Mesajı Okuyun
Old 10-11-2008, 18:17   #3
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/1261

K. 2004/1714

T. 8.3.2004

• TEBLİGAT USULÜ ( Kat Malikleri Kurulu Kararının İptali ve Eski Hale Getirme Davasında Davalı Kat Malikine - Savunma Hakkının Kısıtlanması )

• KAT MALİKLERİ KURULU KARARININ İPTALİ VE ESKİ HALE GETİRME DAVASI ( Kat Maliklerine Tebligat Yapılması Usulü - 35'e Göre Tebligat Yapılmasının Şartları )

• SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI ( Kat Malikleri Kurulu Kararının İptali ve Eski Hale Getirme Davasında Davalı Kat Malikine Tebligat Yapılması Usulü - 35'e Göre Tebligatın Şartları )

• 35'E GÖRE TEBLİGAT YAPILMASININ ŞARTLARI ( Kat Malikleri Kurulu Kararının İptali ve Eski Hale Getirme Davası - Kat Malikine Tebligat Yapılması Usulü )

7201/m.35,Ek.1

ÖZET : Dava dilekçesinde kat malikleri kurulu kararının iptali ve eski hale getirme istenilmiştir. Bozma kararı üzerine davaya katılması için kendisine anataşınmazdaki bağımsız bölümü adres gösterilerek tebligat çıkartılan Süleyman'ın adresinden ayrıldığı mazbataya yazılarak geri çevrilmesi üzerine mahkemece Tebligat yasasının 35. maddesi uyarınca yeni adrese tebligat yaptırılmıştır. Tebligat Yasasının 35. maddesine göre tebliğ yapılabilmesi için aynı adreste kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapıldıktan sonra muhatabın adresini değiştirmesi ve yeni adresini önceki tebliğ yaptırmış olan kazai mercie bildirmemiş olması gerekir. Olayımızda ise davalıya çıkartılan ilk tebligat gerçekleşmeyip sonuçsuz kalmıştır. Bu bakımdan davada Tebligat Yasasının 35. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Esasen, Tebligat Yasasının Ek 1. maddesi hükmüne göre Kat Mülkiyeti Kanunu uygulandığı hallerde ortak taşınmazda oturmayan her bağımsız bölüm sahibinin apartman yönetimi ve ortak giderlerle ilgili tebligatta geçerli olmak üzere Türkiye'deki bir adresini yöneticiye yazılı olarak bildirmek zorunda olup, yönetimle ilgili tebligatların bu adrese yapılması, adres bildirmeyenlere de o kişiye ait bağımsız bölümde varsa fiilen oturana yapılması, tebligatın bir örneğinin apartman ilan tahtasına asılması gerekir. Dava dilekçesi yöntemince davalı Süleyman'a tebliğ edilmemiş ve savunma hakkı kısıtlanmış olduğundan, adı geçene dava dilekçesi tebliğ edilmek suretiyle yeniden çağrı yapılıp, davada ortaya koyacağı delilleri toplanıp savunması çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde kat malikleri kurulu kararının iptali ve eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Bozma kararı üzerine davaya katılması için kendisine anataşınmazdaki bağımsız bölümü adres gösterilerek tebligat çıkartılan Süleyman'ın adresinden ayrıldığı mazbataya yazılarak geri çevrilmesi üzerine mahkemece Tebligat yasasının 35. maddesi uyarınca yeni adrese tebligat yaptırılmıştır.
Tebligat Yasasının 35. maddesine göre tebliğ yapılabilmesi için, aynı adreste kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapıldıktan sonra muhatabın adresini değiştirmesi ve yeni adresini önceki tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirilmemiş olması gerekir.
Olayımızda ise davalı Süleyman'a çıkartılan ilk tebligat gerçekleşmeyip sonuçsuz kalmıştır. Bu bakımdan davada Tebligat Yasasının 35. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Esasen, Tebligat Yasasının Ek 1. maddesi hükmüne göre Kat Mülkiyeti Kanunu uygulandığı hallerde ortak taşınmazda oturmayan her bağımsız bölüm sahibinin apartman yönetimi ve ortak giderlerle ilgili tebligatta geçerli olmak üzere Türkiye'deki bir adresini yöneticiye yazılı olarak bildirmek zorunda olup, yönetimle ilgili tebligatların bu adrese yapılması, adres bildirmeyenlere de o kişiye ait bağımsız bölümde varsa fiilen oturana yapılması, tebligatın bir örneğinin apartman ilan tahtasına asılması gerekir.
Buna göre, dava dilekçesi yöntemince davalı Süleyman'a tebliğ edilmemiş ve savunma hakkı kısıtlanmış olduğundan, adı geçene dava dilekçesi tebliğ edilmek suretiyle yeniden çağrı yapılıp, davada ortaya koyacağı delilleri toplanıp savunması çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalı Süleyman'ın yokluğunda yargılamanın sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 8.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.