Mesajı Okuyun
Old 10-11-2008, 12:22   #7
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan Soruya yanıt

Değerli meslektaşım . Sorularınıza yanıtlarımı aşağıda sunuyorum. Umarım yararlı olacaktır.




1- 2918 Sayılı Karayolları Trafik Yasasının 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterlerce yapılacağı, noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olduğu ifade edilmiştir. Belirtilen bu yasal düzenleme itibariyle motorlu araçların mülkiyetinin el değiştirme işleminin anılan madde uyarınca yapılması gerektiği sonucuna varmak gerekir. Maddede araçların mülkiyetinin değiştirilmesi taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak ayrı ve kendine özgü bir biçim koşuluna bağlanmıştır. Yine belirtilen bu koşula uygun olmayan devirlerin de geçersiz olduğu ifade edilmiştir.


Trafik kayıtları mülkiyeti kesin olarak gösteren sicillerden bulunmamakla beraber aksinin ancak yasada belirlenen nitelikteki delillerle ispat edilmesi gerekir. O halde trafik sicilinin aksi ancak noter senedi ile kanıtlanabilir. Müvekkiliniz iddiasını bu nitelikteki bir belge ile ispat edemediğinden harici satış işlemi geçersiz olduğuna ve başka geçerli bir neden de bulunmadığına göre trafik kaydında malik olarak görünen müvekkiliniz rücu davasında sorumlu tutulacaktır.


Değerli meslektaşım Av. Mehmet BAŞ'ın sorunuza verdiği yanıtta sunmuş olduğu içtihatların somut olaya uygun düşmediği kanısındayım . Özellikle Bağ-Kur rücu davası ile ilgili olan için bunu net olarak söylemek mümkündür. Çünkü Bağ-Kur'un rücu hakkı kanundan doğmaktadır , halefiyete dayalı değildir ve 1479 sayılı Kanun'un 63. maddesinde kişilerin üzerlerine kayıtlı aracı tasarruf edip etmediğinin araştırılması gerektiği, sadece tescil kaydının objektif sorumluluğa esas alınamayacağı açıkça vurgulanmıştır. Oysa, sigortacının veya Güvence Hesabı'nın rücu hakkı halefiyete dayalıdır.


Bu durumda fiili malik ile resmi malikin aralarında yaptığı protokolün müvekkilinize Güvence Hesabı'nın rücu talebi açısından bir yarar sağlamayacağını düşünüyorum.


2- Fiili malik ile ehliyetsiz araç kullanan kardeşin Güvence Hesabı'na belirttiğiniz biçimdeki yazılı başvuruları sizin Güvence Hesabı'na ödeme yaptıktan sonra onlara karşı açacağınız rücu davasında kesin delil olur.




3- Aracı sigorta şirketine karşı , sözleşmeyi imza edenlen kendilerinin rücu konusunda bilgilendirilmediklerini, hataya düşürüldüklerini bu nedenle sözleşmenin iptalini istemeleri mümkündür. Sözleşmenin konusu, niteliği gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, Borçlar Kanununda esaslı hatanın tanımı yapılmamış, 24. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (Sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Somut olayda da sözleşmeyi imza edenler kendi yakınlarına rücu edileceği hususunda hataya düşmeselerdi böyle bir sözleşmeyi imza etmeyeceklerdi.


Diğer yandan, 1238 sayılı kanunla değişik 1136 sayılı kanunun 35. maddesinde adli işlemlere ait bütün evrakın düzenlenmesi Avukatlara tanınmış bir hak olup Avukatlık yapmak yetkisini haiz bulunmayanların bu maddedeki hükmü ihlal ederek destekten yoksun kalma tazminatı hususunda aracılık işlemi yapmaları Avukatlara ait yetkilerin kullanılması olarak yorumlanıp haklarında suç duyurusunda bulunulabilir kanısındayım.


4- Araç hala müvekkiliniz üzerine olduğuna göre aracı elinde bulunduran aleyhine men'i müdahele ve aracın müvekkilinize teslimi hususunda dava açmanız gerektiği kanısındayım.