanun koyucusunun bu tür bir yasa kuralı ile ailevi birlik görüşünü temsil eden geleneksel bir düzenlemeyi tercih etttiğini ileri sürmüştür.Yine Hükümete göre aile birliğinin kamusal bir politika olduğunu ve “kişinin kamusal alana girdiği oranda özel yaşamının sınırlandığını” iddia etmiştir. Anayasa Mahkemesinin 29 Eylül 1998 (E 1997/61, K 1998/59 kararına atıfta bulunarak, cinsiyet bazında kişilere farklı uygulamanın gerekçesini “Türkiyenin sosyal gerçekleriyle” ilgili olduğunu, Türkiyede kadın nüfusunun 68.8%’inin iktisadi özgürlüğünün olmadığını bu nedenle “kocanın soyadını yansıtan ortak bir soyadının” kadının aile içindeki durumunu güçlendirmek için düzenlenmiş olduğunu savunmuştur.Yineleyerek, 14 Mayıs 1997 deki MK değişikliğiyle kadının kocasının soyadının önünde kendi kızlık soyadını kullanma olanağı getirildiğini ve ayrıca soyadlarındaki böyle bir talebin (yalnızca kızlık soyadının kullanılmasının) sistemde örneğin nüfus, evlilik ve ölüm kayıtlarının tutulmasında önemli sorunlar çıkarabileceğini iddia etmiştir.
A.İ.H.Mahkemesi değerlendirmesi(Özetle)
50. : Mahkemenin içtihadına göre kişilere karşı farklı uygulamanın ayrımcılık yaratmaması için bunun gerçek ve objektif gerekçelere dayandırılması gerekmektedir.
53. : Yine de , yalnızca cinsiyet sebebiyle yapılacak olan farklı uygulamanın Sözleşmeye uygun olabilmesi için hükümetlerce SON DERECE HAKLI ( ÖNEMLİ) GEREKÇELER gösterilmesi gerekir.
55. : Davacının iddiası, kadınların evlendiklerinde resmi anlamda yalnızca kendi kızlık soyadlarını kullanamamaları ve erkeklerin evlenseler dahi kendi aile isimlerini kullanabildikleri gerçeğine dayanmaktadır. Bu hiç kuşkusuz, “BENZER DURUMLARDAKİ KIŞILERE CINSIYETLERI SEBEBIYLE YAPILAN FARKLI BIR UYGULAMA”yı ifade etmektedir.
-56. : Evli kadın ve erkek gruplarının, hükümetçe belirtildiği gibi farklı sosyal statüde olmaları ve ekonomik bağımsızlık niteliklerinin farklı olması Mahkemenin bu konuda farklı bir sonuca varmasında yeterli değildir
58. :14. Madde böyle bir sınırlamanın prensip olarak erkek ve kadına eşit ve haklı olarak uygulanmasını ve bunun aksine bir durumun ancak mücbir sebeplerle (Gerekçelerle) aklanabileceğini öngörmektedir.OLAYIMIZDA, MAHKEME BU NEVİ GEREKÇELERİN VAROLDUĞUNA KANAAT GETİRMEMİŞTİR.
59. : Mahkeme öncelikle, günümüzde Avrupa Konseyi üyelerinin esaslı hedeflerinden birinin de cinsiyetler arası eşitliğin sağlanması olduğunu düşünmektedir.
60. : Uluslararası düzeydeki BM gelişmeleri de eşlerin soyadının seçimi konusunda eşit haklara sahip olmaları ve/veya her eşin kendi soyadını kullanabilmesi noktasında bu tür bir cinsiyetler arası eşitlik düşüncesine yönelim olduğunu göstermektedir.
61. Avrupa Konseyi üyesi devletler içinde yalnızca Türkiye, kadına bu tür bir sınırlama koymaktadır. .
64. : Bu bağlamda, hatırlatmak gerekir ki, evlilikte erkeğin soyadının kullanılması ne kadar aile birliğini temsil ediyorsa, aynı aile birliği, kadının soyadının kullanılmasıyla veya eşler tarafından ortak bir soyadının seçilmesi suretiyle de temsil edilebilir.
65.: Mahkemenin yanıtlaması gereken ikinci sorun ise aile birliğinin ortak bir soyadıyla temsil edilip edilmediği veya ortak isim konusunda eşler arasında bir anlaşmazlık olduğunda bir tarafın soyadının diğerine dayatılıp dayatılamayacağıdır.
66. :Mahkemenin fikrine göre, bu anlamda, Sözleşmeci devletlerin uygulamaları da dikkate alındığında , evli eşlerin ortak bir soyadı seçmemesi halinde dahi aile birliğinin tam olarak korunabileceği fikri hiç kuşkusuz akla yatkındır.BU KOŞULLAR ALTINDA, MAHKEME, EVLİ KADINA - KENDI SOYADINI KOCASININ SOYADININ ÖNÜNDE RESMEN KULLANBİLSE DAHI- KOCASININ SOYADININ DAYATILMASI UYGULAMASININ NESNEL VE HAKLI GEREKÇELERI OLMADIĞINA KANAAT GETIRMIŞTIR
67. :Mahkeme, kocanın soyadının baskın olduğu geleneksel sistemden ortak bir soyadının seçildiği veya her iki tarafın da kendi soyadlarını kullanabildiği sisteme geçilmesinin her halükarda nüfus, evlilik ve ölüm kayıtlarının tutulmasında önemli etkiler doğuracağını gözardı etmemektedir. Buna rağmen, [b]Mahkemenin görüşüne göre toplum, bu noktada oluşacak olumsuz etkileri (zorlukları) kişilerin öz saygınlığının tesis edilmesi bağlamında sağduyulu bir şekilde tolere edecektir ve bu da kişilerin kendi isimlerini seçmeleri gibi önemli bir konu için değecektir. [/
. : Sonuç olarak, ortak bir soyadi ile aile birliğinin temsil edildiği gerekçesi davaya konu cinsel farkliliğa dayali uygulama için yeterli bir açiklama ve sebep oluşturmamaktadir.
BUNA GÖRE , DAVA KONUSU HÜKÜMET UYGULAMASI AİHS’NIN 8. MADDESIYLE BIRLIKTE DEĞERLENDİRİLEN 14 .MADDESINE AYKIRIDIR.
Sonuç olarak adil ve eşit bir sonuca ulaşılmış ve yargı kararı gereği Sn.Tekeli evlilik öncesi soyadını tek başına taşıyan kimliğini edinmiştir.
Simdi yapılması gereken A.İ.H.M kararı ışığında iç hukukta yeniden düzenleme yapmaktır.
Saygılar
|