Mesajı Okuyun
Old 10-11-2008, 16:00   #8
av.mehmet baş

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım,acele ile bulduğum birkaç yargıtay kararını eklemiştim söz konusu olaya...
Güvence Hesabının diğer sorumlulara rucu etmesinin hukuki boyutunu kanundan doğan halefiyet olduğu konusunda benimde tereddütlerim vardı.değerli meslektaşım Şenel Beyin bahsettiği gibi ise o halde bizimde açılan rucuen tazminat davasında karşı tarafın kusuruna göre hakkaniyetli bir indirim talep etme hakkımız olacaktır diye düşünüyorum.Bu konuda da bilgi verirseniz banada yaralı olacaktır diye düşünüyorum şimdiden teşekkür ediyorum ilginiz için.
Ancak sorulan soruda öyle sanıyorum ki;Araç maliki olarak gözüken-trafikte adına kayıtlı araç sahibinin-aracı haricen sattıktan sonraki meydana gelen kazadan işleten olarak soırumluluğu varmıdır?İşleten olmadığı ispat edilebilir mi? gibi cevaplar isteniyordu.
Yargıtayın uzun zamandır trafikte adına kayıtlı kişiyi yani şekli işleteni bu tür kazalarda sorumlu saydığı bir gerçek.Ama benimde merak ettiğim şey bu tür davalarda maddi işletenlik sıfatının araştırılıp araştırılmadığı yani aracı trafiğe çıkarmakta irade sahibi olan,aracın tüm masraf ve rizikolarına katlanan kişi aracı harici satışla devralmış ise bile işleten sayılmayacakmıdır?

Bulduğum 2 yargıtay kararı daha var.inceleyip cevap verirseniz çok memnun kalırım saygılarımla.....
**************
RÜCUEN TAZMİNAT DAVASI - BAĞ-KURUN RÜCU HAKKININ KANUNDAN DOĞMASI - HAK SAHİPLERİNİN GERÇEK ZARARINA KUSUR ORANI UYGULANMASI
KAYIT NO : 91976
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 3976
Karar Yılı : 2003
Karar No : 5037
Karar Tarihi : 17.06.2003
Daire No : 10
Daire : HD
**************
ÖZET? Bağ-Kur'un rücu hakkı kanundan doğan, halefiyete dayanmayan basit rücu hakkı olduğundan; bağlanan peşin sermaye miktarına davalı sürücünün 5/8 oranındaki kusuru uygulanarak karar vermek gerekirken hak sahiplerinin gerçek zararına sürücünün 5/8 nispetindeki kusur uygulanmak suretiyle eksik rücu alacağına karar verilmesi isabetsizdir.
**************
(1479 S. K. m. 63)
Dava: Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rucüen ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı ve davalılardan Gıyasettin K. Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mustafa Taş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Karar: Dava, 16.11.1997 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu ölen Feridun B.'ın hak sahiplerine Bağ-Kur tarafından bağlanan ilk peşin değerli gelirin 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesine göre davalılardan rucüen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi hükmü kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları öncelikle 3.kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı ya da hak sahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
Somut olayda; davalılardan sürücü Cavit T.'in ceza mahkemesinde 5/8 oranındaki kusuru ile trafik kazasına neden olduğu ve Bağ-Kur sigortalısı Feridun Balkan'ın vefat etmesi nedeniyle, hak sahiplerine Bağ-Kur tarafından aylık bağlandığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki, davalı Gıyaseddin K.'ın rücu alacağından sorumluluğuna dayanak kılınan 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesinin 3396 Sayılı Kanunla değiştirilen 2.fıkrasında yer alan <araç maliklerine> ibaresi; Anayasa Mahkemesinin 27.03.2000 tarih ve 2001/343 Esas-2002/41 Sayılı Kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu durumda araç malikinin 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan yasanın öngördüğü <diğer sorumlular> kavramı kapsamında 2918 Sayılı Kanunun 3.maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatını haiz bulunması; bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan traktör üzerindeki fiili hakimiyet ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Gıyaseddin K.'ın traktörünün M. Kemalpaşa da <Ö... Galeriye> sattığı ve bu galeri sahibinin olaydan 1,5 yıl öncesinde traktörü olayda ölen Feridun B.'a haricen satış yaptığı tanık sözleri ceza dosyası ve Cumhuriyet Savcılığı tahkikat evrakından anlaşılmaktadır. Gıyaseddin K.'ın İŞLETEN OLMADIĞI ANLAŞILDIĞINDAN, sırf araç maliki olarak sorumlu tutulması mümkün değildir. Öte yandan, Bağ-Kur'un rücu hakkı kanundan doğan, halefiyete dayanmayan basit rücu hakkı olduğundan; bağlanan peşin sermaye miktarına davalı sürücü Cavit T.'in 5/8 oranındaki kusuru uygulanarak karar vermek gerekirken hak sahiplerinin gerçek zararına sürücünün 5/8 nispetindeki kusur uygulanmak suretiyle eksik rücu alacağına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, Bağ-Kur vekili ve davalı Gıyaseddin K. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç? Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.06.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.



**************
RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI - ARAÇ MALİKİNİN SORUMLULUĞU - KUSURSUZ SORUMLULUK - İŞLETEN SIFATI
KAYIT NO : 73908
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 4592
Karar Yılı : 2003
Karar No : 4836
Karar Tarihi : 10.06.2003
Daire No : 10
Daire : HD
**************
ÖZET : Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
**************
(1479 S. K. m. 63) (2918 S. K. m. 3)
DAVA : Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : 1-Davalılardan Recep İ.'in yüzüne karşı, diğer davalının ise yokluğunda verilen 24.9.2002 tarihli karar, davalılar tarafından Ergani Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesi'ne verilen 26.9.2002 tarihli temyiz dilekçesiyle temyiz edilmiş olup, ¼ oranındaki temyiz harcı tutarı olan 74.723.000 TL de 27.9.2002 tarihli, 250079 numaralı sayman mutemedi alındısıyla yatırılmış, davalılar adına çıkarılan muhtıra ve kararı temyiz etmemiş sayılmalarına ilişkin ek karar, davalıların temyiz dilekçesi ekinde sundukları pul kullanılarak sağlanmıştır. Ayrıca temyiz etmemiş sayılmaya ilişkin kararın tarihi de asıl kararla aynı olan 24.9.2002 olarak belirtilmiştir. Sıralanan bilgiler ışığında, davalıların yasal sürede ve HUMK'nun 434. maddesindeki gereklere uygun olarak yaptıkları temyiz başvurularının, dosya içeriğiyle uyumsuz tarihler ve harç miktarından bahisle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalıların temyiz etmemiş sayılmasına ilişkin ek kararın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432. maddesi uyarınca bozulmasına.
2-Hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davalılar hakkında 1479 sayılı Yasa'nın 63. maddesine dayalı olarak açılan davada, Recep'in kusurlu araç sürücüsü, İdris'in ise araç maliki olduğu gerekçesinden hareket edilerek, davalıların bu konumları gereği tazminle sorumluluklarına hükmedilmiş, İdris'in araç maliki olarak kusursuz sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiştir.
Araç sürücüsü olduğu gerekçesiyle tazminle sorumlu tutulan Recep İz'in ceza yargılaması ve eldeki davanın yargılaması sürecinde, kaza sırasında kendisinin aracın arka kısmında uyumakta olduğunu, aracın ölen sigortalı tarafından kullanıldığını, aracın çarpma noktasına göre de ancak sürücünün ölebileceğini iddia ettiği, iddiasını kanıtlamak için tanıklar dinlettiği, hakkındaki ceza yargılamasının da kesin sonuca bağlanmayıp 4616 sayılı Yasa uyarınca işlemden kaldırıldığı gözetildiğinde, sürücü olmadığı yolundaki savunmasıyla, sunduğu kanıtların tartışılıp, değerlendirilmesi ve red nedenlerinin gerekçeli olarak belirtilmesi zorunluluğu mevcut olduğu halde, bu yöndeki kabulün gerekçeleri ortaya konulmaksızın, davalı Recep'in olay anında araç sürücüsü olarak kabul edilip tazminle sorumluluğu yoluna gidilmiş olması,
Davalı İdris'in sorumluluğunun dayanağını oluşturan, 1479 sayılı kanunun 63. maddesinin 3396 sayılı kanunla değiştirilen 2. fıkrasındaki "... araç malikine..." ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 27.03.2000 tarih ve 2001/343 E, 2002/41 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca aracı kullanan kişinin ölen sigortalı olması halinde de, anılan kişinin olay tarihinde sürücü belgesinin bulunması nedeniyle ehliyetsiz kişiye araç kullandırma biçimindeki kusurlu eylemi oluşmayacağı gibi, Kurum sigortalısının kusurlu eylemiyle ortaya çıkan zarar halinde, 1479 sayılı Yasa'nın 63. maddesinde belirtilen üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketinden de söz etme olanağı bulunmayacaktır.
Bu durumda, araç maliki İdris İz'in 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında rücu alacağından sorumluluğu ancak, aracın diğer davalı tarafından kullanılmış olması halinde ve anılan yasanın öngördüğü, "Diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde öngörülen tanım çerçevesinde işleten sıfatını haiz bulunması, bir başka anlatımla; Trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Bu esaslar çevresinde araştırma ve inceleme yapılmadan davalı İdris'in olay anında üzerinde araç trafik kaydının bulunduğundan bahisle sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.06.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.