Mesajı Okuyun
Old 18-11-2008, 17:47   #2
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1989/2737

K. 1990/3240

T. 10.4.1990

• İSPAT YÜKÜ ( Nakden veya Malen Kaydı İçermeyen Bono )

• NAKDEN VEYA MALEN KAYDI İÇERMEYEN BONO ( Borçlu Olmadığını İddia Eden Davacının İspat Yükü )

• TANIKLA İSPAT ( Nakden veya Malen Kaydı İçermeyen Bono Dolayısıyla Borçlu Olunmadığını )

• BONO ( Nakden veya Malen Kaydı İçermeyen Bono )

818/m.6

ÖZET : Dava konusu bonoda nakden veya malen alacak kaydı olmadığından ispat yükü davacıda olup iddia tanıkla ispat edilemez.
DAVA : Hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, oğlu C.`in dava dışı A.`den satın aldığı renkli televizyonun borcu için kendisinin bu şahsa açık bono düzenleyip verdiğini, oğlu C.`in televizyonu davalıya devir ettiğini ve davalının televizyon borcunu asıl satıcı alan A`ye ödediğini, ancak bu arada davalının boş bonoyu A`den alarak kendisini alacaklı gösterip 750.000 TL. bedel yazarak icra takibine geçtiğini, taraflar arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını iddia ederek takibe konu 750.000 TL. bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı iddiasının doğru olmadığını, iddianın tanıkla isbatına muvafakatları bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, dinlenen tanıklar beyanlarına ve toplanan kanıtlara nazaran taraflar arasında borç ilişkisinin bulunmadığı iddiasının tanık beyanları ile belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 750.000 TL. bedelli bonoya dayalı alacak nedeniyle menfi tesbit istemine ilişkindir. Dava konusu bonoda nakden veya malen kaydı bulunmamaktadır. İsbat külfeti davacıda olup, iddia tanıkla isbat edilemez. Davacı iddiasını yazılı bir delille isbat edemediğinden davacıya iddiasıyla ilgili olarak davalıya yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması icabetmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 10.4.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.